Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTANBUL Park pistini kiralayarak “Ölümden kurtaran” İntercity’nin patronu Vural Ak, benim gibi otomobil ve hatta bilumum motorlu araçlara “Hasta” bir adamdır. Şahsi garajında da şahane ötesi otomobiller bulunur. Geçenlerde arayıp, “Porsche Panamera Turbo’nun S e-Hybrid’ini hiç kullandın mı?” diye sordu. “Ne kullanması, görmedim bile” deyince “Ben bir tane aldım ve çok hoşuma gitti. Hemen yolluyorum sen de bir dene” dedi ve iki gün sonra bir çekiciye yüklenmiş Porsche Panamera Turbo S e-hybrid kapımın önündeydi. Bu sayfada yazdıklarımı okuyanlar bilir, hibrit otomobillerden pek hazzetmem. Deve desen deve değil, kuş desen kuş değil gibime gelir. Zaten pek çoğu elektrik motoru ile bir kilometreden fazla gitmeyen, biraz hızlanınca hemen patlamalı motoru devreye sokan, elektrikli menzili son derece kısa, yararsız otomobiller olarak görünür bana.

        Bu yüzden olsa gerek kapıda duran Porsche Turbo S’in hibrit bölümü pek ilgimi çekmiyordu. Ama 550 beygirlik benzinli, 136 beygirlik elektrikli motorun kombinasyonu ile ortaya çıkan 680 beygirlik muazzam güç ilgimi fazlasıyla çekiyordu. Bu nedenle de dış görünüş olarak diğer Porsche Panamera’lardan çok da farklı olmayan Turbo S Hybrid’in direksiyonuna geçmek için sabırsızlanıyordum.

        Diğer Panamera’lardan çok farklı olmasa da Panamera Turbo S’in dikkatli gözlerden kaçmayacak farklılıkları da yok değildi. Mesela en ilgi çekeni 21 inçlik devasa jantların içine zorlukla sığan öndeki 420 mm’lik “hulk” görüntülü fren kaliperleri ve soğutmalı seramik diskler. Şimdiye kadar gördüğüm en büyük seri üretim araç frenleri diyebilirim. Bu görüntü bile otomobilin nasıl bir güce sahip olduğunu ve gerekli anlarda bu gücü dizginlemek için nasıl bir fren gerektiğini gösteriyor. Otomobilin yan hava çıkışının üzerinde “e-hybrid” yazısı ise canavarın ekstradan güce sahip olduğunu gösteriyor.

        Porsche Panamera’nın dış dizaynını beğenenlerden değilim. Ama iç tasarımda tam tersine, Dünyanın en “ilerici” spor sedan içine sahip olduğunu düşündüm hep. Otomobil dört tekerden çekişli. Normalde 80 arka 20 ön çekiyor. Ama gerekli hallerde öndeki güç artıyor. Bazen 50-50 oluyor ama çok ender, çok zorlayınca. Hızlı kalkışlarda savrulma falan yok. Arkayı atma yok. Müthiş stabil. Tüm virajları normalde döndüğümden yaklaşık yüzde 10 hatta yer yer yüzde 15 daha hızlı alıyorum. Belli ki daha sermaye var. Otomobil emanet olmasa zorlayacağım da bir yere çakarsak Vural Ak’a ayıp olacak.

        Porsche kusursuz bir teknoloji yaratmış. Gece program çıkışı eve gelirken otomobili e-drive pozisyonuna alıyorum. İşle ev arasındaki 25 kilometrelik mesafeyi tamamen elektrikli olarak geliyoruz. 4’te 3 dolu olan şarjın yaklaşık yüzde 30’unu harcıyoruz. Ki farlar, klima ve ses sistemi çalışıyor. Menzil gayet iyi. Benzin tüketimi 0. Ertesi gün de işe aynı şekilde 0 harcama ile gidiyorum. Şarj hâlâ idare ediyor. Full şarjla belli ki, 70-80 kilometre yapabilir. Üstelik de sadece elektrik motoru ile 110 km/s hıza kadar rahatça çıkıyoruz. Diğer hibritler gibi 40’ı geçtin motor çalıştı falan yok. Süper. Daha süperini ise o gün keşfediyorum. Meğer Panamera S Turbo hibrit, aslında bir plug in hybrid’miş. Yani fişe takıp şarj edebiliyorsunuz. Adaptörü şans eseri bagajda görmesem hiçbir yerinde plug in olduğu yazmıyor. Bu sayede otomobili sürekli şarj ediyorum ve üç gün boyunca beş kuruşluk benzin yakmadan işe gidip geliyorum. Gerçi böyle otomobil alıp, sadece elektrikle kullanmak salaklık olabilir ama isterseniz hiç benzin harcamadan kullanabileceğiniz bir otomobil. Eğer günde 70-80 km’den fazla yol yapmıyorsanız.

