Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Alışveriş merkezlerinde alışveriş yapamamak, restoranlarda yemek yiyememek, uçakla seyahat edememek... Dünyada insanlar bunun hayalini bile kuramazken Çin'de başlayan Koronavirüs salgınının merkezi Vuhan'da tüm bunlar artık gerçek oldu. Virüs, Çin'in metropol kentinde başladı ve üç ay içerisinde 180'in üzerinde ülkeye yayıldı. Şimdi ülkeler kendi ağırlaşan bilançoları ve derinleşen krizleri ile uğraşıyorlar.

        Covid 19 ya da yaygın söylemle Koronavirüs sadece devletleri değil aynı zamanda terör örgütlerini de vurdu. Halihazırda PKK’nın Kandil kadrolarından, 9’u lider düzeyinde, 57 militan tedavi altında.

        Örgütün Suriye kolunda ise işler Sincar’da ve Haseki’de tedavi merkezleri oluşturacak kadar derinleşmiş vaziyette. Öyle ki; Erbil ile Kandil arasındaki ABD’nin Harir askeri üssüne Almanya ve Suudi Arabistan üslerinden gelen tıbbi yardımlarının ilk partisi 16 Martta PKK’ya teslim edildi.

        Terör örgütü ise, ABD’den aldığı tıbbi yardımları, Kandil yakınlarındaki Dergala ve Kerkük yakınlarındaki Çemçemal’in Kadir Kerem üssüne yolladı. Daha sonra ise ikinci parti tıbbi yardımlar geldi. Bu yardımlarda Haseki ve Sincar’a tıbbi malzemeler gönderildi.

        Terör örgütü PKK’nın Kandil’deki Covid 19 hikayesi 9 Mart’ta başlıyor. Öncesinde sınır hattındaki kaçakçılardan kaynaklı şüpheler var ama doğal ortamda süreçler kendi haline bırakılıyor. Ancak 9 Mart’ta Kandil’in önemli bir misafiri oluyor. Bu bilgi olağanüstü bir şekilde saklanıyor.

        Daha önce ABD tarafından öldürülen Kudüs Ordusu Komutanı Kasım Süleymani ve İran istihbaratı PKK yöneticileri ile olan girift ilişkileri nedeniyle Kandil’i kendisine yol eylemişti. Öyle ki 1994-95’te PKK’yı Türkiye sınır operasyonların en yoğun olduğu dönemde bölgeden çekip Kandil’e getiren Süleymani’nin 2014’te örgütü Sincar’a lojistik geçişler için yerleştiren isim olarak biliniyordu.

        Evet, 9 Mart’ta Kandil’in gizli misafiri Süleymani’nin yerine gelen, hatta hayattayken Kürt dosyasını kolunun altından hiç indirmeyen ve Kürt dosyasına en hakim olan, Süleymani’nin baş yardımcısı İsmail Kaani idi. İran’da baş gösteren salgınla birlikte ABD’nin sınırları zorlayacağı endişesi ve Irak’taki yeni sürece dair PKK’nın lider kadrosu ile görüşmek istemişti.

        PKK ise Suriye’de ABD ile yaşadığı gerilimli sürecin de etkisi ile geçmişten bugüne İran ile olan ilişkilerini sağlamlaştırmak adına hummalı bir şekilde bekleyişe girdi. Cemil Bayık ve 17 önemli PKK’lı isim uzun bir aradan sonra Türk SİHA’larının saldırılarını göze alarak Levje köyünde planlanan saatten 3 saat sonra bir araya gelebildiler.

        Toplantıda İran İstihbaratının Kürt dosyasına bakan ve PKK ilişkilerden sorumlu Tuğgeneral Serhad kod isimli bir Kudüs ordusu komutanı da hazırdı. Serhad aynı zamanda Tebriz Cuma imamının yeğeniydi. Azeri olduğu için Türkçesi iyidi. PKK’lılar onu ‘Hacı’ kod adı ile tanıyorlardı. 1990’lı yıllarda Urmiye’deki hastane ve siyasi işlerini bizzat Hacı üsleniyordu.

