Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Başkanı Trump’ın Çin’e karşı açtığı Ticaret Savaşlarının “kazananının olmayacağı bir savaş” olduğu ve bu işin önce Çin’i ve daha sonra ABD ekonomisini vuracağı yönünde genel bir kanaat var.

        Ayrıca bu sürecin, dünya ekonomisini artan gümrük vergileri ve kotalar sebebiyle, negatif etkileneceği ve küresel bir ekonomik durgunluk ihtimalinin yaratması da kaçınılmaz gözüküyor. Nitekim küresel ticaret hacminin 2019 yılında, yüzde 3 civarında daralması bekleniyor.

        Ticaret Savaşı kimleri etkiliyor?

        Tahterevallinin bir ucunda Çin var.

        Yakın zamanda açıklanan Çin Dış Ticaret verileri, Çin’in hem ihracat hem de ithalat kaleminde azalış olduğunu gösteriyor. Perakende satışlarda yıllık artış yüzde 8’lere geriledi. Bu Çin’de 2004’ten beri görülmemiş bir durum. Diğer yandan sanayi üretimindeki yavaşlama daha çarpıcı. Son açıklanan verilere göre, Çin’de sanayi üretimi 20 yılın en zayıf trendinde, yüzde 5 büyümeyle ilerliyor.

        Çin ekonomisinin yüzde 40’lara yaklaşan sanayi üretimine bağımlılığı ve ihracat bazlı büyüme modeli düşünüldüğünde yukarıdaki rakamların anlamı daha çok ortaya çıkacaktır.

        Açıklanan bu rakamların ardından, 2019 yılı için yapılan Çin büyüme tahminleri yıllık yüzde 5.7’ye kadar çekilmiş durumda.

        Diğer ucunda ise Amerika Birleşik Devletleri var.

        ABD’de de yavaşlama özellikle sanayi üretiminde kendini göstermeye başladı. Üretim tarafındaki gelişmeleri en iyi ve en güncel ölçen Satın Alma Yöneticileri (PMI) Ağustos verisi 3 yıl sonra yeniden 50’nin altına indi ki, bu imalat sanayinde ekonomik aktivitede daralma anlamına geliyor. Geçen sene yüzde 2.9 büyüyen ABD ekonomisinin, bu sene en fazla yüzde 2 büyümesi bekleniyor.

        ABD ekonomisinin Çin’den farklı olarak sanayi üretimine bağımlılığı sadece yüzde 11. Buna karşılık hizmetler sektörünün payı yüzde 75’lerde. Ayrıca GSYH’nin yüzde 70’inden daha fazlası iç tüketimden geliyor. Bu anlamda ABD kendi yağıyla kavrulma konusunda Çin’e göre çok daha avantajlı

        Ticaret Savaşında arada kalanlar….

        ABD- Çin Ticaret gerginliğinin, Almanya, G.Kore gibi bu iki ülkeyle yüksek miktarda ticaret yapan ülkelerin ekonomilerini de vurduğunu gözlemliyoruz. Bu iki ülke de sanayi üretim ağırlıklı ekonomi modelleriyle öne çıkıyorlar. GSYH içinde imalat sanayinin payı yüzde 21 ve yüzde 28 olan Almanya ve G.Kore, küresel sıralamada sanayi yoğun ülkeler listesinde ilk 10’dalar.

        Ticaret Savaşlarında ateş menzilinde kalan Almanya’da 2019 büyüme tahmini yüzde 0.3’e kadar çekildi. 2 sene önce Almanya’nın yüzde 2 seviyesinde büyüdüğünü düşünürsek, ekonomik aktivitedeki soğumanın şiddetini daha iyi anlayabiliriz. Almanya’nın Çin’e eskisi kadar ihracat yapamıyor olması ve aynı zamanda küresel durgunluk dolayısıyla zor günler geçiren Almanya’nın Kamu harcamalarını artırmayı, altyapı yatırımlarına Kamudan para aktarmayı planladığını duyuyoruz.

        G.Kore de, Ticaret Savaşlarının bir başka kaybedeni. Çin’in en büyük tedarikçisi olan G.Kore, hem Yuan’ın değer kaybından negatif etkileniyor hem de Çin ekonomisin yavaşlıyor olmasından. Ülkenin son 10 yıllık ortalama büyümesi yüzde 4’lerde dolaşırken, 2019 büyüme tahmini yüzde 2’nin altına kadar inmiş durumda.

