Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Deprem felaketini, seçimleri, ittifakları, Finlandiya’nın NATO’ya girişini konuşurken, satır arasında kalan bir olay yaşandı. Terör örgütü PKK’nın sadece ağır silahlar değil, aynı zamanda helikopterlere de sahip olduğunu öğrendik. 15 Mart gece yarısından sonra Irak Bölgesel Kürt Yönetimi medyasında yer alan “Duhok’ta bir helikopter düştü” haberi ile dikkatim bir anda bölgeye çevrildi.

        Bölgede zaman zaman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı savaş helikopterleri operasyonlara katkı vermek üzere sahaya girdiği için, ilk anda aklıma kötü senaryolar gelmeye başladı. Çok şükür Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklama ile düşen helikopterin Türkiye’ye ait olmadığı ortaya çıktı. Ancak olay büyük bir muamma olarak duruyordu.

        İran askeri birliklerine ve özel sektörüne ait helikopterlerin de bölgeye giremeyeceğini biliyordum. Zira Irak hava sahası ABD tarafından izleniyor. Gerçi düşen helikopter alçak irtifa uçuş yapabilen çok amaçlı bir helikopter olsa da İranlılar o derinlikte bir alana girmeye hiçbir zaman cesaret edemediler.

        Geriye ABD veya koalisyon güçleri kalıyordu. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nden bir yetkiliyi aradım. ABD, Türkiye, Irak merkezi yönetimi ve koalisyon güçleri ile temasa geçtiklerini ancak helikopteri kimsenin üstlenmediğini belirtti.

        REKLAM

        Yaklaşık üç ay önce Irak’ın başkenti Bağdat’a gitmiştim. Irak siyasetinde güçlü Şii bir politikacı ile sohbet ederken, PKK’nın Suriye kolu YPG’nin üst düzey yöneticilerinin ve örgütün Irak kolu Tevgeriye Azadi yöneticilerinin Bağdat’a sıklıkla geldiklerini, YPG’lilerin helikopterle Karaçok ve Mahmur bölgesine indiklerini ve kara yolu ile geçiş yaptıklarını belirtmişti. Şaşırmıştım, ne yani PKK’nın helikopterleri mi vardı!

        “Helikopter düştü” haberini duyar duymaz Bağdat’taki haber kaynağımı aradım. Kendisi Türkiye, İran, ABD ve bölgesel denklemi çok iyi bilen bir siyasetçi. Sordum: “Helikopter kimin?” Yanıtı: “Helikopterler PKK’nın.” Helikopter, son bir yıldır PKK ile en yoğun çatışmaların yaşandığı Beher Dağı eteklerinde düşmüştü. 3’ü kadın 7 kişinin öldüğü ve cesetlerin PKK’lılara ait olduğu ortaya çıkmıştı. PKK’ya yakın kaynaklar ise yerel yönetimin aktardığının aksine helikopterde 9 teröristin olduğunu duyurmuştu.

        Açık söylemek gerekirse, 1995’te eski Başbakanlarımızdan Tansu Çiller, “PKK’nın helikopteri var” dediğinde inanmamış ve ülkenin güvenlik paradigmalarını okuyamamakla suçlamıştık. Ama bugün PKK’nın helikopterlerinin olduğu ortaya çıktı.

        Iraklı kaynağım ile yaptığım görüşmede, düşen helikopterin Eurocopter AS350 tipi olduğunu ve DAEŞ ile mücadele kapsamında önce eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin oğlu Bafıl Talabani tarafından satın alındığı, Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin terörle mücadele biriminin bir süre kullandığı ve daha sonra, PKK’nın allayıp pulladığı ABD’nin finanse ettiği SDG’ye satıldığını öğrendim.

        Eurocopter AS350 tipi helikopterlerin alçak irtifa uçuş yapabildiği için radarlara yakalanmadığını belirten kaynağım, ABD’lilerinde hava sahasını denetlemelerinden dolayı durumdan ilk andan itibaren haberdar olduğunu, ancak Türkiye’yi PKK’nın helikopter sahip olduğuna dair bilgilendirilmediğini söyledi. Kaynağım şaşırtıcı bir bilgi daha paylaştı: Bu helikopterden daha küçük 9 adet helikopterin daha verilmiş olduğunu aktardı. “Peki bunları nasıl saklıyorlar?” diye sorduğumda, “Suriye’de ABD üstlerinde” dedi.

        REKLAM

        İlginç bir bilgi daha: Helikopterin düştüğü yerde ABD’lilere ait bir petrol sahası var ve şirketin şantiye çalışmaları devam ediyor. Helikopterin bu şantiyeye iniş yapıp havalandıktan sonra arkadan gelen ikinci helikopter ile çarpışması aklımda soru işaretleri bıraktı… Zira bu ikinci helikopter de yine örgüte ait.

        Terör örgütünün kendi iç hesaplaşması olduğundan şüphe etmedim diyemem çünkü PKK’nın iki merkezi, yani Kandil ve Kobani, iki farklı güç merkezini temsil ediyor: İran ve ABD. YPG’yi DEAŞ ile mücadelenin sözde başarılı partneri olarak lanse eden Amerika ile örgütün stratejik aklını temsil eden İran arasındaki mücadele illa ki örgüt yönetim kadrosuna da yansıyor.

        Gelelim PKK’lıların paraşüt ve helikopter eğitimini nasıl aldığına. Evet, satışı yapan eğitimini de veriyor. Helikopterde ölen teröristlerden Şirvan Kobani, örgütün Suriye kolunun lideri Mazlum Kobani’nin ablasının oğlu. Fehmi Abdo’nun torunu…

        Helikopterler 15 ay önce teslim edilmiş. Pilot eğitimleri ise 2020’de başlamış. Eğitimlere ABD’li komutanlar da katılmış. Ama en ilginç olanı Celal Talabani’nin oğlu Bafıl Talabani’nin de zaman zaman eğitimlere katılmış olması. Öyle ki Bafıl Talabani ve Şirvan Kobani eğitim esnasında fotoğraf bile çektirmişler… Dün sabah, ABD ve birçok ülkenin misyon temsilcisini Süleymaniye’ye davet eden Bafıl Talabani, üstünde YPG’nin sözde terörle mücadele ekibinin kıyafeti ve YAT logosu ile özellikle görüntü verdi.

        Bafıl Talabani, ABD ve İran’ı aynı masaya oturtmadan, iki tarafın da rızasını alarak, Duhok- Erbil’i Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bölgesine bırakıp, Süleymaniye-Kerkük- Musul’un bir kısmı ve Suriye’de YPG’nin elindeki bölgeleri birleştirip yeni bir özerk bölge oluşturma hazırlığında.

        Bafıl Talabani, PKK ile bir olup bölgede kontrol sağlama derdinde, oyunun bu yönünü görelim…

        Diğer Yazılar