Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şu sıra yine gündemde “bankacılık sektörü ve kredi maliyetler”i var. Malum tartışmalar yine yüksek perdeden yapılmaya başlandı. Reel sektör temsilcileri, bankacılık sektörü ile sık sık bir araya geliyor ve sorunlar anlatılıyor. İki taraf da birbirlerine bir şeyler anlatıyor anlatmasına da, kim neyi dinliyor? Emin değilim.

        O yüzden gelin sakin kafayla bazı rakamların üzerinden birlikte geçelim…

        Bankacılık sektörünün 9 ay sonunda açıkladığı kâr 42 milyar TL. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13.4’lük bir artış demek.

        Sektörün 9. ay sonunda oluşturduğu özkaynak miktarı 408 milyar TL. Bu da geçen seneye göre yüzde 14 artmış.

        Şimdi gelelim bankacılık sektörünün "aktif /pasif" yapısına.

        Ekim sonu itibariyle, bankacılık sektörünün mevduat toplamı 2.15 trilyon TL. Bu, yarı yarıya döviz ve TL mevduat olarak paylaşılmış durumda. Mevduatlar geçen yıla göre yüzde 20 artmış ancak bu artış, kurun değer kaybı sonucu döviz mevduatlarının miktarını TL bazında artırmasından kaynaklanıyor. TL mevduatlar yıl başından beri sadece yüzde 10 artarken, döviz mevduatlar yüzde 32 artmış.

        Sektörün toplam kredi stoğu ise 2.5 trilyon TL. Kredilerin 1.5 trilyon TL’si Türk Lirası bazlı, kalanı ise döviz kredisi. Krediler de geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artmış gözüküyor. Ancak bu artış da, dövizin değer kazanımı ve döviz kredilerinin TL bazlı değerinin artışından ibaret. Geçen yıl Aralık ayında 1.430 trilyon olan Türk Lirası krediler, 12 ay sonra hemen hemen aynı yerde 1.490 trilyon TL.

        Görüleceği üzere bankacılık sektörü 2018’in 9. ayı itibariyle, döviz kurunun artışı etkili bilanço faaliyetleri dışında kayda değer bir performans ortaya koyabilmiş değil.

        Mevduat tabanını artıramayan, kredi hacmini yükseltemeyen bankacılık sektörünün bilançosunda, 3. çeyrek itibariyle bir başka gelişeme göze çarpıyor “ Sorunlu Krediler”

        Kasım başı BDDK rakamlarına göre, bankaların toplam sorunlu krediler miktarı 88.9 milyar ya da bir başka ifadeyle 16 milyar dolar. Bu, toplam kredi stoğunun yüzde 3.4'üne tekabül ediyor. Sorunlu kredilerin geçen Mayıs’a göre artış oranı ise yüzde 35.

        Yıl sonu için sektörde beklenen sorunlu kredi /toplam kredi oranı yüzde 4’lerde. Bu oranın önümüzdeki yıl ortası beklenen seviyesi ise yüzde 6.

        Bir yandan artan kredi yapılandırmaları, diğer yandan reel sektörde hızla artan ve şu an için 15 milyar TL olarak hesaplanan konkordato talepleri ve diğer yandan artan sorunlu kredi oranları bankacılık sektörünü yoruyor.

        Sektör hala iyi durumda. Sermaye yeterlilik oranı 16, çekirdek sermaye yeterlilik oranı ise yüzde 13’lerde. Öz sermaye kârlılığı azalmış olsa da yüzde 14’lerde.

        Bankacılık sektörü bir yandan reel sektörde yaşanan sert daralmanın sancılarıyla uğraşırken diğer yandan da bozulan aktif yapısı ile mücadele etmeye çalışıyor.

        Bu mücadelede en başarılı yol, "istikrarlı olarak kar elde etmeye devam etmek", yani bir anlamda bisiklet kullanmak metaforundan ilerlersek “düşmemek için pedal çevirmeye devam etmesi lazım”

        Son dönemde yaşanan "kredi faizleri düşsün" baskısı, büyük oranda fonlama maliyetleri mevduat faizlerine bağlı olan bankaların elini iyice zorlaştırıyor. Net Faiz Marjı olarak adlandırılan fonlama maliyeti ile plasman oranı arasındaki farkın kontrolsüz azalması bankaları iyice yoracaktır.

        Kredi maliyetlerin düşmesi herkes için iyi olacaktır. Ancak bunun yolu bankaların şu ortamda en çok tutunacakları dal olan “net faiz marjını “düşürmekten ziyade enflasyonun düşmesi ve önce mevduat arkasından da kredi faizlerinim inmesi şeklinde olur.

        Diğer Yazılar