Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Ticaret Bakanı Wilbur Rose, Eylül başında Türkiye’ye geldiğinde, BloombergHT’ye bir mülakat verdi. Bakan Rose, o mülakatta Türkiye ve ABD’nin, 100 milyar dolarlık ticaret hedefi için, iki ülkeden ilgili sektörlerle detaylı bir yol haritası üzerinde çalışıldığını ifade etmişti.

        Nitekim Ağustos ayı ortasından beri Ticaret Bakanlığı bünyesinde, Bakan Yardımcısı Tuna Tunagör’ün ev sahipliğinde ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin organizasyonlarıyla sektörlerle görüşülüp “ ABD ile 100 milyar dolarlık ticareti hedefi nasıl yakalanır?” tartışmaları yapılıyor.

        Bu arada atlamadan belirteyim, ABD’li Bakan Rose 100 milyar dolarlık hedefi “2 adet 50 milyar dolarlık parça. Biri Türkiye’nin ihracatı, diğeri ABD’nin” diye tanımladı.

        Mevcut Durum

        2018 sonu itibariyle ABD 4. büyük ihracat pazarımız oldu. Geçen sene yaptığımız ihracat 10.9 milyar dolar. ABD ihracatımız son 10 senede kabaca 4 katına çıkmış. Bu artışa rağmen Türkiye, ABD'nin ithalat yaptığı ülkeler listesine hala oldukça aşağılarda, 32. sırada.

        Bu ihracat rakamına karşı, ABD’den 12.5 milyar dolarlık ithalat yapıyoruz. Bu rakam ABD’yi, Türkiye’nin ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında 4. sıraya taşıyor.

        Sonuçta 2018 sonu itibariyle, toplam 23 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşılmış durumda ve iki ülke bu hedefi eşit dağılımlı 100 milyar dolarlık bir seviyeye çıkarmak istiyor.

        ABD’ye 50 milyar dolarlık mal satabilir miyiz?

        100 milyar dolar ticaret hedefi kamuoyunda tartışılmaya başlandığı andan itibaren herkes bu soruyu sormaya başladı.

        Zor ama olmayacak iş değil.

        Gelin biraz bu konuyu açalım. ABD 330 milyonluk nüfusu ve 30 bin dolarlık medyan kişi başı ortalama geliri ile iddialı ve rekabetçi bir pazar. Geçen sene ABD’ye Çin 540 milyar dolar, G. Kore 75 milyar dolar, Vietnam 50 milyar dolar, Malezya ise 32 milyar dolarlık ihracat yapmış.

        Amerikan pazarı bir çok özelliği ile Avrupa Birliği’ne benziyor. Ancak bu zamanda kadar Avrupa’ya yakın olmamız ve AB ile Gümrük Birliği anlaşmamızın olması sebebiyle AB pazarı Türkiye için daha avantajı olmuş. Bu sebeple 2018 sonunda, toplam ihracatımızın yüzde 50’sini 83 milyar dolarlık ihracatı AB’ye yapabilmişiz.

        Ancak son gelen veriler gösteriyor ki, başta Almanya olmak üzere Avrupa uzun süreli bir ekonomik durgunluğa giriyor. Bu sene iyi ihtimalle AB Bölgesinde büyüme yüzde 1.1 olacak. Bizim en büyük pazarımız olan Alman ekonomisinde resesyon korkusu hakim. Keza 3 numaralı pazarımız İtalya’da da politik istikrarsızlık var ve sıfır çeken büyüme rakamları iç açıcı değil.

        Bu sebeple ABD pazarına odaklanmak zorundayız.

        TİM bu konuda bir çalışma yapmış. Hem Türkiye’nin ihraç ürünleri arasında küresel ölçekte rekabetçi olduğu, hem de ABD’nin ithal ettiği ürünler arasında üst sıralarda yer alan kalemleri konsolide edip, 192 başlık çıkartmış.

        Bu 192 ürün, ABD’nin toplam 2.4 trilyonluk ithalatının yüzde 15’i yani 357 milyar dolar yapıyor. Adı geçen 192 ürün içinde 6’sında (domates, üzüm, televizyon, römork vs) ABD 32 milyar dolar ithalat yapıyor ve biz bu ürün gruplarında hiç yokuz.

        Yine aynı 192 ürün arasında 10 ürün var ki ABD’nin bu ürünlerde toplam ithalatı 100 milyar dolar (otomobil dış lastik, benzinli motor için aksam, ahşap mobilya, kazak -süveter gibi hazır giyim konfeksiyon ürünleri vs) ve bizim bu ürünlerden aldığımız pay yüzde 1’den az.

        Dolayısıyla bu ürünlere odaklanmak ve yüklenmek ABD pazarına girişteki stratejimiz olacak gibi gözüküyor.

        Türkiye’nin rekabetçi AB pazarına satabildiği sektörleri başında gelenmakine aksamları, kimyevi maddeler ve mamuller, tekstil ve yaş sebze meyve ana başlıklarda ABD pazarı Türkiye için üzerine düşülürse önemli bir alternatif olabilir.

        TİM’in araştırmasına göre mevcut koşullarda Türkiye ABD pazarına zeytinyağı, tatlı bisküvi, gofret, makarna ve dondurulmuş balık gibi ürünlerde, ev tipi buzdolabı, ahşap mobilya, kara taşıtları aksamları gibi bir çok üründe sıfır (0) vergi ile ihracat yapabiliyoruz. Ayrıca ABD pazarında en önemli oyuncu olan Çin’e, ABD’nin uyguladığı/uygulayacağı ekstra ithalat vergileri dikkate alındığında, Türk malları için avantajlı bir süreç başlayabilir.

        Siyaset bu işin neresinde?

        Tam göbeğinde!

        Trump küreselleşmeye savaş açmış ve birçok ülkeyi ithalat vergisi ile tehdit ederken, eş zamanlı olarak bazı ülkelere de bu ticaret anlaşmaları ya da kolaylaştırılmış ticaret benzeri formüller öneriyor.

        Meksika ile Nafta’yı revize ettiler ve yenilediler, Japonya ile yeni serbest ticaret anlaşması imzaladılar, Brexit sonrası için İngiltere’ye açık çek veriyorlar.

        Türkiye’de, ABD için her ne kadar son dönemde bir miktar sıkıntılı günler geçirse de önemli bir müttefik. ABD’nin Ortadoğu siyaseti için, Rusya politikası için, Çin’in Kuşak Yol Projesi ile Avrupa’ya erişimini durdurmak için ve G.Doğu Akdeniz çanağında keşfedilen gazın Avrupa’ya ulaştırılması için Türkiye’ye ihtiyacı var.

        Bu sebeple Türkiye’nin dış politika tercihleri ve kırmızı çizgileri öncelikli olmak şartıyla ABD ile ilişkilerinde bir karar vermesi gerekiyor. Bu karar öncesinde de ABD tarafından şapkadan çıkartılan tavşanlar bunlar. Şimdilik…

        Diğer Yazılar