Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN hafta bir akşamüstü, Uzay’la birlikte salonumuzda oturuyoruz. Şehir ve ülke şartları sağolsun epey küçülttük hayatımızı. Hareket alanımızı daha doğrusu. Şikâyet edecek durumum yok, küçüldükçe büyüdük gibi oldu. Biz hiçbir yere gitmedikçe evimiz kalabalıklaştı mesela. Dışarıdaki yeşiller azalıp betona döndükçe benim evin bitki ahalisinin nüfusu arttı. Haberler karanlıklaştıkça evdeki mumların sayısı arttı. Her akşam güneş batımına yakın Uzay elindeki çakmakla tek tek dolaşıp boy boy mumları yaktı. Bu mum ritüelinin toplaşma, sakinleşme, uykuya hazırlanma kısmı var bizim için. Bir de okuma kısmı. Uzay artık kendi okuyor olsa da birlikte okumak büyük bir zevk benim için hâlâ.

        DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLECEK ÖYKÜLER

        8 Mart günü elime geçen kitabın adını ve kapağını göstermedim Uzay’a, “Sana bugün değişik bir şey okumak istiyorum” dedim. Koltuğa yerleşti, dikti gözlerini bana ve dinlemeye başladı.

        “Bir zamanlar, Altay Dağları’nın buz gibi soğuğunda yaşayan Ayşolpan adında 13 yaşında bir kız vardı. Yedi nesil boyunca kabilesindeki erkekler, ailelerine yiyecek ve kürk sağlamak için altın kartallarla ava çıkmışlardı...” diye başlıyordu seçtiğim ilk hikâye. 2003 yılında Moğolistan’da doğan Ayşolpan Nurgaiv’i diğer adıyla Kartalla Avlanan Kız’ı anlatıyordu. Daha önce bu ismi de bu yaşam öyküsünü de duymamıştım. Uzay da öyle. Dikkatle dinledi.

        Bir sonraki öykü, eskrimci Beatrice Vio’yu anlatıyordu. Eskrim sporuna tutkuyla bağlı, 1997 İtalya doğumlu bu genç kadın kollarını ve ayaklarını kaybetmesine sebep olan bir hastalık geçirmiş, buna rağmen tutkusundan vazgeçmemiş ve bu haliyle birçok şampiyonluk kazanmıştı. Vio’nun hikâyesini gözyaşlarıyla okudum. Uzay sordu:

        - “Kolu bacağı olmadan mı şampiyon olmuş, hani şu birbirine saplamadığın kılıcın sporunda mı?”

        - “Evet oğlum.”

        - “Anne, bu kitap hep kızları anlatıyor, neden?”

        - “Çünkü uzun zamandır kızlara hep ne olacakları söylendi oğlum. Fakat bu söylemlerde vizyon, hayal gücü ve ilham eksikti. Şimdi bunun gibi kitaplarla kızlara ne isterlerse olabilecekleri de söylenmeye başladı. Ötekiler saçma da bulsa, imkânsız da dese, onaylamasa da, geleneğe ters de olsa kızlar canlarının istediğini olabilirler. Erkekler de...!”

        Biraz daha okuduk. ‘Frankenstein’ın yazarı Mary Shelley’i, Hintli dansçıymış gibi yapan Mata Hari’yi, Angela Merkel’in çocukluğunda örülen duvarı, Agatha Christie’nin yazma tutkusunu, yanardağ uzmanı bir başka kadını ve kraliyetten istifa eden İsveç kraliçesini...

        SADECE KIZ ÇOCUKLARI İÇİN DEĞİL

        Bütün bu hikâyeler ve daha fazlası ‘Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler’in ikinci kitabında yer alıyor. İsmine bakıp sadece kız çocukları için olduğu yanılgısına düşmeyin, “Ne istersen olabilirsin, yeter ki çok çalış” mesajını vermek istediğiniz tüm çocuklara, yetişkinlere okuyup okutabileceğiniz bir kitap bu.

        Kitabın yazarları Francesca Cavallo ve Elena Favili girişte şunu söylüyor: “Bu kitap yüz binlerce insanın daha önce görmedikleri öyküleri fark etmesini sağlıyor. Hiç sahip olmadıklarını düşündükleri yeteneği aramaya başlıyorlar. Beklenmedik yerlerdeki potansiyeli ortaya çıkarmayı kolaylaştırıyor. Toplumun yarısından değil, tamamından yararlanmaya başladığımızda olanaklar sonsuzlaşır...”

        Türkçe baskısı HepKitap tarafından yapıldı.

        ***********

        KİRPİ KİRPİK NEREDE?

        ‘KİRPİ Kirpik Nerede?’ Şebnem Seçkiner (nam-ı diğer Manyakanne) imzalı dumanı tüten bir çocuk kitabı. Şebnem aynı zamanda HTHayat. com’un da yazarlarından biri.

        Sitedeki yazısında kitabını şöyle anlatıyor: “3 kez ‘Kirpi Kirpik!’ diyoruz... ‘Kirpi Kirpik!’, ‘Kirpi Kirpik!’, ‘Kirpi Kirpik!’ Sen hiç, bir kirpiyi yakından gördün mü? Peki ya bahçede bir kirpi bulsaydın ne yapardın? Onu evde mi beslerdin, okula mı götürürdün? Diyelim ki okula götürdün. Sence öğretmenlerin bu duruma ne derdi? Kirpiyi nereye saklardın? Biliyor musun, Lüle, Cano ve Kıvır, okula götürdükleri kirpiyi saklamışlar ama sonra onu kaybetmişler. Peki ya şimdi ne yapacaklar? En iyisi, kirpiler hakkında iyi bir araştırma yapmak, kirpiler ne yer, ne içer, nasıl yaşar diye öğrenmek değil mi? En azından Kirpi Kirpik’i nerede arayacaklarını bilirler... Sence Lüle, Cano ve Kıvır bunu başarabilir mi? Ben de bilmiyorum. O halde okuyalım..”.

        Şebnem’in her zamanki neşeli ve enerjik ruhunu bu kitapta da hissetmek mümkün... Genç Destek Yayınları’ndan çıktı.

        ***********

        EŞYANIN SANATI

        BAHSETMEK istediğim ikinci kitap, hikâyeleri kelimelerle anlatmıyor. Çizer Resul Ertaş eline geçen gündelik hayat objelerini çizimlerinde kullanarak enteresan görseller yaratıyor. Kitabı ‘Objeart’ (Eşyanın Sanatı) da bunlara dair bir seçkiden oluşuyor.

        ‘Objeart’la tanışmasının Instagram’da Cristoph Neimann’ın işleriyle karşılaşmasıyla başladığını söylüyor Ertaş. Bu konuya gelince Instagram’ın bize sunduğu farklı görsel seçkilere kolay erişim imkânını övmeden geçemeyeceğim. Kitapta hem kolay çizim ipuçları hem de stres çarkı, pense, çatal, yaprak gibi basit ‘şey’leri kullanarak yapılabilecek resimler var. Çizime meraklı çocukların bakış açısını genişletecek bir kaynak... Cezve Çocuk Yayınları

        Diğer Yazılar