Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Altılı Masa'nın İYİ Parti ev sahipliğindeki kritik toplantısında beklendiği gibi cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda herhangi bir müzakere olmadı. Bu konu, bir sonraki toplantıya ve liderlerin inisiyatifine bırakıldı.

        Altı partinin lideri, bu meseleyi ikili turlarda kendi aralarında görüşüp uzlaşı sağladıktan sonra masanın ortak gündemi yapacaklar. Aday isimlerinin zikredilmesi sıkıntıya yol açacağı için şu aşamada konuşulması doğru bulunmadı.

        Gördüğüm kadarıyla herkes masanın üzerine titriyor ve herhangi bir şekilde sürece halel getirmek istemiyor…

        Ortak politikalar metnini, 9 başlıkta ve 75 alt başlıkta tamamlayan altılı masa partileri, parlamenter sisteme geçişe yönelik yol haritası üzerinde de belli konularda mutabakat sağladı ancak bazı maddelerde itiraz ve değişiklik talepleri var.

        Aldığım bilgilere göre, son toplantıda ele alınan ve üzerinde müzakere açılan bazı başlıklar şunlar:

        YÜRÜTME YETKİSİNİN KULLANIMI

        Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinde alınacak kararlarda ve uygulamalarda; istişare, uzlaşı, iyi yönetişim ve etkinlik ilkeleri gözetilecek. Bu süreçte daha önce üzerinde çalışılıp uzlaşmayla ortaya çıkarılmış referans metinler esas alınacak. Geçiş sürecinde Altılı Masa'nın seçilmiş cumhurbaşkanı, yürütme yetkisini; bütün partilerin belli konulardaki hassasiyetlerini gözeterek, katılımcılık anlayışı, istişare ve uzlaşı esasına göre kullanacak.

        REKLAM

        GEÇİŞ SÜRECİ

        Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişle ilgili anayasa değişiklikleri, genel seçimde ortaya çıkan Meclis aritmetiğinin mümkün kıldığı oranda en kısa sürede tamamlanacak ve yürürlüğe girecek. Anayasal çoğunluğun elde edilmesi yani 400 milletvekili sayısına ulaşılması için gayret gösterilecek.

        Geçiş sürecinde, her bir partinin genel başkanı cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacak. Yani şu aşamada, cumhurbaşkanının tek yardımcısının olması önerisi masada kabul görmedi. İYİ Parti’nin hassasiyetleri doğrultusunda bu maddede, cumhurbaşkanı birinci yardımcısı gibi daha geniş yetkilerle donatılmış bir yardımcı olabilir. Bu konu üzerinde masa, biraz daha çalışacak. Sonuçta hangi yetkilerini kime devredeceğine cumhurbaşkanı karar veriyor.

        Geçiş sürecinde her partinin genel başkanı cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı için milletvekili olamayacak ya da seçilmişse istifa etmek zorunda kalacak. Meclis Tüzüğü’nde yapılacak değişiklikle, genel başkanların parti gruplarına başkanlık etmelerinin önü açılacak. Geçiş sürecinin ne kadar olacağı konusunda süre telaffuz edilmedi.

        KABİNENİN TEŞEKKÜLÜ

        Cumhurbaşkanı kabinesi, yardımcıları ve bakanlardan oluşacak. Bakanlıkların dağılımı, Millet İttifakı’na dâhil olan partilerin, seçimde aldıkları oy oranına, çıkardıkları milletvekili sayısına göre belirlenecek. Ancak her halükarda, ittifaka dahil olan partilerin her birine bir bakanlık verilecek.

        Bakanların atanma ve görevden alınmaları, mensup oldukları siyasi partinin genel başkanıyla uzlaşı içinde cumhurbaşkanı tarafından yapılacak. Anayasa böyle emrediyor.

        Bakan yardımcılığının kaldırılması ve geçiş sürecinde müsteşarlar atanması meselesinde henüz bir uzlaşı sağlanmadı. Bakan yardımcıları mevcut haliyle kalabilir.

        REKLAM

        Cumhurbaşkanının, anayasa çerçevesinde hangi yetkilerini kime devredeceği çıkarılacak cumhurbaşkanı kararnamesi ile belirlenecek.

