Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Seneye başlamadan önce, 2020 için tahminler küresel büyüme oranının yüzde 3.3 olacağı ve bu senenin 2019’a göre daha iyi bir yıl olacağı yönündeydi.

        Geçen senenin sonuna doğru, 2019 boyunca küresel ekonomiyi aşağıya çeken “Ticaret Savaşlarında” Çin ve ABD arasında 1. Tur anlaşması imzalanması ve FED’in faizleri 3 kez aşağıya indirerek yüzde 1.5’a düşürmesi, yatırımcıların 2020 için iştahını artırmıştı.

        Nitekim 2020’nin ilk ayına da iyi başlamıştık.

        Şubat başında Çin’in Vuhan eyaletinden “yarasalardan insanlara geçen öldürücü bir virüs” haberleri gelmeye ve Çin’in 50 milyon insan karantinaya aldığı bilgisi piyasaların bir miktar moralini bozmuş olsa da, satışlar Asya ile sınırlı kalıyordu. Asya, özellikle de Çin çıkışlı ürünlerin, Batı’ya sevkiyatında sorunlar, tedarik zincirinde arz yönlü sıkıntılar doğurmuş ve bu da sektörel bazda şirketlerin hisse senetlerini vurmaya başlamıştı.

        Koronavirüs şubat ortası itibarıyla uluslararası gündemde ilk sıraya oturmakla beraber piyasalarda bir panik havası henüz gözlenmiyordu.

        Ta ki, 22 Şubat’ta virüs İtalya’nın kuzeyine sıçrayıp kısa süre içinde binlerce insana çok hızlı yayılan kadar.

        Mart’ın 3. haftasında koronavirüste neredeyiz?

        Bu yazının yazıldığı saatlerde koronavirüs 157 ülkeye yayılmış ve 250 bin kişiye bulaşmış durumda. Şu ana kadar virüs dolayısıyla hayatını kaybeden insanların sayısı 10 bini aştı.

        Çin dahil Asya ülkelerini çıkardığımızda vaka sayısının 150 bin, virüs dolayısıyla hayatını kaybedenlerin ise 6 bin 500 kişi olduğunu görüyoruz.

        Ayrıca koronavirüse maruz kalan insan sayısının ilk 100 bine ulaşması 3 ay alırken, ikinci 100 bin için sadece 12 gün geçmesi yeterli olmuş.

        Yani virüsün ilk 3 aya göre çok ama çok daha hızlı olmak koşulu ile Avrupa ve ABD’de yayılıyor.

        Bu sebeple; Avrupa ve ABD ekonomileri ve piyasaları (ayrıca ticaret ve para piyasaları açısına bu coğrafyalara bağımlılığı yüksek olan gelişen ülkeler) çok büyük baskı altında.

        Ekonomi tarafında elimizde neler var?

        Küresel ,ölçekte 3 trilyon dolarlık teşvik paketi açıklanmış durumda. Bunun aslan payı, 1.2 trilyon doları bulması beklenen ABD’nin açıklayacağı paketten gelecek. Bu teşvikler devlet garantili banka kredileri, vergi ertelemeleri, şirketlere hibe programları ya da hane halkınanakit dağıtımı gibi farklı kategorilerde açıklanmış durumda. Toplam küresel GSYH’nin 2019 itibarıyla 85 milyar dolar olduğunu düşürsek büyük çoğunluğu ABD, AB ülkelerinde sadece 2 ay içinde açıklananbu mali destek paketinin büyüklüğünü sanırım daha iyi anlayabiliriz.

        Diğer taraftan, merkez bankalarıda son 3 ay içinde virüs sebebiyle çok hızlı faiz indirimlerine gitti ve devasa tahvil alım programları açıkladı. FED 10 gün içinde, 2 ayrı olağanüstü toplantı ile 150 baz puan faiz indirerek, fonlama faizini yeniden “0” a indirdi. Ayrıca 700 milyar dolarlık tahvil alımına başladığını açıkladı. Bunun ardından Avrupa Merkez Bankası 750 milyar euroluk tahvil alımı (devlet tahvili + şirket tahvili) kampanyaya katıldı. İngiltere Merkez Bankası tahvil alım programını 200 milyar pound artırdığını açıkladı ve Japon Merkez Bankası da mevcut tahvil alım programını 2 katına çıkardığını ilan etti.

        İşe yarıyor mu?

        Bu devasa mali ve parasal önlemlere rağmen piyasalar un gibi dağılmaya devam ediyor.

        Artık 2020 küresel ekonomide "V" şeklinde yani virüs dolayısıylaIve II. çeyreklerdeki sert soğuma/daralmanın, ertelenmiş harcamalar ve verilen mali teşvik/ destekler sayesinde III. ve IV çeyreklerde aynı şiddetle telafi edileceğini düşünen pek kalmadı.

        Yatırım bankası JP Morgan baz senaryo olarak açıkladığı raporunda 2020 için küresel ekonominin yüzde 0.9 oranında daralacağını açıkladı. Banka bu sene II ve III. çeyreklerde ABD’de yüzde 15, Avrupa ekonomisinde ise yüzde 20 oranında daralma bekliyor. JPMorgan’a göre ABD, Avrupa, Japonya ve Avusturalya 2020’de resesyona girecek.

        Artık ismini koymakta fayda var.

        2020 bütün dünya için kayıp yıl. Bir virüs, 3 ay içinde 2020 küresel ekonomi tahminlerini çöpe çevirdi ve seneyi son 30 yılın en kötü ekonomik yılı olmaya aday hale getirdi.

        Hem de açıklanan devasa mali ve parasal tedbirlere rağmen.

        Bu işten kimsenin kazançlı çıkacağını düşünmüyorum. Virüse aşıyı geliştiren ya da virüsün öldürücü özelliğini düşüren ilacı geliştiren şirket/ülkeler nispeten daha az hasar görecektir.

        2021’de ne olur? İşler ne zaman eski haline döner? Diye soranlarla bir sonraki yazıda görüşmek üzere..

        Sağlıkla kalın.

        Diğer Yazılar