Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Kendini ihmal etme, geri plana düşme, dizginleri kimseye kaptırma” şeklindeki yetişkin tembihlerine hepimiz dönem dönem denk gelmişizdir.

        Devamı da şöyledir; eşin ve çocukların dahil kimsenin seni yönetmesine izin verme, her şeyden önce “ben” de. Bana sorarsanız, gayet hayat kurtaracak, kuşaktan kuşağa aktarılacak, mantıklı öneriler. Yalnız şöyle bir durum var; sanıyorum zamanında mevcut tembihler yapılırken ben ya oyuna daldım, duymadım ya da duymamazlıktan gelip pişkin pişkin –mış gibi yaptım.

        Bu sabah farkettim ki; hayatımın tüm yönetimini, bir telefona vermişim. Kendini akıllı diye tanıtan, zekamla seni allak bullak ederim tavrı takınan, şık, ince, hafif ve estetik bir cihaza... İşin en kötü tarafı, yönetime cebren ve hile ile el konmadı, bizzat “Allah aşkına al, sen benden daha iyi yönetirsin” şeklinde teslim ettim. Dün akşam saatlerinde, emektar telefonum hakkın rahmetine kavuştu. Geride sevenlerini ve hayatına dair numerolojik ve tarihsel tüm bilgileri emanet eden biricik, enayi çalışma arkadaşını, yani beni bıraktı.

        Hatırlar mısınız, eskiden her evin bir fihristi olurdu. Resmen demirbaştı. Bugün kulağını çok çınlattım.

        Keşke hala olsaydı. Böylece grip olan oğlum için doktordan randevu almak, okuldan erken çıkacak kızlarım için haber vermek adına, numaralara basit bir sayfa çevirme hareketiyle ulaşabilirdim. Allahtan zahmet edip, birinci dereceden akrabalarımın numaralarını ezberlemişim de, annemin hala halini hatrını sorabiliyorum. Bir de çok lazımmış gibi, yeni nesil telefonlarda notlar bölümü yapılmış. Steve Jobs babanın oğlu mu, al bir not defteri yaz yazacağını, öyle değil mi? Takvim desen orada, doktor, toplantı, etkinlik saatlerinin tamamı orada. İyi kötü adımlarımı sayıyordu, şimdi o da yok. Telefonum, resmen cepli kefen buldu, burada ne var ne yok, hepsini yanında aldı götürdü. Hani bugün teknoloji, ete kemiğe bürünmüş bir insan olup karşıma çıksa, okkalı bir tokat atmak için bir çok geçerli sebeplerim var. Ancak yapmayacağım, salon kadınlığımı bozmayacak, kibarca derdime yanacağım.

        TELEFONDAN DOST OLMAZ

        Diyeceksiniz ki, bulut uygulamasını hiç mi duymadın? Duydum ancak güvenemedim. Benim için tıbbın ya da teknoloji dünyasının yapabileceği son bir atılım var mıdır, emin değilim. Kendinize bir iyilik yapın; mesela önce fihrist alın. Babanıza bile güvenmeyeceksiniz denilen bir devirde ne buluta, ne güneşe ne de elmaya güvenin. Trafik kazasından sonra geçici hafıza kaybı geçirmiş gibiyim. Her yer karanlık. Bir de karar verdim bu telefonlar gerçekten akıllı. En azından bizden daha akıllı...

        Diğer Yazılar