Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Rusya ve Ukrayna arasındaki ihtilaf patlak verdiğinden bu yana savaş naralarının yükseldiği dönemler oldu. Ancak bugün durum çok daha vahim. Donbass çevresinde, hem Rus hem de Batı tarafında giderek daha fazla birlikler toplanıyor. İki taraf da tehdidin karşı taraftan geldiğini ve olası bir saldırıya en sert şekilde cevap vereceğini belirtiyor.

        CIA Direktörü William J. Burns, Ukrayna’yı işgal etmenin Rus ekonomisini paramparça edeceği ve Batı ile yakınlaşma umutlarını suya düşüreceği konusunda Rusları uyarmak için kasım ayında Moskova’ya gitti. Fakat Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dinliyor gibi yaptı sadece… Rusya, Ukrayna sınırına asker yığmayı ve meydan okumayı sürdürdü.

        NATO dün Moskova'nın Ukrayna sınırına asker toplamasının olası nedenlerini görüşmek üzere bir araya gelirken, ittifak ve ABD; Rusya’nın, Ukrayna'ya karşı herhangi bir askeri saldırı için yüksek bedel ödeyeceği uyarısında bulundu. Putin ise ABD öncülüğünde NATO'nun, Ukrayna'ya birkaç dakika içinde Moskova'yı vurabilecek füzeler yerleştirmesi durumunda, Rusya'nın harekete geçmek zorunda kalacağı şeklinde karşılık verdi.

        Rusya geri adım atmıyor. Sınırın yakınlarında yaklaşık 100 bin askeri var ve bu sayı yakında daha da artabilir. Putin cüretkar bir siyasetçi. Onu ikna etmek oldukça zor. Onurlu bir çekilme teklif eden Batılı ülkeler olacaktır elbette. Ama Putin bu önerileri sert bir şekilde iterse o vakit işler daha da karışacak. Gerçek olan şu ki Karadeniz’de hali hazırda Rusya’yı durdurmak bu siyaset ve hamlelerle oldukça zor.

        REKLAM

        Görüştüğüm bir Rus diplomat, ihtilafın Karadeniz’e uzanması halinde Türkiye ve Avrupa’nın da etkileneceğini ve dolayısıyla NATO için hızla bir ittifak meselesinin ortaya çıkabileceğini söyledi. Bugüne kadar Merkel yönetimindeki Almanya Rusya ile AB arasında ciddi bir arabulucu ve dengeleyici olmuştu. Ancak yeni Alman hükümetinin saflarında güçlü profil sahibi bir dış politikacı yok.

        Bu süreçte Türkiye arabulucu olmak niyetinde. 3 Aralık Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin bir telefon görüşmesi gerçekleştirecek. Rusya Devlet Başkanlığı Basın Sekreteri Dmitriy Peskov görüşmede Ukrayna konusunun ele alınıp alınmayacağı sorusuna "Türkiye Cumhurbaşkanı bu konuyu gündeme getirirse o zaman evet." yanıtını verdi. Konu gündeme gelirse Putin’in tutumunun ne olacağını Peskov’un şu sözlerinden anlamak mümkün: “Sayın Erdoğan nüfuzunu bir şekilde kullanabilecekse -bu nüfuz hem bölgesel açıdan hem de dünya işlerinde birçok hususta kesinlikle ortada- Kiev'i Minsk tedbirleri, Paris anlaşmalarıyla ilgili taahhütlerini vesaire yerine getirmeye başlamaya teşvik için kullanabilecekse bu ancak olumlu karşılanabilir."

        Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’dan da benzer bir değerlendirme geldi. Zaharova Rusya’nın bahse konu ihtilafın tarafı olamadığını hatırlatarak Kiev, Donetsk ve Lugansk’ın ihtilaf tarafları arasında olduğuna işaret etti. “Ukrayna'daki iç ihtilafın çözüme kavuşturulmasını teşvik etme arzusundan dolayı Türk tarafına, özellikle de Türkiye Cumhurbaşkanı’na kesinlikle minnettarız. Ukrayna yetkililerinin Donbass'a karşı saldırgan planlardan vazgeçmesinin ikna edilmesine ve Donetsk ile Luhansk temsilcileriyle doğrudan diyalog içinde Minsk anlaşmalarını uygulamaya başlamasına Erdoğan’ın katkıda bulunması, bu yönde atılacak önemli bir adım olabilir.” dedi.

        Görünen o ki Moskova yönetimi, Rusya ile Ukrayna arasında Türkiye’nin arabuluculuk yapmasına sıcak bakmayacak ve süreci Ukraynalıların kendi arasında yaşanan bir iç çatışma olarak gördüklerini ileterek yoluna devam edecek.

        Rusya ile stratejik iş birliği yaptığımız bazı bölgeler, başlıklar olsa da Libya gibi, Kafkaslar gibi, Ukrayna’da kamp ayrılığı söz konusu. Bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin Ukrayna konusundaki tutumu muhtemeldir ki, Rusya’nın çıkarları ile çatışacaktır. Rusya, Suriye krizinde 2015 yılında sahaya inmişti. Ama Ukrayna söz konusu olduğunda her türlü risk Moskova tarafından birinci dereceden tehdit olarak algılanacaktır. Dikkat etmesi gereken taraf biziz. Zira Birinci Dünya Savaşı’ndan alınan dersler var. Karadeniz’de kimse kimsenin yardımına koşmayacaktır. Buradaki olası ABD-Rusya çekişmesi daha şiddetli olacaktır. Çünkü bu sefer yangın Rusya’nın etki bölgesinde değil bizzat evinin içinde olacaktır. Ve Türkiye Karadeniz’deki olası bir ateşin ortasında kalmamalıdır. Yeri geldiğinde Takaları sahile çekmeliyiz.

        Diğer Yazılar