Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bloomberg gelişmekte olan ülkeler için ekonomistlerin, yatırımcıların kaygılanmasına neden olan 3 konuyu her ülke için ayrı ayrı ele alıp bir etkilenme yüzdesi vermiş. Aslında bu 3 konu da ABD menşeli. Nedir bu 3 konu başlığı? Hemen sayalım: Küresel ticarette artan korumacılık akımı, FED’in faiz artırım süreci ve petrol fiyatlarındaki artış.

        Biraz daha açalım...

        Bloomberg, ABD’nin Çin ve NAFTA ile başlattığı ve Avrupa’yı da içine katmakla tehdit ettiği “ticaret savaşları ve ticarete vergi uygulaması”nı gelişen ülkeler için ilk risk olarak belirlemiş. Bu kategoride ülkelerin ekonomilerinin ne kadar ihracata bağımlı olduğunu (Toplam ihracat/GSYH), her bir ülke için bu kategorideki kırılganlık yüzdesini belirlemiş. Türkiye’de bu oran yüzde 18.5. Bloomberg’in çalışmasına göre bu yüzde küresel ticarette korumacılık duvarları artarsa ciddi bir risk oluşturmuyor. Üstelik Türkiye’nin ihracatının yarısı AB pazarına ve Gümrük Birliği üzerinden. Bu kategoride en riskli ülkeler genelde Asya’dan: Malezya yüzde 69, Tayvan yüzde 55, Tayland yüzde 52, G.Kore yüzde 37. Asya ülkelerini yüzde 44 ile Polonya, yüzde 36 ile Meksika ve yüzde 26 ile G.Afrika takip ediyor.

        Gelelim ikinci kritere: FED faizlerindeki artış ve bunun ABD tahvil faizlerini yükseltmesi riski.

        Bilindiği üzere FED son 2 yıldır faiz artırıyor. Özellikle bu sene toplam 4 faiz artırımıyla FED faizlerinin yüzde 2-2.25 bandına yükselmesi bekleniyor. ABD Merkez Bankası FED’in agresif faiz artırımları doların maliyetini de artırdı. ABD dışında doların borçlanma maliyeti olarak kabul edilen LİBOR faizleri son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. ABD 2 yıllık tahvil faizleri yüzde 2.5’i buldu. ABD 10 yıllıkları ise 5 yılın ardından yeniden yüzde 3.2’yi aştı.

        Bloomberg’in çalışmasında gelişmekte olan ülkeler için aranan ikinci kriter de artan faizler karşısında ülkelerin kırılganlık oranı. Bunu test etmek için de her ülkenin cari açığı (Cari Açık/GSYH) üzerinden gidilmiş. Bu kategoride yüzde 5’lik cari açık oranı ile Türkiye en üstte. Yani en kırılgan ülke. Arkasından yüzde 3.6’lık cari açık ile Arjantin geliyor. G.Afrika yüzde 2.5’lik cari açıkla listenin 3. sırasında.

        Bloomberg’in gelişen ülkelerin kırılganlıklarını ölçtüğü analizdeki son kriter ise petrol fiyatlarındaki yükselişe karşı ülke ekonomisinin nasıl etkileneceği konusu. Burada ortaya konan denklem, ülkenin petrol üretiminin/tüketiminin GSYH’ye oranı. En büyük petrol ithalatçıs yüzde 3.5 ile Tayland. Arkasından da yine yüzde 3’lerle G.Kore, Tayvan ve G.Afrika geliyor. Türkiye, (sadece petrol, doğalgaz hariç) yüzde 1.8 seviyesindeki oranıyla kırılgan ülkeler arasında sayılıyor.

        Şimdi toparlayalım...

        Bloomberg bu üç unsuru üst üste koyup risklerin hepsinin aynı anda gerçekleştiğini farz ettiğinde en riskli/ kırılgan ülke olarak G.Afrika ve Tayland’ı buluyor. Bu iki ülkenin ardından da hemen hemen aynı risk profilinde 3 kırılgan ülke geliyor: Türkiye, Polonya ve Tayvan!

        Petrol fiyatları yüksek giderse, ABD tahvil faizleri artmaya devam ederse ve ticaret savaşları dünyaya yayılırsa 15 major gelişen ülke arasında Bloomberg’in analizine göre en kırılgan 3. ülkeyiz.

        Seçim sath-ı mailinde iktidarı muhalefeti fark etmeksizin “vatandaşa müjde” açıklamasıyla vaatlerde bulunuyor. İktidar bütçeye maliyeti her yıl 24 milyar TL olacak “emekliye ikramiye” paketini açıkladı. Buna mukabil CHP’den “gençlere burs” , İYİ Parti’den de “kredi kartı borçlarının silinmesi” vaatleri geldi. Seçime daha 1.5 ay var. Ayrıca partilerin seçim beyannameleri henüz tam açıklanmadı. Bakalım orada başka sürprizler olacak mı?

        Umarım seçime hazırlanan bütün partiler nasıl bir dünya eko politik konjonktürü ve Türkiye’nin mevcut durumu ile buna ne kadar hazırlıklı olduğunun farkında olarak bu vaatleri veriyordur.

        Diğer Yazılar