Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Evet sosyal medya aleminin sevimsiz yüzü var elbet. Ama çok iyi durumlara da vesile olduğunu inkar edemeyiz.

        Mesela Umut Ayberk Akbay sayesinde Hasam Amca ile tanıştık.

        Zorlu geçirdiğimiz şu günlerde çaresiz olan insanların sesini de duyabiliyoruz.

        Bir hafta önce 57 yaşındaki Hasam Amca’nın fotoğrafını paylaşıp, “Fide yetiştiriciliği yapıyor. Koronovirüs sebebiyle yetiştirdiği fideleri sattığı pazar kapandı. Neredeyse bin dönüme yetecek domates, biber, patlıcan, çilek vb fidesi elinde kaldı” diye yazıp duyurdu Umut Ayberk Akbay.

        Ve bu yüzbinlere ulaştı.

        En başta Doğa Rutkay fark etti. Hasan Amca’nın durumunu paylaştı.

        Ve daha sonra fazlası oldu.

        Hasan Amca’nın fidelerine alıcı yağdı.

        Sipariş üstüne sipariş aldı.

        Hatta site yoğun talep üzerine kilitlendi.

        Bu olayı duyuran Umut Bey, daha sonra kamerasını Hasan Amca’ya yöneltti ve “Ne söylemek istiyorsunuz?” dedi.

        İşte ben o an bittim.

        Hasan Amca o kadar mahcup, o kadar çekingen, o kadar utangaç o kadar üzgündü ki, konuşurken bunu hissetmek, bunu izlemek... İnanın boğazım düğümlendi.

        Düşünün 30 yıldır fideleriyle uğraşıyor. Geçim ve dünya derdinde.

        Sosyal medya da olan biten, dönen geyiklerden bir haber.

        Bambaşka bir dünyası var.

        Ve o kadar yabancı ki, kameraya konuşurken zorluk çekti.

        İyi ki, varlar.

        Evet bu ülkede bu insanlar olduğu sürece gerçekten bir şey olmaz.

        Güzel ülkemin güzel insanları iyi ki varsınız.

        Umut Bey’e de çok teşekkür ederiz.

        Ne olur Hasan Amca ve yüzbinlerce çiftçinin sesi olun sizler de. Kim kime ulaşabiliyorsa onlara kameralarını döndürsün.

        Çünkü bu iş çok emek isteyen bir şey. Ve tam da bugün buna ihtiyaç var.

        Biz el ele verirsek güçlüyüz.

        *

        Sosyal hayatta ne gibi değişiklikler olur?

        Evet koronavirüs yüzünden sadece tek bir sektör etkilenmedi elbet.

        Tüm sektörlerde ciddi bir etkilenme ve yara alma durumu var.

        Yeme-içme-eğlence hayatı da bunlardan en etkilenen sektörlerin başında geliyor.

        Peki Nisan sonu bu olaydan kurtulduk. Mayısta tekrar hayatımıza kaldığımız yerden devam eder miyiz sizce?

        Ben bu hafta bu sektörün birçok önde gelen ismiyle konuştum.

        Ve sokağa çıkıp eğlenen insanlarla da konuştum.

        Düşünceler ikiye ayrılmış gibi.

        1- “Bittiği anda uzun bir süre eve girmem. Her gece sabahlara kadar eğlenirim. O mekan senin bu mekan benim dolanırım. Zaten önümüz yaz. Güneyden asla şehre inmem. Dostlarımla yer, içer keyif yaparım. Anında unuturum koronayı” diyenler.

        Bir de

        2- “Artık benim için eski hayat diye bir şey yok. Bu iş bittikten sonra ciddi değişiklikler yapacağım. Bir kere şehir hayatına veda edeceğim. Daha sakin, daha sayfiye bir yere taşınacağım. Artık öyle küçük, dar, kapalı mekanlara asla girmem. Bir restoranda yemeğe gidersem bile en az on metre olması lazım başka insanlarla. Öyle eskisi gibi tokalaşma, öpüşme, sarılma olayı da bitti bende. Asla kimseyle sarılıp öpüşmem” diye düşününler.

        Ben ne mi düşünüyorum: Efendim 30 Nisan tarihini görene kadar her hangi bir yorum yapmamak niyetimdeyim. Tabii ki dünya değişiyor. Bir değişiklik olacak. Hem yeme-içme sektöründe hem de gece hayatında. Eğlence kavramları ciddi erozyona uğrayacak. Ama sadece bu sektörde değil birçok sektörde elbette. Ama tabii olayın seyrini bekleyip görmek gerek. “Şöyle olacak, böyle olacak” demek için henüz erken. Düşünceler, istekler her gün yaşanan ruh hallerine göre değişiyor. Yirmi gün sonra yeniden değerlendiririz.

        *

        House Party alemlerinde süslenme modası

        Hatırlayın karantina günlerinde yeni bir uygulamanın popüler olmaya başladığından söz etmiştim.

        House Party’de insanlar sosyalleşmeye başladılar diye yazmıştım.

        Olaya artık çok gelişti.

        Şöyle ki, bir kesim belli bir saat belirliyor. Yemek masaları kuruluyor. Ve herkes o saatte kendi masalarında oturup diğer taraftan sözleştiği arkadaşlarıyla buluşuyor.

        Bunun için akşam dışarıya çıkılacakmış gibi hazırlık yapılıyor yani.

        Süsleniyor insanlar.

        Evet.

        Yalnız olanlar ise "Her an bir başka odada sosyalleşebilirim. Kimin odasına gireceğim belli olmaz” diyerek makyajını, saçını yapıyor. Akşam olduğunda başlıyor house party de dolanmaya.

        İlk günler insanlar yatar, pijamalı bakımsız hallerdeydi. Ama şimdi iş değişti.

        İnsanlar hemen uyum sağladı.

        *

        Ev hayatına hemen alıştık

        Malumunuz ben de ailem ile FaceTime üzerinden görüşebiliyorum.

        Gezmeyi, eğlenmeyi, seyahat etmeyi seven bir anne-babanın kızıyım.

        Ve ben de neredeyse en çok bebekken evdeydim sanırım.

        Çocukluğumda sokakta geçti.

        Ki iş hayatına atıldığımdan bu yana da gece-gündüz demeden sokaktayım.

        Yani hayatımda ilk kez bu kadar uzun evde oturuyorum.

        Hastalandığımda bile en fazla iki gün zor evde duran ben enteresan bir şekilde ev hayatına alıştım.

        Annem ile konuşuyordum önce ki, gün “Babam ve sen ilk kez bu kadar evde baş başa kaldınız galiba. Beş çocuk, torunlar falan” dedim.

        Annem bana “Evet 57 senedir evliyiz ilk kez bu kadar yalnız kaldık. Evde hiç bu kadar oturmamıştım. Ama insan ev hayatına da alışıyormuş. Eve bile alıştık. Hiç aklıma gelmezdi” dedi.

        Evet insanoğlu her şeye bir anda alışıyor işte.

        Buna da alıştık.

        Ama inşallah yine de bu alışma uzun sürmez.

        Nisan sonu tekrar eski ve güzel hayatımıza döneriz.

        Tek duam ve isteğim.

        Diğer Yazılar