Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Küresel ölçekte sıkıntı var.

        Amerika’sından Çin’e, Almanya’sından Brezilya’sına..

        Dünyanın dört bir yanından dün gelen eylül ayı verileri, ekonomilerdeki soğumanın hızlandığını söylüyor. Öncü indikatör kabul edilen Satın Alma Endeksleri (PMI) imalat sanayinde ABD’de, Almanya’da, Japonya’da, Rusya’da, G.Kore’de, İngiltere’de ekonomik aktivitenin daraldığını söylüyor.

        Euro Bölgesi için açıklanan eylül ayı PMI verisi son 7 yılın en düşüğü. Almanya PMI verisi ise 2009 krizinden beri bu kadar gerilememiş.

        ABD’nin Çin’e ithalat vergileri devreye soktuğu eylül ayı imalat sanayi üretim endeksi ise son 10 yılın en düşük seviyesine inmiş durumda.

        Dünya Ticaret Örgütü, 2019’da toplam ihracat ve ithalat pazarındaki büyüme beklentisini yüzde 2.6’dan, yüzde 1.2’e çekti ki bu oran son 10 yılın en düşük artışı. DTÖ’nün 2020 küresel ticaret için artış beklentisi de yüzde 2.7’ye revize edildi.

        Bir çok yatırım kuruluşu 2020 kürese ekonomi büyüme oranın yüzde 2- 2.5 bandına çekmiş vaziyetteler.

        Neden işler yolunda gitmiyor?

        Dünya Ticaret Örgütü’nün rakamlarına göre, küresel ticaret 2017 ve 2018’de sırasıyla yüzde 4.6 ve yüzde 3 artmış. DTÖ’nun 2019 için nisan ayında yaptığı beklenti yüzde 2.6. Ancak DTÖ’ye göre işlerin son 4-5 ayda bu kadar sarpa sarmasının en büyük sebebi ABD - Çin Ticaret Savaşlarının, ithalat vergileriyledevreye girmesi ve iki ülkenin de geri adım atmadan gerginliği sürdürmesi.

        Derecelendirme Kurumu Fitch’in küresel ekonomilerdeki soğuma ile ilgili görüşü şöyle “Ticaret Savaşlarının küresel ekonomiyi en son bu kadar ciddi etkilediğini 1930’lardaki büyük kriz öncesinde görmüştük!”

        Ticaret Savaşları görünürde Çin ve ABD arasında ama dolaylı etkileri her yerde!

        Alman otomobil yedek parça satıcısı Continental geçen hafta 20,000 kişiyi işten çıkardı. Japon otomobil firması Honda’nın Eylül ayı ABD otomobil satışları beklenenin yüzde 15 altına geldi. Alman otomotiv devi Daimler Benz, ABD ve Çin’deki otomobil satışlarının düşmesi sonucu, 2019 II. çeyrekte 1.6 milyar dolar zarar açıkladı. G.Kore’nin teknoloji devi Samsung, düşen talep sebebiyle Çin’de 2 fabrikasını kapattığını açıkladı.

        Kısaca ABD-Çin arasında devam eden ancak ateşi bütün dünyayı yakan Ticaret Savaşları, 2019’a damgasını vurduğu gibi 2020 küresel ekonomi tahminlerini de negatif olarak etkilemeye başladı.

        Türkiye’nin 2020 için yüzde 5 büyüme hedefi…

        Yılın son çeyreğine girerken, dünya ekonomilerinde durumu kısaca özetledik.

        Şimdi gelelim bizim memlekete…

        Malumunuz, Hazine ve Maliye Bakanlığı 2020 yılı için Yeni Ekonomi Programını açıkladı.

        Programın bana göre en çarpıcı yanı mevcut durumda yüzde 3.5’da duran (geçen yıl eylül ayında konmuştu bu hedef) 2020 yılı büyüme hedefini, yüzde 5’e revize edilmiş olması.

        Toplam GSYH’nın yüzde 17’si sanayi üretimine bağlı, yıllık 180 milyar dolar (yarısı daralma sürecindeki AB pazarına) ihracat yapan, 2018’de yüzde 2.6, 2019’da ise yüzde 0.5 (YEP’te öyle diyor) büyüyecek olan Türkiye ekonomisinin, 2020 yılında son 10 yıl ortalamasının üzerinde, nasıl yüzde 5 büyüyeceği gerçekten büyük merak konusu oldu.

        Hali hazırdaki yüzde 3.5’luk büyüme hedefinin tutturulması dahi bir çok rezerve (kur sabit kalacak, enflasyon ve faizler gerileyecek vs) bağlıyken, yüzde 5’lik büyüme hedefi koyup bunu sağlamak için de kamu harcamalarını ve ertelenmiş hane halkı harcamalarını öne çıkarmak yatırımcı için de ekonomistler için de oldukça kafa karıştırıcı bir durum.

        Diyelim ki yüzde 5’lik hedefe odaklanıldı ve bütün imkânlar seferber edildi. Faizler indirildi, kredi muslukları açıldı hane halkı tüketime teşvik edildi. Bir yandan da kamu harcamaları yüksek tutuldu ve bütçe açığı yüzde 3’lere yakın seyretti.

        Yazının ilk paragrafında bahsettiğim gibi son 10 yılın en düşük büyümesinin yaşanacağı, küresel risklerin tavan yaptığı ve gelişen ülkelerin yatırımcıların göz hapsinde tutacağı bir yıl olan 2020 'de bu kadar risk almak niye?

        4 yıl boyunca seçimsiz geçecek bir süre varsa önümüzde, 2018’in ortasından beri Türkiye ekonomisinde çektiğimiz dengelenme acılarını, 2020'de “Kalıcı Disipline” çevirmekten niye vazgeçiyoruz?

        Katma değerli üretim, ihracat odaklı rekabetçi sanayi derken neden yeniden inşaat ve otomobil gibi konvansiyonelsektörlerin ipine sarılmak ihtiyacı duyduk?

        2020 zor bir yıl olacak.

        Biz 2018 ve 2019’dan şerbetli geliyoruz. Ama bu iki yılın tecrübesini kenara atmak ve yeniden kırılganlıklarımızı artıracak ekonomik politikalardan uzak durmamız lazım!

        Diğer Yazılar