        KRİTİK KADROLARA ATAMALAR

        Merkez Bankası Başkanı, MİT Başkanı, Genelkurmay Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı, Strateji ve Planlama Teşkilatı Başkanı ve Yükseköğretim Kurulu Başkanı gibi üst düzey devlet bürokratları ile Anayasa Mahkemesi üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Danıştay üyelikleri ve HSK'ya yapılacak atamalar, rektör atamaları, parlamenter sistemde müşterek olur gerektiren atamalar, ilgili bakanla uzlaşı içinde cumhurbaşkanı tarafından yapılacak.

        Anlaşıldığı üzere, bir koalisyon kültürü işletilmeye çalışılıyor...

        Belirli bir bakanlığın görev alanına giren konularda yönetmelik çıkarma yetkisi ilgili bakan tarafından kullanılacak. Cumhurbaşkanı, hangi partiden olursa olsun bakanın yetki alanına girmeyecek ya da bu konudaki kararname çıkarma yetkisini ilgili bakana devredecek.

        YASAMA EŞGÜDÜM KURULU

        Geçiş sürecinde yasama faaliyetlerinin eşgüdüm içinde gerçekleşmesi sürecini koordine etmek ve sorunları önlemek üzere altı siyasi partinin eşit şekilde temsil edildiği Yasama Eşgüdüm Kurulu oluşturulacak. Eşgüdüm Kurulu yürütmenin belli faaliyetleriyle ilgili parlamentonun işletilmesi ve kanunların uzlaşıyla çıkarılmasını sağlayacak. Yani kararname ile yönetim yerine Meclis’ten çıkarılacak kanunla yürütme yetkisi kullanılacak.

        CUMHURBAŞKANI PARTİLİ KALACAK

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olup seçilmesi durumunda geçiş sürecinde de partisinden istifa edebileceği değerlendirmeleri yapılmıştı. Ancak altılı masa bunun uygun olmayacağına karar verdi. Cumhurbaşkanı, parlamenter sisteme geçiş sürecinde partisinden istifa etmeyecek. Sürecin tamamlanmasının ardından siyasi parti üyeliği sona erecek. Herkesin cumhurbaşkanı olacak. Bu konu üzerinde değerlendirmeler sürüyor.

        REKLAM

        KİM AÇIKLAYACAK?

        Geçiş sürecinin yol haritasını, altılı masanın cumhurbaşkanı adayının açıklaması yönünde bir irade var. Mart ayına kalmadan cumhurbaşkanı adayının açıklanması bekleniyor. Cumhurbaşkanı adayı yol haritasını ortaya koyarken, bazı bakanlıklara ve kritik görevlere yapılacak atamaları da ortaya koyabilir. Cumhurbaşkanı adayı konusunda uzlaşma kararı alınır alınmaz büyük bir lansmanla altılı masanın cumhurbaşkanı adayı açıklanacak.

        KARARSIZLAR VE KÜRT SEÇMEN

        Birkaç laf da aday ismi üzerine etmek gerekir. Vatandaş, resmi olmasa da seçim tarihinin 14 Mayıs olacağının açıklandığını, bu nedenle altılı masanın da adayını bir an önce açıklaması gerektiğini düşünüyor. Seçmen, bu konuda haklı bir sabırsızlık gösteriyor.

        Kamuoyunda çeşitli platformlarda gündeme gelen isimler, "adayımız budur" denilmediği için bir başka isimle yapılan karşılaştırmaların sağlıksız olabileceği vurgulanıyor. Daha açık ifadeyle, “adayımız şudur” dedikten sonraki verilerin daha sağlıklı olacağında herkes hemfikir...

        Sahaya bakıldığında adaylar arasında çok büyük fark görünmüyor. Ortada bir seçimden söz ediyoruz.

        Hükümetin attığı son ekonomik adımlar ve sosyal açılımlar, inişte olan AK Parti’nin ve adayının yönünün yukarı doğru ivmelendiğini gösteriyor. Bu ivme altılı masa adayını açıklandığında ne yöne evrilir, doğrusu adayın kim olacağına da bağlı…

        Kararsızların çözülüp çözülmediği, tercihlerini ne yönde kullanacakları, HDP’nin aday çıkarıp çıkarmayacağı seçimin ikinci tura kalıp kalmayacağı açısından tayin edici. Bu arada birinci ve ikinci turdaki seçmen motivasyonları da çok önemli.

