Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hükümet, seçime giderken asgari ücrete yüzde 55, memur maaşlarına ise yüzde 30 oranında artış yaptı. Bu oranlardan sonra toplu sözleşme görüşmelerinde tavan artışlarını belirlemiş olan sendikalar, sözleşmeleri yenilemek zorunda kaldı. Çünkü verilen zamlar, bu oranların bir hayli altında kaldı.

        Diğer taraftan kabineden; sözleşmelilere kadro, EYT ve Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı vergi ve prim yapılandırması kararları çıktı. Bunlar gerçekten bütçe imkânlarını zorlayan düzenlemeler ancak bunlar yapılırken yeni bazı mağduriyetler de ortaya çıktı. Herkesi memnun etmek her talebi karşılamak zor ancak ipin ucu bir kere kaçtı mı; toparlamak da zor…

        Birine verip diğerine vermemek olmaz. Bu, hem Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesi hem de evrensel adalet ilkesi açısından kabul edilemez.

        Özel sektör açısından da kamu çalışanları açısından da durum böyle. Yetişmiş, eğitimli kadrolar açısından baskılanıp asgari ücrete yaklaşan ücretler, çalışma barışını etkilerken, nitelikli-niteliksiz iş gücü ayrımının önemini de ortadan kaldırıyor.

        Bu koşullarda asgari ücretle geçinmek zor ancak asgari ücrete yüzde 55 zam yaparken, kamu çalışanına yüzde 30 artış yapmak pek kabul edilebilir değil.

        Diğer taraftan EYT yasalaştığında emekli olacaklar, daha önce emekli olanlardan yüzde 13-14 kadar daha düşük zam alacaklar. Bu da başka bir problem…

        Şimdi gelelim kamuda çalışanların kazan kaldırmasına yol açan bir başka adaletsizliğe. Uzman ve müfettişlerin ve diğer kamu çalışanların tepkisini çeken düzenleme, Temmuz ayında yasalaştı ve 15 Ocak tarihi itibariyle yürürlüğe girdi

        3600 ek gösterge düzenlemesini hayata geçiren 7417 sayılı Kanun’un 60’ıncı maddesi ile üst düzey kamu personeline ek tazminat verildi. Daha doğrusu gösterge rakamları güncellendi.

        Bu yıl için kamu personeline verilen yüzde 30’luk zamma ilaveten üst düzey kamu personeli, yüzde 30 değil, yüzde 50’nin üzerinde zam almış oldu.

        Halbuki hükümet, kamuda alt ve üst düzey çalışanlar arasındaki ücret makasını daraltmayı hedefliyordu. Tabi ki yetişmiş kadroların ve nitelikli personelin çalışma barışı açısından korunması da şart ancak bu yasa, uzman personelde de mağduriyete yol açtı.

        Özet anlatımla kamuda; daire başkanı, il müdürü, genel müdür, genel müdür yardımcısı, bakanlık müşavirleri, kaymakamlar, valiler, bakan yardımcıları, milletvekilleri, bakanlar yüzde 50 oranında zam aldı. Diğer bütün memurlar ise yüzde 30 zam aldı.

        Uzman ve müfettişler, bu haksızlığın düzeltilmesi için talepte bulunuyorlar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buna müdahale edeceğini düşünüyorlar.

        Kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde 1 Ocak-30 Haziran 2023 tarihleri arasındaki dönem için enflasyon farkı dahil uygulanması öngörülen yüzde 16.48 artış oranı, yüzde 13.52 puan eklenerek yüzde 30 olarak uygulanacak.

        Yaşlılık, malullük, ölüm aylığı alan emekliler ve hak sahiplerine dosya bazında 3 bin 500 lira olarak öngörülen aylık asgari ödeme tutarı 5 bin 500 liraya çıkarılacak.

        3600 ek gösterge düzenlemesi ile hayata geçirilen ek zammı alan il müdürü ve üzerindeki pozisyonlarda görev yapan memurlar ise kadro derecelerine göre; bin 730 lira ile 10 bin 700 lira arasında değişen miktarlarda fark alacaklar.

        Ek zam, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Diyanet İşleri Başkanı, TBMM Başkanlığı Genel Sekreteri için 5 bin 850 lira olacak.

        Devlet Denetleme Kurulu Başkanı, il valileri, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ve Özelleştirme İdaresi Başkanı, 5 bin 330 lira ek zam alacak.

        Genel müdür 6 bin 800 lira, genel müdür yardımcıları 4 bin 770 lira, Daire Başkanı ve bakanlıkların Ankara, İstanbul ve İzmir illerinde görev yapan il müdürü, bölge müdürü, il emniyet müdürü, il müftüsü, vergi dairesi başkanları, 2 bin 600 lira ek zam alacak.

        Diğer illerdeki il ve bölge müdürü, emniyet müdürü, müftü, vergi dairesi başkanlarının ek zam tutarı ise bin 730 lira olacak.

        Ek zamda en yüksek tutar, birinci sınıf olup birinci derecenin dördüncü kademesindeki mülki idare amirleri için 10 bin 700 lira olarak uygulanacak.

        Yaşanan çarpıklığı ortaya koyacak bir örnek vermek gerekirse; Kamu İhale Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu’nda çalışan bir çaycı veya kat temizlik görevlisi, asgari ücretin yüzde 50 fazlasını alıyor. Buna yemek ve yol parasını ekledin mi, maaşı bu kurumlardaki kariyer meslek mensubu olan uzman yardımcısını yeni zamlardan sonra geçiyor… Terazinin dengesi bir hayli bozulmuş…

        Yasanın 62. maddesiyle ise TBMM kadroları için bazı ek artışlar getiriliyor.

        Maddeyi tutup uzun uzun yazmaya gerek yok; merak edenler bakabilir.

        Buna göre, TBMM’de görevden alınan her bürokratın atanacağı yeni görev bile kanunla belirleniyor. “Şuradan alınan personel, şuraya atanır” diyor kanun maddesi. Bu, her şeyden önce TBMM’ye, millet iradesine uygun bir yaklaşım değil…

        Sonuç olarak, toplumun taleplerini karşılayıp sorunları çözmeye çalışırken; dokunduğunuz her alanda yeni bazı problemler ve eşitsizlikler yaşanabiliyor.

        En doğrusu; palyatif ve günü birlik adımlar yerine, vizyoner ve ileri görüşlü bakış açısıyla; uzun vadeli kalıcı çözümler üretmek…

        Bu, genel ekonomik anlayış için geçerli olduğu kadar; sosyal devlet, eğitim ve sağlık politikaları, çalışma hayatı ve personel rejimi için de geçerli…

        İktidarlar değişebilir ama devlette devamlılık ve adalet esastır…

        Diğer Yazılar