Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünyanın her yerinde ‘Çocuk çocuktur.’ Çocuğun ırkı, dini dili, milliyeti olmaz. Birleşmiş Milletler, çocukların karşılaştıkları hak ihlallerini gündemde tutmak amacıyla 20 Kasım’ı “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak kutluyor, tüm hafta konu irdeleniyor.

        193 ülkeye imzaladıkları ‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ anımsatılıyor. 54 maddeden oluşan sözleşme maddelerini kendi iç hukuklarında değişime zorluyor.

        Birleşmiş Milletler çocuklara yönelik çalışmalarını ise çoğunlukla kuruluşu olan UNICEF aracılığıyla yürütüyor. Soru işaretleri burada başlıyor. UNICEF kimi doğru çalışmalara imza atsa da çoğu icraat göstermelik. Çocuk gibi hassas bir konuda yaşanan acılar büyürken, dünya efendileri sanki sempatik organizasyonlarla oyalanıyorlar. Kimse kusura bakmasın ya da bakılsın, Angelina Jolie’yi mülteci kamplarına getirmekle icraat olmuyor.

        PERİŞAN HALDELER

        Yalnızca mülteci botlarında 1000’in üzerinde çocuk can verdi, hani nerede uluslararası camianın saygın isimleri?

        Ne yazık ki, bugüne kadar zor şartlarda yaşayan çocukların hayatlarını değiştiren uygulamalara tanık olmadık. Dünyadaki savaşların, kıtlığın, yokluğun acısını çocuklar çekmeye devam ediyor.

        Çocuk söz konusu olunca beklentiniz de yükseliyor haliyle. Dünyanın iki yüzlülüğüne ayrıca isyan ediyorsunuz.

        Türkiye’de farklı değil maalesef. Dünya Çocuk Hakları Günü’nü iç karartan rakamlarla kutluyoruz.

        Çocuk gelinde dünya üçüncüsüyüz, çalışan çocuk sayısı 2 milyona yaklaştı.

        Sokak çocukları konusunda görece başarı sağladık ancak bu kez sokaklarda mülteci çocuklarının hali perişan.

        Eğitim konusuna girsek satırlar yetmez. Özel okullarla devlet okulları arasındaki fark açılarak fırsat eşitsizliği katmerlendi.

        Ötesi mi var; altı ayda 3 bine yakın çocuğun örgüt tarafından dağa kaçırıldığını resmi rakamlar açıklıyor. Zor koşullarda yaşayan çocuklarımız varken, çağ atlasan ne olur, yüksek katlı binalarla gökkubbeyi delsen ne fark eder. Somutta az yol alınmasına alıştık da, ama şu göstermelik organizasyonları bünyemiz kaldırmıyor.

        ************

        Turuncu olsa!

        Kadınlara ve kız çocuklarına şiddeti sona erdirmeyi hedefleyen “Dünyayı Turuncuya Boya” hareketi etkisini artırıyor. Sevimli bir isyan halini almaya başladı turuncu itiraz. Kampanya, New York’tan İstanbul’a şehir şehir dolanıyor. İzmir’de de çalışmalar başlayacak. Birçok kuruluş projenin gönüllü ortağı. Hedef, şiddeti durdurmak konusunda iyimserliği simgelemek. Doğrusu, dünyada kadınların yüzde 35’i şiddete uğrar, bazı ülkelerde bu oran yüzde 75’e kadar çıkarken onlar kadar iyimser değilim, ancak bu konuda her türlü çabaya varım, varız. Hem belki buy olla estetik dışı, kara binalarımıza renk, zevk gelir. Umarım her yerde karşımıza çıkar. Turuncu ya da mor, şiddete karşı her isyana varız, yeter ki devamında çözüm üretecek çalışmalar da gelsin!

        Diğer Yazılar