        REKLAM

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusundaki şerhlerin son gelişmelerle birlikte biraz zayıfladığını söylemek yanlış olmaz. Kılıçdaroğlu’nun kucaklayıcı, kuşatıcı tutumu, ülkeyi parlamenter sisteme taşımada egolarından arınmış olması ve akil duruşu kendisini masada bir adım öne çıkarıyor.

        Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı sert itirazlar, bir anda yerini daha yumuşak değerlendirmelere bırakırken, ibreyi de Kılıçdaroğlu’na döndürdü. Kılıçdaroğlu için, “Duruşu, tecrübesi, aklı ve akil adamlığı ile bu işi hak ediyor” denilmeye başlandı.

        Kılıçdaroğlu aday olur ve HDP buna rağmen bir aday çıkarırsa bunun anlamı da farklı olur. O zaman Kürt seçmenin oyları ikinci turda Kılıçdaroğlu’na gidebilir.

        Sonuç olarak; Altılı Masa'nın bir isim üzerinde kenetlenmesi önem taşıyor. Önceki yazımda ifade ettiğim konu, Altılı Masa bildirisine şu şekilde yansıdı: “Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, “Yeter söz milletindir!” diyen Millet İttifakı’nın adayı olacaktır.

        İsveç NATO'yu istiyor mu?

        İsveç NATO'yu istiyor mu?
        0:00 / 0:00

        İsveç’in Müslümanlar’ın haklı tepkisine neden olan Kur’an-ı Kerim’i yakma eyleminin ve bu eylemin Türkiye Büyükelçiliği önünde yapılmasının, Türkiye’yi kışkırtarak İsveç’in NATO üyeliğini engelleme amacına yönelik olabileceğini ifade etmiştim. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Sırbistan Başbakan Birinci Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ivica Dacic ile yaptığı ortak basın toplantısında, bu analizimi destekleyen bir değerlendirme yaptı. Bakan Çavuşoğlu, şunları söyledi:

        “İsveç’in şuna karar vermesi lazım; gerçekten NATO'ya üye olmak istiyor musun, istemiyor musun? Bu eylemlerin bir amacı da aslında İsveç'in NATO üyeliğini engellemek. PKK/YPG ve onları destekleyen o ülkedeki aşırı sol partilerin amacı da zaten İsveç’in NATO üyeliğini engellemek. Onların içinde hem Finlandiya’da hem İsveç’te benim Avrupa Konseyi’nden tanıdığım aşırı sol ideolojiye inanan siyasetçiler var. Onlar da beni arıyorlar, ‘Engelleyin bizim ülkelerimizin NATO üyeliğini’ diyorlar.”

        Uluslararası gelişmeler ve bölgemizde cereyan eden soğuk savaşa ilişkin birkaç kelam etmek yerinde olur...

        Washington Institute’da yapılan bir siyasi analizde; ABD’nin F-16’ları Türkiye’ye vererek seçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini güçlendirmesi gerektiği belirtildi. Yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da seçimi kazanınca NATO’nun genişlemesini onaylayacağı iddia ediliyor. Şu anda Atlantik’e karşı Avrasya’ya yakın bir pozisyonu var hükümetin...

        Ukrayna’da uzayan savaşın ABD için maliyeti giderek artıyor. Putin’in nükleer silah kullanmasından çekinen ABD’nin yakın bir gelecekte Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’e savaşı bitirmek için Rusya ile müzakerelere başlamama talimatı verebileceği ifade ediliyor.

        Bu manada, Türkiye’deki seçimin uluslararası tercihler ve gelişmeler açısından da önemli sonuçları olacak. Ege’ye Yunanistan üzerinden büyük yığınak yapan ABD, Türkiye ve boğazlar üzerinden mücadele sahasını Karadeniz’e doğru genişletmek istiyor. Karadeniz’de büyüyen ve artan bir stres var. Bu açıdan bakıldığında hem ABD hem Rusya, Türkiye’deki seçimin sonuçlarını dikkatle takip ediyor. Bir anlamda onlar için de hayati bir seçim olacak denilebilir…

        Diğer Yazılar