Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dünyaca ünlü modeller Hayriye ve Nur, yani Gigi ve Bella’nın babası Mohamed Hadid memlekete geldi.

        Ama ne gelme.

        Ama ne karşılanma.

        Ama ne ilgi, alaka.

        Tamam biz yabancı çok severiz. Kim olursa olsun göklere çıkartırız.

        Şöhreti-ünü hiç fark etmez. O derece yabancıya karşı inanılmaz bir ilgimiz vardır.

        E malum bi de pandemi falan var. Kimseler gelmez oldu uzun süredir. Özlem de var.

        O yüzdendir ki Mohamed Hadid’e sarıldık.

        Nasıl sarılmak.

        Çölde vaha bulmuş gibi. Sanki Gigi ve Bella geldi memlekete.

        Aman da aman.

        İnanın baba bile şaşmıştır.

        Ama keyfi yerindeydi.

        Baklavalar, kebaplar…

        Etrafında gazeteciler.

        Of ki ne of.

        Baba Hadid’in 1.2 milyon, kızları Gigi ve Bella’nın toplam 100 milyonun üzerinde takipçileri var.

        Yani bu Hadid’lere ölüyor herkes.

        Bir de baba Mohamed Hadid, “Temmuz-Ağustos gibi belki kızlarımı getireceğim” dedi.

        İşte orada millet daha da coştu.

        Hatta kimileri “Bella ile Gigi geliyor” diye naralar atmaya başladı.

        Baba “Belki” demesine rağmen.

        İnanın çoğu insan hazırlığa başlamıştır bile.

        Neyse gelsin tabii Hayriye ve Nurcuğumuz.

        Duymayanlara, bilmeyenlere

        Duymayanlara, bilmeyenlere
        0:00 / 0:00

        Efendim baba Hadid’in beş çocuğu var. Ve bütün çocuklarının Arapça ismi olduğunu açıkladı bir kez daha.

        Daha önce de çok kez söylenmişti.

        Ama bu gelişte bir kez daha tek tek anlattı.

        Yani Gigi’nin ismi Nur, Bella’nın ismi Hayriye.

        Yani bizden bu kızlar, garipsemeyin.

        Mesela geldikleri zaman “Hayriye kız gel buraya” desek garipsemez mesela Bella.

        Ya da Gigi’ye, “Ah Nurcuğum. Gel bir Türk kahvesi içelim. Dedikodunun iki belini kıralım” desek koşa koşa gelir.

        Canlarımız, ciğerlerimiz.

        Evli insanların ayrı evleri

        Evli insanların ayrı evleri
        0:00 / 0:00

        Zaman zaman mevzu bu noktaya gelir.

        Özellikle Hülya Avşar her zaman söyler.

        Evli insanların ayrı evlerde yaşama fikrini.

        Hatta evliliğin belli bir yıl içinde bitmesini de savunur.

        Şimdi de Fazıl Say ve eşi Ece Dağıstanlı’nın ayrı evleri olması tartışılıyor.

        Evli oldukları halde kendi özel hayatlarından ödün vermediklerini, kendi evlerinde yaşadıklarını açıklamışlar.

        Yani ikisinin de ayrı evleri varmış ve birbirlerine giderken sırt çantalarını alıp gidiyorlarmış.

        Hala sevgili hayatı yaşadıklarını söylemişler.

        E tabii klasik bizim insanımızın sesi yükseldi hemen.

        Yok efendim olur muymuş böyle saçmalık!!

        Evli insanların ayrı evleri mi olurmuş!

        Evlenen insanlar aynı evde yaşamalıymış.

        Bla bla bla.

        Önce bi sakin.

        Derin bir nefes alın.

        Hatta on kez alın verin.

        Ve insanların fikirlerine, düşüncelerine, yaptıklarına saygı duyalım.

        Ne çiftler var evin içinde birbirini boğmak istiyor gibi mutsuz olan..

        Birbirinden nefret ederek aynı evin içinde yaşamaya mahkum olan.

        Aşık olup evlenen ama aynı evin içine girince daralan.

        Yani böyle çiftler var. Ve çoğunlukta.

        Eğer Fazıl ve Ece böyle bir çözüm bulmuş mutlularsa sorun yok.

        Herkesin evliliğinin dinamiği farklı.

        Birbirlerine aşkları yok olmuyor demek.

        Şahsen ben de destekliyorum bu durumu.

        Eğer gerçekten insanların evliliği daha dinamik, daha iyi yürüyecekse neden olmasın.

        Evleniyorsun diye illa boğazına kelepçe takılmıyor.

        Herkesin kendi özel hayatı, özel alanı olmalı.

        O zaman inanın bu kadar aldatma bu kadar şiddet de olmaz diye düşünüyorum.

        Yani illa ayrı ev demiyorum.

        Fakat, insanlar birbirinin özel alanına da saygı gösterirse, baskı kurmazsa bu kadar mutsuzluk da olmaz demek istiyorum.

        Sergi kuyruğunu görünce mutlu olmak

        Sergi kuyruğunu görünce mutlu olmak
        0:00 / 0:00

        Refik Anadol’un “Makine Hatıraları: Uzay” sergisinin açılmasıyla birlikte uzun süredir görmediğimiz görüntüleri de görür olduk.

        Pilevneli Galeri’nin bulunduğu Dolapdere’de ciddi bir hareketlilik oldu.

        Ana caddede kuyruk oluştu.

        O bölgedeki, oteller doldu.

        Sergi kuyruğu görmek inanın beni mutlu etti. Hatta kimilerinin sosyal medya hesabından “İki saattir sıradayım ve çok mutluyum” tadında paylaşımlarına denk gelince daha da mutlu oldum.

        İnsanın inanası gelmiyor

        İnsanın inanası gelmiyor
        0:00 / 0:00

        Angelina Jolie'nin "Brad Pitt bana ilişkimiz süresince şiddet uyguladı. Çocuklarım da yasal olarak buna tanıklık etmeye hazır" çıkışı sonrasında çiftin oğlu Maddox babasının soyadını istemediğini söyledi.

        İnsanın inanası gelmiyor.

        "Brad Pitt" diyorsun.

        "Yahu nasıl olur" diyorsun.

        "Olur mu hiç öyle" diyorsun.

        Sonra bunu duyan bazı erkekler, "Ya işte Brad Pitt de olsa olur demek" diyor.

        "Angelina Jolie de olsa aldatılır, şiddete uğrar" diyor.

        Yani bunu normalleştirmeye çalışıyor.

        İşte burada da benim aklım-beynim duruyor.

        Diğer Yazılar