Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’de hizmetler sektörünün GSYH içindeki payı kabaca 57’ler civarında olduğu hesaplanmakta. Bu kalem içinde yer alan “Toptan ve Perakende Sektörünün” satışları ise, yüzde 12’lik bir yekünü oluşturuyor.

        TÜİK’in verilerine göre 2017 sonu itibariyle toplam istihdamın, yüzde 37.8’i hizmetler sektöründe olduğunu biliyoruz. Bunların içinde, perakende de istihdam edilen insan sayısı 2017 sonu itibariyle 1 milyon 925 bin kişi.

        Bu sektör içinde gruplandırılan faaliyetlere baktığımızda; gıda, içecek, tütün satışı, bilgisayar, kitap, elektrikli eşya, tekstil, giyim, mobilya gibi gündelik hayatımızın her anına dokunan ticaretin içindeki bir çok dalı görüyoruz.

        Bu sektörde Ekim ayı verileri açıklandı. Perakende sektöründe satış hacmi Ekim 2018’de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7.5 azalmış. Eylül 2018’e göre ise yüzde 2.6 azalmış. Bir önceki aya göre en sert düşüşler; yüzde 4-5 aralığında olmak şartıyla bilgisayar, kitap, ve mobilyada yaşanmış.

        Perakende sektörü verisi, TÜİK tarafından 2010 yılından beri tutuluyor ve ekim ayında sektörde yaşanan daralma, seride görülen en sert düşüş olmuş.

        Buradan geçelim bir başka önemli pazara; otomotiv.

        Ocak – Kasım aylarında Türkiye’de toplam 543 bin otomobil ve hafifi ticari araç satılmış. Bunun yüzde 63’ü ithal kalanı da yerli üretim. Bu geçen seneye göre yüzde 33’lük bir azalamaya tekabül ediyor. Türkiye toplam otomotiv satışı açısından bakıldığında Avrupa’da 8. büyük pazar.

        İhracat tarafında çok sorun yok gibi. Bu yılın ilk 11 ayında, geçen sene ile hemen hemen aynı sayıda, 1 milyon 220 bin araç ihraç etmişiz. Dünyada otomotiv pazarı ise 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 1.3 artmış gözüküyor. Türkiye yıllık 1.2 milyon otomotiv ihracatı ile dünyadaki toplam pazarının yüzde 1.2’sini oluşturuyor.

        İthalat ise sert daralmış. Türkiye’ye Kasım sonu itibariyle ithale edilen araç sayısı yüzde 35 azalmış.

        Son olarak da konut sektörüne bakalım…

        TÜİK’in verilerine göre Ocak –Ekim 2018 döneminde Türkiye’de toplam satılan konut adedi 1 milyon 148 bin.

        Bu geçen sene aynı dönemde satılan konut sayısı ile neredeyse aynı. Ancak iki yıl arasında bir büyük fark var. Geçen sene Ocak-Ekim arası satılan toplam konut miktarının yüzde 35’i banka kredisiyle, ipotekli satılmış. Bu sene bu oran 21’e gerilemiş.

        Konut satışlarında bu sene Ekim ayında geçen seneye göre değişen bir başka istatistik de “yabancıya konut satışı”. Ekim ayında Türkiye’de yabancıya konut satışı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 130 artmış durumda.

        Bu sektörden bir istatistik daha vereyim. Ekim sonu itibariyle Türkiye’de ortalama 1. el konut fiyatları geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 11 artmış. İstanbul’da bu oran yüzde 6 artış. Biraz daha geri gidelim. 2017 başından bugüne, kabaca konut fiyatları yüzde 20 artmış. Aynı dönemde Türkiye’de yaşanan toplam enflasyon yüzde 30 seviyesinde.

        Toparlıyorum…

        Türkiye ekonomisi muhtemelen 2009 krizi sonrası yaşadığı en sert daralmayı yaşıyor. 2018 III. çeyrekte başlayan ekonomideki daralma, bir çok sektöre sirayet etmiş durumda. Ekonomideki bu sert soğumanın, 2019’un ilk yarısı boyunca devam edeceğini öngörebiliriz.

        Bu döneme “ekonomide dengelenme süreci” de diyebiliriz. Dengelenmeyi “Gereğinden hızlı ve fazlaca kırılganlık (cari açık, bütçe açığı) yaratan ekonomik aktivitenin, Türkiye için sürdürülebilir bir dengeye oturması” diye yorumluyorum.

        Yazının başında farklı sektörlerden verdiğim örnekler, bahsi geçen dengelenmenin beklenenden de sert gerçekleştiğini söylüyor. Ancak diğer yandan da , en sert etkilenen sektörlerde dahi, dış satım yapılan faaliyetlerde bir sıkıntı gözükmüyor. Bilakis, toparlanma var.

        Dengelenme de zaten böyle olacak. Eğer ekonomiyi 2019-2020 sonrası hatalarından ders almış, ayağını yorganına göre uzatan, rekabetçi ve ihracat odaklı bir hale getirmek istiyorsak, dengelenirken acı çekmeyi göze alacağız. Keşke başka türlüsü olsa! Ama maalesef yok.

        Bu süreçte yapacağımız en büyük hata o ya da bu sebeple bir sektördeki (Türkiye için stratejik önemi olan sektörleri ayırıyorum örnek tarım, turizm, savunma) doğal dengelenme sürecine , Kamu’nun dahil olması ve kısıtlı imkanları yanlış kullanması olur.Umarım bu hatayı yapmayız.

        Diğer Yazılar