Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        OECD, Türkiye’nin 2019 büyüme (daralma) rakamını bir kez daha revize etti. Mart ayında, Türkiye GSYH’nın 2019 yılında yüzde 1.8 daralacağını hesaplayan OECD, 2 ay sonra bu oranı yüzde 2.6 daralma olarak revize etti. Kurum ayrıca 2020 büyüme rakamını da, yüzde 3.2’den yüzde 1.6’ya düşürdü.

        Geçtiğimiz 2 ay içinde bir çok yabancı kurum Türkie ekonomisi için 2019 tahminlerini açıkladı. IMF, Türkiye ekonomisinin 2019’da yüzde 2.5 daralacağını bekliyor. Derecelendirme kuruluşu Fitch, 2019 yılı için daha önce "yüzde 0.6 büyüme" diye açıkladığı Türkiye 2019 GSYH beklentisini, yüzde 1.1 daralmaya çevirdi. Bir başka derecelendirme kuruluşu Moodys’in 2019 Türkiye ekonomisindeki büyüme beklentisi ise yüzde 2’lik daralma olacağı yönünde.

        Türkiye’nin 2018 Eylül ayında açıkladığı “Orta Vadeli Program /YEP” de ise 2019 büyüme tahmini yüzde 2.3. Yabancı kuruluşların beklentileri “yüzde 2 daralma” ortalamasında yoğunlaşırken, Ekonomi Bakanlığı’nın resmi tahmini yüzde 2.3 büyüme olacağı yönünde.

        Sıkıntı buradan çıkıyor.

        IMF’sinden OECD’sine kadar uluslararası kuruluşlar, hem küresel büyümeyi hem de çok daha sert olmak şartıyla Türkiye ekonomisin büyümesini aşağıya revize ederken, biz 2019 yılı için büyüme tahmininde hala 8 ay önce yaptığımız hesapta ısrar ediyoruz.

        Yukarıda saydığım kurumlar bahsettiğim projeksiyonları yaparken, küresel ölçekte gerçekleşen bir çok olayı hesaplarına katıyorlar. ABD- Çin arasında her geçen gün gerilimi artan “Ticaret Savaşları”, otomotiv ve demir çelik sektöründe yaşanan negatif gelişmeler, Avrupa’da özellikle Almanya ekonomisinde yaşanan soğuma, bu kurumların arka arkaya yaptıkları “revizyonların” en büyük sebepleri.

        Bir başka örnek de Almanya’dan.

        Bu sene Almanya’da işler iyi gitmiyor. Bir yandan Çin ekonomisindeki soğuma, diğer yandan Avrupa’daki otomotiv sektöründe yaşanan büyük daralma Alman ekonomisini kötü vuruyor. Bu çerçevede Alman Ekonomi Bakanlığı son 7-8 ayda, GSYH tahminini 3 kez aşağıya revize edip, süreci açıklıkla ve etken şekilde yönetmeye çalıştı. 1 yıl önce yüzde 1.5’lar da beklenen 2019 büyümesi , en son yüzde 0.7’ye kadar düşürüldü.

        Bakanlığın proaktif davranışı, Alman firmalarının kendilerini, bu seneki negatif gelişmelere daha iyi hazırlanmasını yardımcı oluyor.

        170 milyar dolara giden ihracatı, AB pazarına olan bağımlılığı dikkate alındığında Türkiye’nin bahsi geçen gelişmelerden etkilenmemesi neredeyse imkansız. Diğer yandan kurdaki yükselişin Tüketici Güveni'ni negatif etkilediği, zaten açıklanan rakamlarda ortada. Ancak bizim genel olarak bu gelişmelere karşı tutumumuz “sessiz kalmak”. İşin enteresan tarafı, sadece kamu tarafında değil bu suskunluk. Türkiye’nin önemli STK’ları başta TİM, TOBB olmak üzere aynı derecede sessizler.

        Çok merak ediyorum, kendi bünyeleri içinde bir çok kıymetli ekonomist, analist barındıran Türkiye’nin ekonomi alanında önemli STK’ları, “2019 Türkiye Büyüme Tahmini” olarak ne ön görüyorlar?

        Eğer YEP’teki yüzde 2.3’lük büyümeyi yıl sonunda tutturabileceğimizi öngörüyorlarsa, şirketler bazında büyüme, stok, istihdam bazında planlamalarını buna göre mi yapıyorlar?

        Bu soruyu şu açıdan soruyorum; son açıklanan mart ayı istihdam verisi, Nisan ayı kapasite kullanım oranı rakamları, yıl sonu yüzde 2.3 büyüme beklentisi olan sanayi, hizmetler sektörü planlaması ile uyumlu gözükmüyor.

        Özel sektör gördüğü resmi dile getirmezse, kamu tarafı en son 8 ay önce açıklanmış olan verisini revize etmek ihtiyacı duymazsa, biz daha çookkk Moodys’in, IMF’in, OECD’nin tahminleri üzerinden kalem oynatırız.

        Sonra da dönüp “Yabancılar Türkiye’nin potansiyelini ölçemiyor. Hep karamsarlar” diye koyu sohbetlere dalarız.

        Diğer Yazılar