        Hacı öyle ki; 2011’de Türk istihbaratının Çerçala bölgesinde Karayılan ve beraberindeki ekibin yakalanması için İran ile görüşme trafiği sürdürürken, o yılların Kudüs ordusu istihbarat birimi yöneticilerinden Haci, Karayılan ve ekibini İran tarafına çekerek kurtarıyordu.

        Özetle kurtlar sofrasında yer alan herkes birbirini aslında çok eskiden beri tanıyordu. Ancak konumlar ve rütbeler değişmişti. Beş saat süren görüşmelerin ardından herkes evine dağılmıştı. Sohbetin önemli gündem maddelerinden biri olan Koronavirüs ise o gün için İranlı askeri ve istihbarat yetkilileri için “ABD’nin İran için yeni biyolojik tuzağı” söyleminde kalmıştı.

        O görüşmeden tam 4 gün sonra PKK’nın 2 önemli lider kadrosunda ağız kuruluğu, şiddetli ateş, aşırı terleme gibi rahatsızlıklar başlamıştı. Kandil’deki tıbbi koşulların yetersizliği üzerine Cemil Bayık ve Mustafa Karasu’nun tedavisi için Süleymaniye, Koya ve Erbil’den acil cihazlar temini istendi.

        Türkiye’nin devamlı bölgede gezen SİHA’ları nedeniyle PKK’nın Zap ve Avaşin bölgesindeki hastanelerine gitmenin mümkün olmayacağı merkez karargaha iletildiği bu nedenle cihaz temini için devreye girilmesi istendi. Aracılar daha önce irtibatta oldukları kişiler üzerinden Türkiye’den acil ve hızlı bir şekilde solunum cihazı ve yastık başı monitörleri temin edilip edilemeyeceği üzerinde harekete geçerken Türkiye’deki aracıların daha önce temin yapılan firmanın kapanma aşamasına geldiğini Sağlık Bakanlığı’nın inceleme başlattığı için teminin imkansız olduğunun iletmesi üzerine rota yeniden Süleymaniye’ye çevrildi.

        Bölgedeki yerel kaynaklar, PKK’nın 3 adet solunum cihazı, 5 adet de yastık başı monitörü temin ederek Kandil’e yakın Dergala’ya getirdikleri ve PKK’nın iki lider militanına tedavisine başladıkları öğrenildi. Ancak hastalananlar bunlarla sınırlı kalmadı. Yedi günde sayı 12’ye çıktı. Halen üst düzey PKK yöneticilerinin bazılarının Tola Şehidan ve Dergala’da tedavilerine devam ediliyor. Bu toplantıya katılmayan dikkat çekici isim ise Duran Kalkan.

        Haci ve beraberindeki 11 İranlı istihbarat görevlisi de Urmiye kentinde tedavi altın alınmıştı. Onlarla saatlerce aynı ortamda kalan ve sonrasında gelen ikinci İranlı heyetle görüşen isimler ve örgütün lider kadrosunu koruyan bazı militanların da eksik ve sınırlı sayıda olan cihazlarla Dergala’da tedavileri yapılıyor. Ama hemen belirteyim önemli isimler cihazlardan faydalanabiliyor. Taş altına gitmeye mahkûm militanlar ise Süleymaniye, Bağdat ve Kerkük’ten temin edilen ilaçlarla açık havada nefes almaya çalışıyor.

        Terör örgütünün hastanesinde nöbet tutan bir araç
        Terör örgütünün hastanesinde nöbet tutan bir araç

        Bu arada, öğrendiğim kadarıyla örgüt militanların tedavisi için doktor talebinde bulunmuş, ancak Kürt Bölgesel Yönetimi doktorların PKK kontrolündeki bölgelere gitmeleri durumunda durumun kabullenilmeyeceğini, yasal işleme tabi tutulacaklarını iletmiş.

        Süleymaniye yönetimi ise önceki gün kent merkezine getirilen 39 PKK’lı militana ilaç ile hücre evlerinde tedavi yapan bir doktoru önce göz altına almış. Doktorun tedaviden geliyorum söylemine hangi hastaneden sözlerine resmi karşılık yanıt alamayınca önce doktoru dövdükleri ardından doktorun PKK’lıların bulunduğu hücre evlerinden geldiğini söylemesi üzerine serbest bırakıldığı belirtiliyor.

        Diğer Yazılar