Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Darbe girişiminin üzerinden tam 4 yıl geçti.

        Çok şey yazıldı…

        Çok şey konuşuldu…

        Bir dönem FETÖ’nün kaydırağında en ön saflarda yer alan bürokratlar ve siyasiler kendilerini aklamak üzere birbiri ile yarıştı.

        O gece darbecilerin namlusunun karşında canını siper edip ülkemizin iç savaşa sürüklenmesini önleyen milyonlarca yurttaşımızın, siyasetçimizin sokaklara döküldüğü saatlerde birçok siyasetçi ve bürokratımız da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından sonra ortaya çıkabildi!

        Bunu da tarihe not etmekte fayda görüyorum…

        Medya ise 15 Temmuz akşamı siyasi tarihimizin en önemli sınavını başarı ile verdi. Medya hangi görüşten olursa olsun FETÖ’nün darbe girişiminin karşısında durdu. Üstelik iktidarın eleştirdiği merkez medya ve muhalif medya kuruluşları toplumu çok daha çabuk organize edilmesinde müthiş destek verdi.

        Ve o geceye dair bir notu daha aktarmakta fayda görüyorum…

        15 Temmuz’dan sonraki değişimlerde Fuat Oktay’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olduğu açıklanır açıklanmaz medya mensupları ve siyasiler şaşkınlık içinde sorgulamaya başlamıştı.

        Oktay, 15 Temmuz akşamı devletin en üst düzey bürokratıydı. AFAD Başkanlığı döneminden gelen kriz tecrübesi, soğukkanlılığı, olaylar karşısındaki kararlılığı etrafındakiler tarafından iyi bilinir.

        REKLAM

        Darbe girişiminin başladığı saatlerde Oktay, Çankaya köşkündeki odasındaydı. İstanbul’da hareketlilik başlayınca ve Ankara’daki hareketlilik de buna eklenince hemen kriz merkezini açtırdı.

        Altı yüz metre arkasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nda helikopterler inip kalkarken bile kriz merkezini yönetmekten vazgeçmedi. Bu kriz merkezinde neler mi yapıldı?

        Bir yandan yurt dışındaki medya düzenli bir şekilde bilgilendirildi. Bir yandan tüm il, vali ve ilçe kaymakamlıkları ile irtibat sağlandı. Devletle birlikte hareket eden güvenlik birimlerinin koordinasyonu sağlandı. Ulusal medya ile doğrudan bilgilendirme süreçleri de yine bu merkezden yapıldı.

        İller bazında darbecilerin hareketliliğine dair alınacak tüm tedbirler ve karşı hamleler bu merkezde değerlendirildi. Üstelik tarihe not düşmek için de tüm hareketlilik bir “Ceride” haline dönüştürüldü.

        Özetle, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, darbecilerin tüm tehditlerine karşı devlet adamlığından vazgeçmedi ve 15 Temmuz’un çok konuşulmayan önemli kahramanlarından biriydi.

        DARBE GİRİŞİMİNDEKİ NATO İZLERİ HÂLÂ AYDINLATILAMADI

        Darbe girişimine dair mahkemelerimiz ve istihbarat kurumlarımız FETÖ’nün iç bağlantılarını büyük ölçüde çökertti. Ancak o geceye dair izi silinmiş noktalar hâlâ aydınlatılmayı bekliyor.

        ABD her daim, çıkarlarını dikkate alan, daha doğrusu savunan hükümetlerin iktidarda olmasına dikkat ediyordu. Bu sadece Türkiye için değil başka ülkeler için de geçerli oldu. ABD’nin etkisi sadece hükümetlerle sınırlı değil, etkisi güvenlik güçleri alanında da açıkça hissediliyor. Mesala Türkiye’de 1960, 1971 ve 1980 yıllarında yaşanan askeri darbelerin ABD’nin yönetimi ve katılımıyla gerçekleştiğini iddia etmek abartı olmaz.

        15 Temmuz akşamı göze çarpan önemli bir nokta var; ABD merkezli düşünce kuruluşu Stratfor internet sayfasında ve sosyal medyada, Marmaris’te bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait uçağın net uçuş verilerini paylaşmıştı ve bu paylaşım gece yarısı 00.02’ye kadar devam etti. Ama bunun ardından garip bir şey daha oldu. Aniden uçuş verilerinin paylaşımı durdu. Peki bunun nedeni neydi?

