Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ağustos ayında Dolar /TL paritesinde 7 seviyelerini gördüğümüzde, hop oturup hop kalkmıştık. Yıl başında 3.80 olan parite gözümüzün önünde 7’ye kadar yükselmiş ve vatandaş da iş dünyası da büyük bir şok yaşamıştı. Sebeplerini , detaylarını uzun uzadıya bu sütunda tartıştığımızı hatırlıyorum. Bu sebeple bugün yeniden “ Neden böyle oldu?” Tartışmasına girmek istemiyorum.

        Kur düştü ama tartışmalar bitmedi

        Yazının yazıldığı saatlerde 1 ABD Doları 5.25 TL, ihracatımızın % 52’sini yaptığımız AB Bölgesinin para birimi Euro da ise parite, 5.90’a geriledi.

        Ağustos ayındaki zirvelerden % 25’e yakın geri çekilme var. TL yıl başından beri hem Euro hem de Dolar’a karşı hala %25 değer kaybetmiş durumda ama Ağustos seviyelerine göre ciddi değerlendi.

        Bunu “Türkiye algısının toparlanması “ olarak düşünüp iyi haber olarak kategorize edebiliriz.

        Ancak son bir kaç gündür, gezilerde sahadan çok farklı sesler duyuyorum. Özellikle ihracat yapan sanayi bölgelerinde.

        Benim de geçen hafta şahsen tanık olduğum bu şikayetlerin iki tanesi Bursa ve Denizli’de gerçekleşti.

        Geçen yılki 14 milyar $‘llkihracatı ile Türkiye’nin 2.büyük ihracat şehrinden bahsediyorum.

        Bursa’da otomotiv yan sanayii ve makine teçhizat sektörlerinde faaliyet gösteren ihracatçı imalat sanayii şirketleri, son 1 yılda yüzde 60-70 artan üretim maliyetlerini ( enerji, ham maddevs) gösterip kurun 2 ayda yüzde 15-20 değer kazanmasının kendilerini çok zor durumda bıraktığını söyledi. Bunu da üretim rakamlarını negatif etkilediği ifade ediyorlar.Nitekim Bursa’nın ihracat rakamları, Ekim, Kasım aylarında patinaj yapmaya başladı.

        Bir başka örnek bu hafta QNB Finansbank -BloombergHTAnadolu Günleri kapsamında gittiğimiz Denizli’de yaşandı. 2.6 milyar $’lıkihracatı olan ve ihracatının %54’ünü AB’ye, yüzde 15’ini de İngiltere’ye yapan Denizli’de ihracatçı tabir-i caiz ise burnundan soluyor. Ev tekstili ve tekstil ürünleri ağırlıklı ihracat yapan Denizli şehrinin ihracatçısı Ağustos ayında, kurun tepe yaptığı dönemde yurt dışındaki alıcıların baskısıyla fiyat kırmak zorunda kalmış. Şimdi döviz kuru gerileyince Denizli , fiyat tutturmakta zorlanıyor. Katma değerli ürün satmakta zorlanan ama yüksek bir ihracat rakamını tutturan Denizli ihracatçısı "Kur 5’in altına inerse biteriz" diyor

        Son örnek de Edirne’den. Trakya Üniversitesi’nin davetiyleBloombergHTSabah Raporu ekibi olarak geçen hafta sonu Edirne’yi ziyaret ettik. Bu vesile ile şehri inceleme şansım oldu.

        Aslında bu şehirde ihracat yok çünkü imalat sanayii yok. Ama Edirne son 4-5 aydır çok canlı. TL değer kaybedince haftanın 3-4 günü Yunan ve Bulgar vatandaşlar günü birlik ya da hafta sonu konaklamalı Edirne turları ile şehri ihya ediyorlar. Esnafından otellerine, sokaktaki meyve tezgahındanrestoranlara kadar herkes durumdan memnun. Ancak TL’nin değerlenmesi Edirne esnafını da tedirgin ediyor. Kurun biraz daha değerlenmesi durumunda sınır ticaretinin duracağını ifade ediyorlar.

        Rekabetçi kalmak önemli

        Kurun değer kaybı arkasından enflasyonun sert yükselişi ve özellikle üretim maliyetlerindeki şok yükseliş imalat sanayinde önemli hasarlar vermiş durumda.

        Bu zararların bir kısmı “kalıcı hasar” olarak maalesef yerini aldı. Bazı sektörlerin, bazı büyük oyuncuların yollarına eskisi gibi devam etmesi mümkün olmayacak.

        Türkiye’nin son 15 yılda uyguladığı; iç tüketim odaklı , kredi büyümesine bağımlı, inşaat sektörünün ana rolde olduğu ve büyük projelerin etrafında yükselen ekonomik büyüme modelinin, hem değişen küresel şartlar hem de içeride yorulan ve yıpranan bütçe /borç dengeleri çerçevesinde gidecek fazla yeri kalmadı.

        Aslında Yeni Ekonomi Planı’nda ifade edilen “Dengelenme, disiplin, dönüşüm” çağrısı yeni bir ekonomik modele olan ihtiyacımızın resmi açıklaması. Bu çağrının içini nasıl dolduracağımızı henüz bilmiyoruz. Ancak yukarıda örnek verdiğim 3 şehir (cari fazla veren şehirler) bu dengelenme ve disiplini ancak rekabetçi kurla sağlayabiliyor.

        Tabii ki düşük katma değerli ihracatı geride bırakmamız, rekabetedemediğimizihraç ürünlerden çekilmemiz ve ihraç ederken yüksek ithal girdi kullanmayı terk etmemiz gerekiyor.

        Ancak eğer imalat sanayini destekleyip yüksek ihracat hedefleyeceksek, cari açığınpanzehiriolarak turizmi ilk önceliğimiz yapacaksak Türk Lirası’nın daha fazla değerlenmesinden ziyade uluslararası arena da rekabetçi kalmasına kafayı takmalıyız.

        Diğer Yazılar