Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ABD, NATO birliklerinin Afganistan'dan ayrıldığı ve Taliban militanlarının ABD destekli Kabil hükümetinden geniş toprak parçalarını geri aldığı bir dönemde Çin Dışişleri Bakanlığı'nın çarşamba günü üst düzey bir Taliban heyetine ev sahipliği yapması, Pekin'in Afganistan'a nüfuz elde etme çabasının arttığına işaret etti.

        ABD'nin Afganistan politikasını "başarısızlık" olduğunu söyleyerek eleştiren Çin, devreye girmeye ve Taliban ile Kabil'deki hükümet arasında başarılı bir şekilde ara buluculuk yapmaya hazır olduğunu duyurdu. Bu arada Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi’nin Taliban'ın Doğu Türkistan İslami Hareketi’ni çökerteceğini umduğunu dile getirmesi de dikkat çekti.

        Çin, Başkan Şi Cinping'in iddialı Kuşak ve Yol geliştirme programına önemli bir kara bağlantısı olarak hizmet edebilecek büyük ekonomik kazanımlar için Afganistan'daki hamlelerini güçlendiriyor. ABD ise sahayı boş bırakmayacağı mesajı veriyor. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 28 Temmuz’da Yeni Delhi'de gazetecilere yaptığı açıklamada "Afganistan'dan güçlerimizi çeksek de NATO ve diğerleri de güçlerini çekse, Afganistan ile çok fazla meşgul olacağız. Orada sadece güçlü bir büyükelçiliğimiz değil, aynı zamanda Afganistan'ı ekonomik olarak desteklemeye devam eden önemli programlarımız var." dedi.

        ABD’nin hesabı her an şaşabilir. Çin, Afgan hükümeti ve Taliban arasında her iki tarafla pürüzsüz ve üst düzey iletişimiyle daha iyi bir ara bulucu olarak rol oynayabilir.

        ACEM OYUNUNA DİKKAT

        "İran'da bizi tuttular, 3-4 gün karakolda kaldım. Sonra bir belge verdiler ve '5 gün içinde İstanbul'a mı Afganistan'a mı nereye gidersen git. Eğer 5 gün sonra seni tutarsak çok zarar veririz' dediler. Ondan sonra bizi serbest bıraktılar.” Bu hafta içinde Van’a ulaşan Muhammed Tenha’nın anlattıkları Afgan göçmenlerin İran güvenlik birimlerinin gözleri önünde hatta yönlendirmesi ile sınırlarımızı zorladığını gösteriyor.

        İran, Afganların ülkeden geçişi için şimdiden şehirlerin dışında kalan iki ana güzergah belirlemiş durumda. Bu güzergahlardan binlerce kilometre yolu yürüyen ya da kamyon kasasında geçen Afganlar sınırımızda yığılmaya başladı. Günde 5 bin insan sınır hattına birikiyor ve yaklaşık bini sınırlarımızı kaçak bir şekilde geçmeyi başarıyor. İran her an bize bir Acem oyunu oynayabilir. Bu hazır olmalıyız. Zira sınırımızda biriken Afgan göçmenleri bir anda baskılayıp ülkemize sokmaya kalkışabilirler.

        Başta Van, Hakkari ve Ağrı valilerimiz, güvenlik birimleri geceli gündüzlü 560 kilometrelik sınır hattının korunması için sahadalar. Güvenlik önemleri artırıldı. Ancak olay bununla sınırlı kalmıyor ki… İnsan kaçakçıları artan güvenlik önemleri karşında daha organize bir şekilde çalışıyor. Sınır illerimizde 50-100 göçmenin ülke içine dağılmadan önce bir araya getirilip tutuldukları yeni “şok” evleri kurulmaya başlandı…

        Süreci yönetmek hiç de kolay değil. Türkiye’nin bu en uzun ikinci sınırının kontrolü coğrafi koşullar nedeniyle oldukça zor. Sınır, beton bir duvarla, gözetleme kuleleriyle, hendek ve insansız hava araçlarıyla güçlendiriyor. İran'dan gelen göçmenlerin ana giriş kapısı olan Van ilindeki beton duvarın "akıllı kuleleri" olacak. Bölgeye kişilerin yaklaştığını tespit etmek için termik kameralar, radar ve sensörlerle iletişim halinde olan 45 küçük kule söz konusu. Van duvarı, Ağrı ilinin İran ile olan sınırında Türkiye tarafında yapılan 144 kilometrelik sınır duvarına eklenecek. Duvarlarımız henüz bitmiş değil. Bölgedeki fiziki koşullar nedeniyle duvar örülemeyen yerler de var ve göçmenler bu hattı kullanmaya devam ediyor. Yıl sonuna kadar 2 milyon Afganlının sınırımıza dayanması bekleniyor.

        Bu sorunun tek bir çözümü var. Güvenlik problemini yerinde çözmek. Ancak bu hali hazırda imkansız.

        ORMAN YANGINLARI

        Mevsim normallerini üstünde devam eden sıcaklıklar hepimizi tedirgin ederken sahil kentlerimiz ve tatil bölgelerimizdeki ormanlık alanlar alevlere teslim oldu. Çıplak gözle dahi bakıldığında kaotik bir tablo karşımızda duruyor.

        Bu yangınlar, hele de eş zamanlı başlamaları, normal sayılacak bir durum değil. Harita karşında dikkatle incelendiğinde fark edilecektir ki yangılar bir biri ile ardışık bölgelerde, uçtan uca, bir baştan öbür uca başlıyor. Planlı, hazırlanmış, coğrafya koşulları ve harita üzerinden fiziki koşulları çalışılmış saldırılar izlenimi veriyor. Daha net konuşayım; doğrudan bir sabotaj olduğunu gösteriyor.

        Tarım ve Orman Bakanlığı ve güvenlik birimlerinin bu konudaki açıklamasını bekleyeceğiz. Ancak yangınlar bazı ülke veya grupların örgütlere taşere ettiği bir saldırı olarak karşımızda duruyor. Kimlerin yaptığı ise geçmiş örneklerinden çok kolay anlaşılacaktır…

        Diğer Yazılar