Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Brüksel’e bu hafta önemli bir rapor sunuldu.

        173 sayfa olduğu iddia edilen ve FT ve Politica tarafından bir kısmı sızdırılan rapora göre , Avrupa Birliği yetkilileri , bütçesi 100 milyar Euro olacak bir “ Varlık Fonu” kurmayı planlıyor.

        Fonun ismi “ Avrupa Gelecek Fonu” olacak.

        FT’nin haberine göre raporda isim verilerek ( Amerikan Google, Apple, Facebook, Amazon ve Çin şirketleri Baidu, Alibaba ve Tencent ) Avrupalı olmayan küresel teknoloji devlerinin, AB içinde daha fazla büyümesine göz yumulmasının, iş gücü, büyüme ve stratejik rekabet alanlarında büyük riskler doğuracağının altı çizilmiş.

        Ayırca raporda , Çin şirketlerinin, Avrupalı teknoloji start up’larını ve şirketlerini satın alarak, AB içinde daha fazla büyümesine izin verilmemesi gerektiği belirtilmiş.

        Fon, strategic sektörlerde, uzun vadeli yatırımcı olacak.

        Raporda AB ülkelerine ait, küresel rekabete dayanıklı ve lider konumunda herhangi bir teknoloji şirketlerinin olmadığı işaret edilmiş ve Avrupa Gelecek Fonu’nun , AB’de kayıtlı teknoloji start up’larına, şirketlerine yatırım yaparak bu eksikliğe çare olabileceği vurgulanmış.

        Fonun 100 milyar Euro’luk bütçesinin üye ülkelerin katılımı ile toparlanması planlanmış. Avrupa Gelecek Fonu’nun ,Avrupa için strategic sayılan sektörlerde , hali hazırda faaliyet gösteren şirketlere hisse alımı karşılığında , kar beklentisi ile yatırım yapması bekleniyormuş.

        Avrupa Gelecek Fonu’nun, Berlin ve Paris’in desteklediği ve hayata geçmesi için yoğun mesai harcadıkları belirtiliyor.

        Kısaca AB Komisyonuna sunulan raporun özeti, bu şekilde.

        Şimdi biz madalyonun diğer yüzüne geçelim…

        Bu köşenin devamlı izleyicileri hatırlayacaktır. Avrupa Birliği’nin, Çin ve ABD arasındaki büyük kapışmanın tam ortasında kaldığını ve eğer savunma, ticaret ve enerji konularında ortak akıl devreye girmezse, AB’nin bu kapışmadan dağılarak çıkacağını, yazılarımda sık sık ifade ediyorum.

        Biraz daha detay verelim…

        500 milyon nüfuslu Avrupa Birliği, dünyanın en büyük enerji ithalatçısı. AB olarak hesaplandığında yerkürenin en büyük GSYH’sına sahip .

        Ve AB tam bir kuşatma altında.

        Nasıl mı?

        Trump yönetimindeki ABD, ithalat vergilerini artırmak ve NATO koruma kalkanını kaldırma tehditi ile AB’yi sınıyor.

        Avrupa’nın tükettiği enerjinin yüzde 40’ına yakını ( gaz ve ptrol) temin eden Rusya, Avrupa’yı iyice kendine bağımlı yapma derdinde. Zaman zaman da vanaları kapatmakla tehdit ediyor.

        Yılların İpek Yolu’nu yeniden canlandırıp, Asya’dan Avrupa’ya kesintisiz mal ihracatını sağlayacak olan Kuşak Yolu’’nu bitirmek üzere olan Çin, Avrupa’yı ticari anlamda domine etmeyi hedefliyor. Avrupa’daki liman ve lojistik şirketlerini alarak malların kıtanın içine kadar rahat ulaşmasını planlıyor.

        Avrupa nihayet uyanıyor mu?

        Trump’ın sık sık “ Eğer bizden mal almayacaksanız, sizi Rusya’dan korusun diye Avrupa’da tuttuğumuz askerlerimizi çekeriz “ söylemine maruz kalan Merkel ve Macron, “AB Ordusu Kurulması” kararı almıştı.

        Bu karar hayata geçebilir mi? Bilmiyorum. Ama Avrupa’nın rüyadan uyanmaya başladığını gösteren ilk işaret bu karardır.

        Hem ABD’nin hem de Çin’in teknoloji şirketlerinin, AB üzerinde cirit attığını görüp buna karşı önlem olarak, Avrupa Gelecek Fonu’nu kurma kararı almaları da, Avrupalıların gerçeklerle yüzleşmeye devam ettiklerini gösteriyor.

        Bu örnekler Avrupalı siyasetçilerin AB üzerindeki baskıyı gördüklerini gösteriyor.

        Ama bunlar yetmez..

        Enerji ve savunma konusunda hala ciddi handikapları var.

        Enerjide Rus gazına bağımlılığını azaltmalarının tek yolu, Doğu Akdeniz Çanağında çıkan gazın en makul yolla Avrupa’ya ulaşması.

        Bu makul yol da, Kıbrıs Adası aktarmalı, Anadolu üzerinden geçen istikamet. Bunun dışındaki diğer opsiyonlar, Rus gazına karşı maliyet açısından alternatif olamaz.

        Savunma vegüvenlik açısından ise AB’nin güney batı kanadının yani Yunanistan ve Türkiye bloğunun iyi çalışması gerekiyor. Ayrıca Çin ve Rusya’ya karşı AB’nin mukavemetin artması için de bu kanadın uyumlu olması gerekir.

        Ancak AB hala bu gerçekleri görebilmiş değil.

        Birlik içindeki kısır çekişmeler ve kerameti kendinden menkul bazı üye ülkelerin ideolojik görüşleri koskoca Avrupa Birliği’ni esir almış vaziyette.

        Umarım Paris ve Berlin odaklı Avrupa’nın uyanışı devam eder ve Türkiye’siz oyun planlarıyla, ne Çin’e ne de Rusya’ya karşı sürdürülebilir bir AB geleceğinin olmadığını fark eder.

        Diğer Yazılar