Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başbakan Binali Yıldırım hafta başında yeni bir “ekonomi paketi“ açıkladı. Paketin içersinde tabir-i caizse yok yok!

        Son 5 yıla mahsus olmak üzere vergi ve prim borcu olanlar için yeniden yapılandırma imkânı veriliyor. Sadece vergi borcu değil, trafik cezalarından Bağ-Kur ödemelerine kadar bütün borçlar yapılandırılıyor. Gecikme cezaları yüzde 90’a kadar siliniyor. 18-29 yaş arasında işyeri açmak isteyen gençler 3 yıl vergiden muaf oldukları gibi şimdi de 1 yıl Bağ-Kur primi ödemeyecekler.

        Paket bunlarla sınırlı değil. Büyük haber emeklilere verilen ikramiyelerde. Hangi maaş skalasında olursa olsun bütün emekliler yılda iki kez (2 dini bayramda) 1000’er TL ikramiye alacaklar. Hükümetin ilan ettiği pakete göre 12 milyon emekli bundan sonra her yıl dini bayramlar öncesinde 1000’er TL ikramiye alacaklar. Ayrıca 65 yaş üstü olan ve yaşlılık aylılığı alan vatandaşların da aylıkları 266 TL’den 500 TL’ye çıkarılıyor.

        Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in hesaplamasına göre yukarıda öne çıkan bazı detaylarını paylaştığım paketin bütçeye maliyeti 22-24 milyar TL.

        Şimdi Türkiye Cumhuriyeti bütçesi ile ilgili birkaç rakam paylaşmak istiyorum.

        2016 yılında bütçe 29.9 milyar TL, 2017 yılında ise 47.4 milyar TL açık vermiş. 2018 yılı için öngörülen bütçe açığı ise 65.9 milyar TL hesaplanıyordu. 2018 yılının ilk 3 ayı için bütçe rakamlarını biliyoruz. Geçen 3 ayda bütçe 20.4 milyar TL açık verdi. İlk 3 ayda gelirler tarafında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15.7 gibi yüksek bir artış var. Ancak aynı dönemde giderler tarafındaki artış daha yüksek , yüzde 17.7!

        2018 için hedeflenen ve GSYH’nin yüzde 2’si civarına denk gelmesi beklenen 65.9 milyar TL’lik açık tahmininde hafta başı açıklanan ve 22 milyar TL’lik maliyeti olması beklenen paket yok.

        ARTAN MALİYET NASIL KARŞILANACAK?

        Başbakan Yıldırım’ın açıkladığı pakette bir de “imar barışı” konusu var. 13 milyon civarında ruhsatsız ya da eksik ruhsatlı bina olduğu ve imar barışından eğer büyük çaplı bir istifade söz konusu olursa 30 milyar TL’ye kadar çıkabilecek bir ceza ödemesi yoluyla kaynak toplanacağı hesaplanmış.

        Şimdi burada biraz duralım...

        Geçen sene KOBİ’lere verilen KGF kredileri, KOSGEB ve Nefes kredileri, vergi yapılandırmaları, stopaj muafiyetleri gibi teşviklerle yıl sonu yüzde 7.4’lük bir büyüme yakalanmıştı. Geçen seneki büyümenin büyük oranda iç tüketim ve kamu yatırımlarından geldiği düşünüldüğünde verilen teşviklerin ne kadar etkili olduğu daha rahat anlaşılabilir.

        Bu sene başında ise teknoloji yoğun sektörlere yapılacak destekler, üretim ve daha ziyade ihracat bazlı sektörlerin destekleneceği belirtilmişti. KGF kredilerinin artık daha fazla büyümesi mümkün olmadığı için daha seçici bir yol izleneceği belirtilmişti. Ayrıca yüzde 10’ların üzerine oturan enflasyonu talep yönlü bir baskıyla iyice zorlamamaya dikkat edilecekti. Cari açığın da yüzde 5.5’leri aştığı bir ortamda iç tüketimden ithal mallara ekstra talep gelmemesine çalışılacaktı.

        Ancak son paketten anlaşılan o ki öncelikler değişmiş. 2 ay sonra seçime gidecek olan hükümet, IMF dahil birçok kurumun “aşırı ısınma” uyarıları yaptığı bir ortamda üstelik direkt iç tüketimi körükleyecek şekilde bir ekonomi paketini açıkladı.

        Yıllık yüzde 10-11 bandında bir enflasyonun olduğu, bir kişinin aylık geçim maliyetinin 2 bin TL, 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırının 5.400 TL olarak hesaplandığı ülkemizde hem asgari ücretli vatandaşlarımızın hem de emeklilerimizin açıklanan paketten çok daha fazlasına ihtiyaçları olduğu aşikâr. Ancak seçim öncesinde planlaması tam yapılmadan açıklanan bu tür paketlerin kısa süreli pozitif etkisinin orta ve uzun vadede daha hızlı artan enflasyon, yüksek cari açık ve kurda daha fazla değer kaybıyla sonlandığı maalesef bu ülkede tecrübeyle sabit olmuştur.

        Diğer Yazılar