Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önceki gün İstanbul boğaz gezisindeyim. Etrafıma “Kimi yerlerde göz alabildiğine yeşillikler kalmış, nasıl bırakmışlar” diye soruyorum.

        Aralarda devasa konaklar var ama en azından gözünüze orman çarpıyor. Yanımdakiler “Doğal sit sayesinde” diyorlar. Aç gözlü canavarlar yemez mi bu son kalan yeşili? Mesela İzmir’in merkezinde yediler. Uçaktan beton mezarlığı andıran şehrimi her gördüğümde içim eriyor. Yetmedi, yeni bir tehlikenin de ayak sesleri geliyor. Ben değil bizzat TBMM Çevre Komisyonu üyeleri işaret ediyor bu tehlikeyi. Daha önce iki kez kadük olduğu için yasalaşmayan, ‘Tabiatı Bozan Yasa’ olarak eleştirilen Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı komisyonda görüşülüyor. İlk madde geçti bile. Kanunda söz edilen ‘korumanın’, ‘kullanmaya’ dönüşmesinden fena halde ürkülüyor. Tasarı kanunlaşarak yürürlüğe girerse, “Milli Parklar Kanunu” yürürlükten kaldırılacak.

        AH O İKİ KELİME!

        Mesela tasarıda şöyle bir madde var; ‘... korunan alanlar planlara uygun olması şartıyla, yeniden değerlendirilerek ilgili mevzuata göre Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verilebilecek.’ Eyvah! Şu sıralar en çok ‘yeniden değerlendirme’ tanımından uyuz olmaktayım.

        Yeniden değerlendirme kararı ile korunan alanların sınırları değiştirilebilecek, kısmen veya tamamen farklı korunan alan kategorisine alınabilecek veya koruma kararı kaldırılabilecek. Komisyonda yer alan İzmirli Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu; doğal sit alanları, millî parklar ve tabiat parklarının korunması ve kullanıma açılmasında şu andan itibaren Bakanlık’ın tek yetkili olduğuna dikkat çekiyor. Tanrıkulu “Ormanlar da üstün kamu yararı gerekçesiyle Bakanlık tarafından kullanıma açılabilecek. Korunan alanlar devredebilecek, sit derecesi düşürülebilecek”

        Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise konunun çarpıtıldığını söylüyor, tabiatı koruma sisteminin uluslararası sistemle uyumlaştırılacağını vurguluyor. Sayın Eroğlu’na kişisel olarak güvenmekle birlikte, bırakılan açıkların ülkeyi ne hale getirdiğini hatırlatmak isteriz.

        Kusura bakılmasın Türkiye’nin bu konuda karnesi çok zayıf. Mesela toplumsal fayda, Kaz Dağları ve çevresine 17 tane termik santral dikmek midir?

        İddia edildiği gibi İstanbul’da geniş alanlar satın alan Katarlılar’ın önünü açmak mıdır kamu yararı? Ayvalık ilçesinde Şeytan Sofrası’nda yangın çıktı, Ayvalık Tabiat Parkı bir otel merkezinin kurulacağı alana kadar parsel parsel yandı. Nerede kaldı toplumsal fayda? Zaten tüm ülkede topu topu 41 milli park, 16 bin sit alanı var söz konusu tasarıyla onları da kaybedebiliriz. Bu maddeler yeni rant projelerine hukuki kılıf yaratma çabasıysa eğer, yazıklar olsun.

        Diğer Yazılar