Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Başkanı Trump, sonradan bir miktar yumuşatsa da açıklamalarını, “Ticaret savaşları istediğimiz bir şey değil. Ama eğer bu savaş başlarsa rahat bir şekilde galip çıkacağımıza inanıyorum” dedi. Trump bu açıklamayı ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına, sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 vergi uygulayacağını açıkladıktan sonra kameraların karşına geçen AB Komisyonu Başkanı Juncker’in “Biz de aptalca şeyler yapabiliriz ve Amerikan malı viskiye, Harley Davidson motosikletlere ve kot satışlarına vergi koyabiliriz” ifadesi üzerine yaptı.

        Bir zamanların küreselleşme ve liberalleşme bayraktarlığını yapmış bir ülkeden bahsediyoruz. 1990’lar sonrasında dünyada ABD’nin başını çektiği küreselleşme mihmandarlarının verdiği mesaj şuydu: “Ticari anlamda sınırları kaldırın, ithalat vergilerini ve kotaları düşürün ve uluslararası ticaretin artması için ortak çaba gösterin.”

        1990-2010: KÜRESELLEŞMENİN ZİRVE YAPTIĞI DÖNEMLER

        Nitekim bu çağrılar sonrasında oluşturulan 1993 Maastricht Anlaşması sonrası Avrupa Birliği, 1994 yılında Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi (NAFTA), 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü (WTO) hep aynı amaca hizmet etmek için kurulan organizasyonlardır. Kurulan bütün ticari organizasyonlar küresel ticaretin artması için çalıştılar.

        Başta ABD’nin ve daha sonra da Avrupa Birliği’nin başını çektiği “küreselleşme” rüzgârı gerçekten de meyvelerini çok hızlı verdi. Dünya Ticaret Örgütü’nün rakamlarına göre 1990-2000’li yıllar arasında birliğe bağlı ülkelerin ortalama ekonomilerinin büyümesi yüzde 2’lerde dolaşırken küresel ticarette yıllık artış yüzde 6.5’ler civarında seyretti. Küreselleşme hızını 2000’li yıllara da aynen aktardı. 2009 yılındaki büyük krize rağmen (O sene dünya ticareti yüzde 12 daraldı) 2000-2010 arasında ortalama ticaret artışı yüzde 3’lerde gerçekleşti, ki ülke ekonomileri bahsi geçen 10 yılda sadece yüzde 2 büyümüştü.

        2008-2009 ABD emlak krizi, 2011 Avrupa borç krizi ve nihayet 2016 İngiltere’nin Brexit kararı küreselleşmenin son 10 yılda aldığı en büyük 3 darbe oldu.

        2017 yılına geldiğimizde ise Dünya Ticaret Örgütü’nün rakamlarına göre geldiğimiz toplam mal ticaretinin hacmi 11.5 trilyon dolar. Sonuçta 2000’de 6.2 trilyon dolar olan küresel mal ticareti 17 yılda 2 katına çıkarılmış oldu. Ayrıca WTO bütün küresel ticarete hâkim oldu ve üyeleri toplam ticaretin % 98’ini kontrol etme noktasına geldi.

        ABD NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?

        Trump’ın 2016 sonunda ABD Başkanı seçilmesinden sonra küreselleşme cephesinde işler iyice koptu. Yazının başında bahsettiğim “ticaret savaşları” ABD Başkanı’nın ağzından kolaylıkla çıkabilecek ifadeler halini aldı. Peki neden? ABD ne yapmaya çalışıyor?

        Bu uzun bir konu, ancak birkaç istatistik sanırım ABD tarafında, özellikle de Trump’ın gözünde küreselleşmenin neden sürdürülemeyeceğini izah edebilir.

        Düşük maliyetli ve genç çalışma nüfusuna sahip olan gelişmiş ülkeler, WTO ve ismini yukarıda zikrettiğim kurumlar sayesinde ihracat odaklı bir büyüme modeli ile müthiş bir patlama yaşadılar. Sonuçta da WTO’ya göre dünya ticaretinde gelişmiş ülkelerin payı 2000’lerde sadece yüzde 17.5 iken bu oran 2017’de yüzde 42’ye çıktı. Ticaret gelişen ülkelere kaydıkça başta ABD olmak üzere birçok gelişmiş ülkede imalat sanayii neredeyse çöktü. ABD’de toplam çalışan nüfus içinde imalat sanayiinde çalışanların oranı 1990’larda yüzde 30 iken bugün yüzde 9’a gerilemiş durumda.

        Olay bu kadar basit değil tabii. Konuyu izah edecek başka birçok rakam ve istatistik var. Ama sanırım “Küreselleşmenin artık ABD için geçer akçe olmadığını” anlatma konusunda biraz olsun netleştirebilmişimdir.

        Diğer Yazılar