        Kısaca Trump’ın ABD Başkanı seçilir seçilmez Çin’i hedef alıp başlattığı Ticaret Savaşları ortalığı dağıtmış vaziyette.

        Son 20 yıla damgasını vuran küreselleşme rüzgârını arkasına alarak ekonomilerini birkaç kat büyüten ülkelerin hepsi şimdi Ticaret Savaşlarının soğuk yüzünü hissediyor.

        Peki “ Make Amerika Great Again” sloganıyla stratejisini ekonomide başarılı olma üstüne kuran Trump, neden kendi ayağına kurşun sıkıyor?

        Çin’i bugün durdurmazsanız yarın çok geç!

        İngiliz gazeteci, yazar Tim Marshall’ın uluslararası ilişkiler ve diplomasi alanlarındaki analizleri oldukça çarpıcıdır. Marshall, BBC ve SKY News’da yaptığı dış politika analizleriyle de tanınır.

        Marshall’ın yazdığı çok satan kitaplarından biri olan “ Coğrafya Mahkûmları / Prisoners of Geograpy” da 10 farklı ülke ya da bölgenin içinde bulunduğu coğrafyanın, kaderlerini nasıl etkilediğini anlatır.

        2016 yılında yazılan kitapta, Çin ile ilgili bölümün sonunda yazar notlarını şöyle bitirir “ Yüzyıllık hanedanlık savaşları sonrasında zorlu bir coğrafyada sınırlarını belirleyen, askeri gücünü artıran, ekonomisini 20 yılda 7 kat büyüten, 1.4 milyar nüfuslu Çin, şimdi küresel bir güç olmak için daha büyük bir özgüvenle hamlelerini yapıyor. Japonya ya da ABD ile ciddi bir çatışma yaşamazsa, Çin’in bu yarışta tek rakibi kendisi olur. Çin’i durdurabilecek tek şey, 1930 Ekonomik Buhranına benzeyen büyük bir kriz. Çin kendini büyük oranda küresel ekonomiye bağladı. Eğer başta ABD olmak üzere Batı Dünyası Çin mallarını almazsa, Çin üretim yapamaz. Çin’de üretimi durursa işsizlik artar ve köylerinden şehirlere akmış yüz milyonlarca Çinli aç kalır. Bu da sosyal patlamaya yol açar”

        Bu kitap 2016’da yazılmış.

        Daha Trump ABD Başkanı seçilmeden önce. Ortada ne Trump var ne de Ticaret Savaşları!

        Oyun Teorisi mi Kaos Teorisi mi?

        Oyun teorisine göre rasyonel kararlar almasını beklediğimiz Trump’ın, ABD ekonomisinin de zayıflamasına neden olan ve 2020 ABD seçimlerini riske atabilecek noktaya gelen Ticaret Savaşlarını daha fazla büyütmemesini bekleriz.

        Ancak Marshall’in yorumunda olduğu gibi eğer amaç; Çin’i yükselişini tamamen durdurmak için uzun süreli, küresel bir ekonomik durgunluk yaratmaksa, o zaman Oyun Teorisi masadan kalkar.

        Trump’a ekonomi kurmayları ve stratejistleri “ Uzun süreli bir küresel durgunluğa ABD ekonomisi, Avrupa, Japonya ve Çin’e göre çok daha hazır durumda. 2008 krizi sonrası yaralar sarıldı. Olası türbülansı ABD en az hasarlar atlatırken, diğer büyük ekonomilerde kalıcı tahribatlar olur” mealinde brief vermiş olabilir.

        Son 3 yıllık Trump Başkanlığında, ABD’nin içinde bulunduğu serbest ticaret anlaşmalarının teker teker yırtılıp atıldığını, Brexit sürecinin Trump tarafından hararetle desteklendiğini, Çin dışında da birçok ülkeye gümrük vergilerinin getirilmiş olduğunu ve hatırladığımızda, Trump’ın yol haritasının “ Çin’i saf dışı bırakmak için küresel ölçeğe yayılmış uzun soluklu bir ekonomik durgunluk” üzerine kurulu olma ihtimali yüksek görünüyor.

        Diğer Yazılar