Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Terör örgütü PKK ve Suriye uzantısı YPG, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kuzey Suriye’de gerçekleştirdiği operasyonda karşı koyamadıkça bölgede görev yapan basın mensuplarını hedef aldı.

        Askeri operasyonu durduramayınca basını susturmaya kalktı. Alandan anbean yaşananları hem Türkiye hem de dünyaya anlatmaya çalışan basın mensuplarını…

        Cuma günü Nusaybin’de operasyonu takip eden meslektaşlarımın basın merkezi olarak kullandığı bir binayı hedef aldılar. Meslektaşlarım Allah’tan hafif yara alarak kurtuldular.

        Perşembe günü Habertürk ekibini, canlı yayındayken gafil avlamaya kalktı. Tam da Mehmet Akif Ersoy’un moderatörlüğünde değerli dostum, vatan sevdalısı, emekli asker Abdullah Ağar ve Kürt Rabıtası temsilcisi Abdülaziz Temmo ile birlikte konuk olduğumuz canlı yayın esnasında.

        Keskin nişancılar üç kez hedef aldı. Abdullah Ağar sonuçta bir asker, potansiyel hedef örgüt için. Diğer konuk Temmo ise kardeşi Mashaal Temmo’yu PKK/YPG’nin kurşunları ile Ekim 2011’de kaybetti. Mashaal Temmo, Suriye’de Kürt siyasetinin çok önemli bir ismiydi.

        Bu öyle bir infazdı ki, Suriye’de Kürt siyasetinde yeni bir perde aralandı: PYD Kürt siyaseti hareketinin temsilcisi olarak pazarlanmaya, ABD ve diğerlerinin desteği ile palazlanmaya başladı.

        Öte yandan yayınlarımızla ilgili terör örgütü PKK’nın sosyal medya ayakçılarının bizi hedef gösterdiğini, hatta koordinat verdiğini öğrendik. Abdullah Ağar bununla ilgili hemen paylaşımlar yaptı, gerekeni yazdı.

        Terör örgütü PKK gerçeği anlatan, anlatabilecek gazetecileri susturmaya çalışıyor. Kendisine muhalif Kürt milliyetçisi siyasetçileri hedef alıyor. Ama maalesef uluslararası camia – tarafsız basın diliyle – PKK ve uzantısı YPG’yi “DEAŞ ile mücadele eden Kürt savaşçı grup” olarak satın alıyor.

        Türk gazetecilerin başına gelenlerle ilgili en ufak bir tepki gelmedi uluslararası basından, yabancı meslektaşlarımızdan. Gerisini siz düşünün.

        MESLEKİ REFLEKSLER

        Gazetecilikte savaş muhabirliği en afili işlerdendir. Ancak canım ülkemde askeri, savaşçıyı vs gördüğünde eline silah alıp ya da tankların önüne geçip poz vermek sanki savaş muhabirliğinin cevazı, kanıtı gibi görülür.

        Örneğin, savaş bölgesinde görev yapan kameraman ya da foto muhabirler… Birer keskin nişancı gibi çalışır. Yağmur, çamur, bomba fark etmez. Tek bir kare görüntü alabilmek için saatlerce beklerler. Şöyle birkonuşun, her biri neler anlatır, nasıl hedef olmuşlardır sniper’lara. Onlar olmazsa TV haberciliği olmaz…

        Bana gelirsek, savaş muhabirliği için tam üç ay süren, Gazze Eğitimi adında savaş muhabirliği eğitimi aldım İsrail’de. Bu tarz eğitimler içinde en sertidir, sizi en zorlu koşullarda gazetecilik yapmaya hazırlar. İlk yardımından silah kullanımına, hangi otomatik silahtan kaç milimetre mermi geldiğine kadar öğretirler. Genelde bu eğitimler bir ya da iki hafta sürer. Benim aldığım 90 gün idi.

        Irak savaşı itibariyle 10 yıl Irak’ta görev yaptığımı ben söylemekten, sizler duymaktan yorulmuşsunuzdur artık. Ama mecbur altını çiziyorum bazen. Irak’tayken bir keskin nişancının duvara isabet ettirmesi sonucu sırtımda koca bir şarapnel yarası var.

        Bahsettiğim eğitimlerde size güvenlik tedbirlerini öncelemeniz telkin edilir. Ateş anında ise yapacağınız şudur: Direkt yere yat. Silahların sustuğundan emin olduğunda kendini güvenli bir noktaya at.

        Ordu da ise size şu öğretilir: Mermi sesten hızlı hareket eder. Eğer sesi duyuyorsan vurulmadın demektir. Güvendesin. Çatışmaya, ilerlemeye, ne bileyim o anda askeri plan neyse ona devam edebilirsin.

        Canlı yayında 3 kez sniper hedefi olduğumuz anda savaş muhabirliği refleksi ile ilk yaptığım yere eğilmek oldu.

        Abdullah Ağar ise asker refleksi ile kaidesini bozmadı. İkimiz de kendi işimizle ilgili öğrendiğimizi yaptık.

        Ben salon muhabiri olmadım, değilim de. Allah ömür ve fırsat verdikçe sıcak haberi yerinden, doğrusuyla anlatmaya ahdim baki.

        Korktu diyen olmuş, ders veren olmuş.

        Korksak stüdyodan ahkam keserdik, mermilerin altında beklemezdik.

        Diğer Yazılar