Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Seçimleri kazanmak için gerçekler üzerinden kampanyayı yürütmek iyi bir fikir değil. Çünkü asıl olan duygulardır ve önemli olan bunların nasıl yönetildiğidir.”

        Yukarıdaki cümle bir İngiliz şirketi olan Cambridge Analytica isimli dijital ortamda marketing hizmeti veren bir şirketin yöneticilerine ait.

        Dün son zamanların en büyük skandallarından biri patlak verdi. Olay biraz karışık gibi gözüküyor. Bu sebeple önce bahsi geçen skandalla ilgili kısa bir özet geçeyim.

        Bundan 5 sene önce Cambridge Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Alexander Kogan insan davranışları ve sosyal medya üzerine bir araştırma yapmak istiyor. Bu araştırmanın hipotezi, “Facebook üzerinden kullanıcıların ‘like /beğeni’ tuşunu hangi haber ya da olaylarda kullandıkları üzerinden yapılacak kişilik analizi, o kullanıcının Facebook arkadaşlarıyla yüz yüze yapılacak mülakata göre çok daha tutarlı sonuç vereceği”ne dayanıyor. Sonuçta 2013 yılında Facebook’un onayı alınarak “This is your digital life” isimli bir aplikasyon yardımı ile 270.000 Facebook kullanıcısına erişilir. Rakam kulağa düşük gelebilir ama bu aplikasyonun teknik özellikleri sayesinde 270 bin Facebook kullanıcısının “friends/arkadaş” kategorisindeki milyonlarca kullanıcıya da erişim sağlanmış olur. Tahminlere göre çoğunluğu ABD vatandaşı olan 50 milyon Facebook kullanıcısının bahsedilen aplikasyon sayesinde birçok verisi bu şekilde ele geçmiş.

        Profesörün iddia ettiği gibi Facebook üzerinden yapılan kişilik analizi gerçekten de yüz yüze yapılan mülakatlara göre daha yüksek korelasyon ile kişilik analizi yapmış. Ancak hikâyenin bundan sonrası sıkıntılı. 2015 yılında Facebook yönetimi, Kogan’ın elde ettiği bilgileri ve analizleri işleyen bu aplikasyonu dijital marketing sektörünün önemli şirketlerinden biri olan İngiliz Cambridge Analytica isimli şirkete aktardığını öğrenmiş. Facebook hem Kogan’dan hem de Cambridge Analytica’dan bu bilgilerin silinmesini istemiş. Ancak bu isteğin nasıl sonuçlandığını bilmiyoruz!

        Şimdi de kısaca Cambridge Analytica’ya gelelim. 2013 yılında kurulan şirket, internet ortamında veri topluyor, analizini yapıyor ve daha sonra politik ya da ticari amaçlarla bu analizler üzerinden müşterileri için tutarlı stratejiler üretiyor. Şirket 2016 yılında, ABD başkanlık seçiminde Trump adına çalıştı. Şirketin sahipleri açıklanmıyor. Ancak Trump’ın stratejistlerinden Steve Bannon’un bir dönem Cambridge Analytica’nın kardeş şirketinde üst düzey yöneticilik yapığı biliniyor.

        Toparlıyorum...

        Aslında bundan 3 sene önce gerçekleşen ve 50 milyon Facebook kullanıcısının bilgilerinin bu kişilerin izni ve bilgisi dışında, veri analizinde son derece uzmanlaşmış bir şirketin eline geçmiş olabileceği iddiası ortalığı kasıp kavuruyor. Bunun yanında eğer bu bilgiler Cambridge Analytica’nın eline geçmiş ve Trump’ın seçilmesi için şirket tarafından kampanya sırasında işlenerek kullanılmışsa ne olacak? Dahası da var: İngiliz Observer Gazetesi’ne göre, ABD yaptırımlar listesinde bulunan Rus enerji devi LUKOİL, Cambridge Analytica şirketi ile veri analizi ve strateji belirleme konusunda uzun pazarlıklar yapmış. Bu bağlantı “Trump’ın seçim kampanyası sırasında Rusya bağı” kurmak için yeterli değil. Ancak zaten karışık olan kafaları biraz daha karıştırdığı aşikâr.

        Bunları daha çok tartışacağız.

        Ancak beni en çok ürküten, yazının başlangıcında kullandığım cümlenin sahibi olan Cambridge Analytica yöneticisinin, kendisini “Sri Lanka’dan gelen ve seçimler için yardım isteyen müşteri” olarak tanıtan Channel 4 muhabirine verdiği cevap oldu!

        “Gerçekler değil! Mühim olan duygular ve onların nasıl yönetileceği. Korku ve umut! Bu iki duyguyu yönetmeyi başarırsanız zafere gidersiniz. Bizim işimiz de bu!”

        Korkutucu...

        Diğer Yazılar