Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İhracat rakamları açıklandığında herkes dikkat kesilir. Milyar dolarlar ve aylık artışlar arka arkaya sıralanır. En sevdiğim kısım 5 sene, 10 sene sonrası için verilen ihracat hedefleri. Örnek olarak 2011’de Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat hedefini verebiliriz. Yaklaşık 6 sene önce, Türkiye’nin toplam yaklaşık ihracat tutarı 135 milyar dolar seviyesinde dolaşırken TİM dedi ki: “24 ana sektör üzerinden yaptığımız hesaplamalara göre 2023 yılında Türkiye 500 milyar dolar ihracat yapabilir.” TİM bu hedefe ulaşmak için de bir şart koydu: “2011’de dünya ticaretinden aldığımız pay yüzde 1’in altındayken 2023’te bu oranın yüzde 1.5’e çıkması gerekir.” Hem dünya ihracat pazarı artacak hem de biz pazardan daha fazla pay alacağız.

        2023 hedefi 5 yıl sonra kabaca 350 milyar dolar olarak revize edildi. Aslında burada bir yanlışlık yok. 2011’de hesaplar yapılırken o zamanki mevcut dünya ticareti olan 12 trilyon doların ortalama her yıl yüzde 9-10 büyüyeceği hesaplanmıştı. Ancak 2011’den sonraki 5 yıl dünya ticaretindeki ortalamalar çok daha düşük gidince 2023 hedefi için 25 trilyon dolarlık tahminler ortaya çıkmaya başladı. Türkiye’nin dünya ticaretinden 2023 hedefi olarak alacağı pay yüzde 1.5 sabit tutulduğunda 350 milyar dolar makul görünüyor.

        350 MİLYAR $’LIK İHRACAT HEDEFİ TUTARLI MI?

        2017’yi bitirmek üzereyiz. Tahminen seneyi 157 milyar dolarlık toplam ihracat rakamıyla bitireceğiz. Dünya ticareti ile karşılaştırdığımızda hâlâ yüzde 1 seviyesinin altındayız. Orta Vadeli Plan’a göre 2020 yılında toplam ihracatımız 195 milyar dolar olacak. Demek ki önümüzdeki 3 yıl içinde ortalamayı her yıl yüzde 8 artırmayı planlıyoruz. Aynı dönemler için GSMH büyüme tahminimiz yüzde 5.5 olduğuna göre oldukça iddialı bir ihracat hedefi var. Biz her halükârda bu hedefi baz kabul edelim ve benzer ortalama ile 2023’e ilerleyelim. Yıllık yüzde 8 büyümeyle hesabı ilerlettiğimizde Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’te 250 milyar dolarlık ihracat rakamı buluyoruz. Bu rakam 350 milyar dolarlık revize edilmiş hedefin oldukça altında. Küresel ticaretin o tarihte 25 trilyon dolar olacağını hesaplarsak bizim alacağımız payın da yine yüzde 1’ler civarında kalacağını buluyoruz.

        ÖNLEM ALMAYA ÇALIŞAN VAR MI?

        Bence konunun en önemli kısmı burası. Yukarıda bahsettiğim Türkiye‘nin ihracatını belirleyen 24 sektörün en önemlilerinden hazır giyim, gelecek 10 yıl için bir çalışma yapmış. Sektörün çatı kuruluşu olan İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) sektörün kısa, orta ve uzun dönemi için dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinden McKinsey’e rapor hazırlatmış.

        Bakın raporda neler var: Son 10 yılda küresel hazır giyim pazarı yılda ortalama yüzde 5 büyüyerek 444 milyar doları bulmuş. Ancak Türk hazır giyim sektörü aynı 10 yıl içinde yılda ortalama yüzde 2.5 büyüyerek 2015 sonunda 15 milyar dolara ulaşabilmiş. Dünya hazır giyim pazarından aldığımız pay yüzde 4.2’den yüzde 3.3’e düşmüş.

        Raporda Türk hazır giyim sektörünün daha fazla kan kaybetmemesi için neler yapılması gerektiği de yazılmış. Bizim için AB pazarı çok önemli. Bu pazarı korumamız lazım. Ancak bu pazarda da önümüzdeki 10 yılda yeni rakipler bizi bekliyor: Vietnam, Kamboçya ve Çin. McKinsey diyor ki: “Artan işçilik maliyetleri ve büyük miktarda üretimde bu ülkelerle baş etmek mümkün değil.” Ancak coğrafi avantajımızı, hazır giyim sektöründeki tedarikçilerde eksik olan “üretimde ve dağıtımda dijitalleşme, verimlilik artışı ve katma değerli üretim”le birleştirebilirsek o zaman AB pazarını daha da keşfedebiliriz.

        Kısaca rapor diyor ki, dünya Spotify’dan müzik dinlemeye başlamış; biz hâlâ kasetten dinlersek yaya kalacağız.

        Diğer Yazılar