        REKLAM

        Stratfor ve başka NATO müttefiklerinin bilmediği bir şey vardı. O da Türk güvenlik makamları da aynı şekilde Erdoğan’ın uçuş verilerinin yayımlanmasını takip ediyordu ve Türkiye Cumhurbaşkanı'nın uçuş verilerinin NATO tarafından ABD merkezli düşünce kuruluşu Stratfor’a iletildiğini öğrenmişti.

        İşte bu noktada kriz merkezinin önemi ortaya çıkıyor…

        Bunun ardından dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, Eskişehir’deki Hava Kuvvetleri Üssü’ne Türk hava sahasını NATO uçaklarına kapatma talimatı verdi. 1952 yılından beri NATO üyesi olan Türkiye, 15 Temmuz 2016 tarihinde hava sahasını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağına ait uçuş verileri Stratfor’a iletildiği için müttefik NATO uçaklarına kapattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağı gece saat 00.25’te güvenli bir şekilde Atatürk Havalimanı'na iniş yapabildi.

        Stratfor bunun öncesinde çok sayıda medya organının alıntı yaptığı bir de yanlış haber yaydı. Diğer bir ifade ile içeride FETÖ’cüler darbe girişimine kalkışınca Stratfor da dünya kamuoyuna yönelik bir algı yönetim süreci başlattı. Stratfor’un yaydığı o haber Erdoğan’ın kalkışma gecesi Almanya’ya siyasi iltica talebinde bulunduğu haberiydi. Bu bana ait bir iddia değil, bunu Stratfor'un internet sayfasında okumanız mümkün. Söz konusu haber başta Almanya olmak üzere bir çok yabancı yayın organında, haberin doğruluğu teyit edilmeden yer aldı.

        Diyarbakır hava üssünden havalanan F-16 savaş uçakları darbe gecesi Ankara’daki Parlamento binasını, Ankara ve İstanbul’da Polis Çevik Kuvvet ana binalarını, Ankara Gölbaşı’ndaki Polis Özel Harekat Eğitim Merkezi’ni, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi çevresini vs. bombaladı.

        Soru şu olmalı, eğer Türkiye’nin hava sahası kapalıysa bu savaş uçaklarının yakıtlarını kim doldurdu?

        O gece İncirlik Hava Üssü’nden yani NATO üssünden F-16 savaş uçaklarının yakıtlarını havada dolduran ve ardından da Türkiye’nin başkentini bombalayan çok sayıda ikmal uçağı havalandı.

        REKLAM

        Darbe girişimi sonrasında Adana Başsavcılığı, FETÖ üyelerine dava açtı. Adana’daki mahkeme, söz konusu hava üssünün Amerikalı kiracılarından 2016 yılının Eylül ayında darbe gecesine ait telekomünikasyon verilerini paylaşmasını istedi. Eğer Hava Kuvvetleri üssündeki Amerikalılar darbe gecesine ait telekomünikasyon verilerini mahkemeye sunmuş olsa idi müttefik bir NATO üyesinin olaya ne kapsamda dahil olduğu alenen ortaya çıkmış olacaktı.

        İncirlik Hava Kuvvetleri Üs Komutası tarafından telekomünikasyon verilerinin kaydının ne yazık ki sadece 45 gün tutulabildiği ve otomatik silindiğinin ifade edildiği kısa bir açıklama yapıldı….

        NATO darbeye verdiği desteğin üstünü örttü…

        Amerikalı sorumluların Türkiye’deki başarısız darbe girişiminden sonra ne kadar pişman ve çaresiz olduğunu dönemin ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper net ifade ediyordu.

        Clapper, “Darbe girişimi ve geri tepmesi, Türkiye’deki ulusal güvenlik aygıtının tamamını etkiledi. Bizim bazı muhataplarımız ya tasfiye edildi ya da tutuklandı” açıklamasında bulundu. Ardından can alıcı bir ifade kullanarak “Şüphesiz ki bu durum ABD’nin Orta Doğu stratejisini daha güç hale getirecek" itirafında da bulunmuştu…

        Bağımsızlığımız için, milli irademiz için bedeller ödedik o gece. Bu nedenledir ki sesimiz, sözümüz var olduğu müddetçe anlatacağız 15 Temmuz'u.

        Diğer Yazılar