Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birleşik Krallık'ta (UK) dananın kuyruğu bugün kopuyor. 2016 Haziran’ında “AB’den ayrılalım mı?” oylamasına giden, 30 milyon Birleşik Krallık vatandaşının yüzde 51.92’sinin “EVET” oyuyla alınan Brexit kararın üzerinden yaklaşık 2.5 yıl geçti.

        Daha önce 2 yıl diye hesaplanan ancak o kadar süre içinde bir arpa boyu kadar yol alınamadığı için 1 yıl ekstra uzatılarak 29 Mart 2019 olarak belirlenen 'Boşanma Tarihi'ne sadece 4 ay kaldı.

        İngiltere Başbakanı Theresa May 29 Mart 2019 tarihinde AB ve İngiltere arasında herhangi bir anlaşma olmadan yaşanacak bir kopuş – Hard Brexit – olmasın diye çabalamaya devam ediyor. May ısrarla “En kötü anlaşma bile hiç anlaşma olmadan ayrılmaktan evladır“ diyor ve elindeki AB ile üzerinde anlaşma sağlanan 7Geri Çekilme Planı'nı İngilizParlamentosu'na onaylatmaya çalışıyor.

        Bu sebeple 14 Kasım 2018 Çarşamba günü Türkiye saati ile 17.00’de Westminster’da yapılacak olan toplantı İngiltere tarihinde üzerine çok konuşulacak bir konu olacak. Başbakan May 14 Kasım’da yapılacak toplantıda yukarıda bahsettiğim “İngiltere’nin AB’den Çekilme Planı”nı önce hükümetindeki kendi bakanlarının oyuna sunacak. Eğer burada oylanırsa Plan,Parlamento'ya gelecek.

        “Ne var bunda? Kendi kabinesinden de onay almak bu kadar zor mu? “ dediğinizi duyar gibiyim…

        Evet zor! O kabine şu ana kadar bu plandan ötürü iki istifa gördü; Dış İşleri Bakanı Boris Johnson ve Brexit Bakanı David Davis, May’in AB ile genel hatlarında anlaştığı Geri Çekilme Planı'nın detaylarını duyar duymaz istifa ettiler. Kabinede yer alan bir çok bakanın May’in Planına karşı oldukları biliniyor. Ayrıca bakanlar yüksek sesle “Bu plan Kabine'nin onayını alsa daParlamento'dan asla geçemez. Kendi partimizde bile 40’a yakın vekil bu plana karşı olduğunu açıkladı“ şeklinde yorumlar yapıyor.

        MAY'İN GERİ ÇEKİLME PLANINDA NELER VAR?

        Aslında oldukça uzun olan bu planın 3 ana başlığı var.

        İlk madde İngilizlerin en hassas olduğu konulardan biri olan “İngiltere’de İngiliz mahkemeleri geçerlidir” önermesinin sağlanmasına yönelik yazılmış. Avrupa Adalet Divanı’nın AB’yi temsil ettiği kabul edilmiş ancak kararların Birleşik Krallık’ta geçerli olan en üst karar olduğu maddesi kaldırılmış.

        İkinci madde ticaret üzerine. AB ve Birleşik Krallık mal ticareti yaparken ortakhazırlanmış bazı kurallara uymayı taahhüt ederek gümrüklerde uzun kuyrukların oluşmasını engellemeye amaçlamışlar. Ancak vergilendirme sürecinde her iki coğrafya, ithal ettiği ürünlere kendi vergi oranlarını uygulayacaklar.

        Son madde ise AB’nin temel prensibi olan “İnsanların sınırsız dolaşma ve yerleşme hakkının” kaldırılması. Birleşik Kralık Brexit sonrası AB vatandaşlarına ülkeye giriş ve çalışma için izin şartı getiriyor. Aynı şekilde AB’de Birleşik Krallık vatandaşlarını bu uygulamaya tabi tutacak.

        May’in Planı Kabine ya da Parlamento’da onaylanmazsa ne olacak?

        Teknik olarak Başbakan May’in yeniden AB ile müzakerelere oturup 29 Mart 2019’a kadar bir başka 'Geri Çekilme Planı' ile Londra’ya dönmesi gerekir. Ancak siyaset kulislerinde bunun pratikte olamayacağı , olası bir yenilgi durumunda May Hükümetinin çökeceği ve İngiltere’nin acil olarak genel seçimlere giderek, Brexit Sorunsalını yeni hükümetin kucağına bırakacağı konuşuluyor.

        İNGİLTERE'NİN YUMUŞAK KARNI: İRLANDA

        Brexit süreci özellikle de olası bir Hard / Anlaşmasız Brexit İngiltere’yi temelden sarsacak. Bu durumda Ekonomide, ulaşımda,gündelik hayatta oldukça sıkıntılı günler İngiliz halkını bekliyor olacak. Bir çok temel ihtiyaç malzemesi raflardan çekilirken, özellikle hava ulaşımında önemli sıkıntılar yaşanabilecek. İngiliz para birimde sert değer kaybı bekleniyor.

        Ancak bu sorunların hiç biri Birleşik Krallık’ı “İrlanda Sorunu” kadar düşündürmüyor.

        Bilindiği üzere İrlanda bir ada ve ana karadan İrlanda Denizi ile ayrılmış durumda. Bu ada üzerinde 450 kilometrelik sınırla ayrılmış iki İrlanda var; Bağımsız İrlanda Cumhuriyeti ve Birleşik Krallık’ın parçası olan Kuzey İrlanda. İrlanda Cumhuriyeti kendi iradesiyle AB’ye katılmış durumda ve üyeliği devam ediyor. K. İrlanda ise Brexit referandumunda yüzde 55 “Kalalım” oyu kullanmış olsa da pratikte referandum sonrasında Birleşik Krallık ile beraber AB dışına çıkıyor.

        İşte sıkıntı da burada kördüğüm oluyor…

        Ne AB ne de Birleşik Krallık, Brexit sonrası iki İrlanda arasında görülür bir sınır hattı çekmek istiyor. Ancak İrlanda Cumhuriyeti’nde AB kuralları geçerli olacak ve adanın bu tarafı AB tarafından fonlanacak. Diğer yandan K İrlanda ise bu fonlardan mahkum kalarak hayatını idame ettirecek üstelik İrlanda Cumhuriyeti ile vergili ticaret yapacak.

        İngiltere ise Brexit sonrası yani 29 Mart 2019’dan itibaren iki İrlanda arasında işlerin birden bu kadar net ayrışmasını istemiyor. Birleşik Krallığauygulanacak olan 1 yıllık geçiş süreci orada olsun diyor.

        Brexit süreci çok karışık ve kimsenin kafası net değil…

        “Çıkalım” diye oy atanların bir kısmı pişman ama geri dönemiyor. “Kalalım “ diyenler 2. Referandum istiyor ama onun sonucundan da emin olamıyor.

        Bense bu olayın başından beri aynı şey söylüyorum “Brexit oylamasını alan Cameron Hükümeti gibi May Hükümeti de bu işin altında kalacak.” Brexit kararını bu Parlamento’nun onaylaması bana göre mümkün değil. Bir erken seçim ufukta ciddi belirmiş vaziyette.

        Diğer Yazılar