        Şunu açıkça söylemeliyim ki, Porsche Panamera hibrit, şimdiye kadar kullandığım hibrit otomobillerin en iyisi. Porsche, hibrit konusunda herkesi ve her şeyi aşmış. Kusursuza yakın bir hibrit otomobil yapmış. Diyeceksiniz ki, “İyi de kardeş bu otomobilin fiyatı ne?” Vallahi bilmiyorum. Çünkü Türkiye’de satılmıyor. 1 tane var, o da Vural Ak’ta ve yurtdışından zor bela bulup almış ve kendi ithal etmiş. Doğuş Oto bu aracı getirmiyor bildiğim kadarıyla. Avrupa fiyatı yaklaşık 200 bin Euro. Buradan yola çıkarsak Türkiye fiyatının da üç aşağı beş yukarı 600-650 bin Euro olması olası. Pahalı ama böyle bir sedan daha yok. Ve anlamadığım bir şey var. Bu kadar iyi otomobiller yapan Almanlarla biz niye kavga ediyoruz?

        0’DAN 100’E 3.4 SANİYEDE ÇIKIYOR

        Otomobile yerleştikten sonra büyük bir heyecanla kontak anahtarını çeviriyorum. Ama o da ne, anahtarı çeviriyorum fakat V8 motorun 550 beygirlik hırıltısını duyamıyorum. Kapatıp bir daha açıyorum. Yine tık yok. Salaklık işte. Otomobil hibrit ama ben ses bekliyorum. Garajdan çıkıp yolda gaza basıyorum ve birden devir saati harekete geçiyor. Abartılı olmayan bir motor sesi ile ileri atılıyoruz. Hep birlikte koltuğa yapışıyoruz, beklenmedik bu ivmelenme karşısında midemiz ağzımıza gelir gibi oluyor. Hemen gazdan ayağımı çekiyorum. Çünkü otomobilin 0’dan 100’e hızlanması 3.4 saniye ama, daha beteri sıfırdan 160’a hızlanması da 7.6 saniye. Gazdan ayağımı çekince motor yine susuyor ve elekrikle yol almaya başlıyoruz. O anda direksiyondaki seçme selektörünü fark ediyorum; e drive’da. Yani elektrikte. Otoyola çıkınca Sport +’ya alıyorum. Gazı köklüyorum. Uçtu uçacak. Bir anda 180 km/s’yi buluyoruz. Muazzam akıllı bir kontrol mekanizması kurmuş Porsche. Güç talep etmediğiniz anda hemen elektrik. Yol tutuş muazzam.

        Otomobilin sadece benzinli motorla kullanınca 100 km’de 20 litrenin üzerinde bir tüketimi var. Dikkatli bir kombine kullanımda ise 6 litre civarında bir tüketim yapıyor. Akıl alır gibi değil.

        İÇİ UZAY ARACINA BENZİYOR

        Panamera, iç tasarımı bu modelde bir adım daha öne taşımış ve otomobil ile uzay aracı arasında bir şeyler yapmış. Orta konsolun tamamı dokunmatik bir ekran gibi ve tüm konfor donanımları ile bunların göstergeleri buraya yerleştirilmiş. Kemerinizi bağladığınız anda üsten Mars’a gidiş için gerekli bilgiler gelecekmiş gibi bir his yaratan bir ortam. Vites kolu Peugeot’yu andırıyor ama biraz daha hoş. Gösterge tablosu tipik Porsche ama dijital hale getirilmiş. Dashboard’un ortasında Mercedes S sınıfını andıran yatay kocaman bir ekran ve bu ekranda da otomobil ile her türlü bilgiye ulaşılan harika bir yazılım var. Bu kadar karışık bir sistemin benim gibi teknoloji özürlü biri tarafından bile rahatça kullanılabilir olması, bir Porsche mucizesi olsa gerek. Navigasyon sistemi müthiş iyi çalışıyor. Ses düzeneği Bose, kaliteli bir ses veriyor. Kapılardaki hoparlörlerin soluk led aydınlatmaları çok şık. Elektrikli koltuklarda kullanılan kırmızı deri iç mekânın tamamına hâkim ve tavan ile sütunlardaki siyah süet ile şık bir kombinasyon olmuş. Göze çok hoş gelen ve bir o kadar da rahat ulaşılabilen fonksiyonlara sahip iç mekânın tek eksisi arka koltuklarda diz mesafelerinin çok fazla olmaması. Karbon fiber direksiyonun ve karbon fiber dashboard’un deri ile kaynaşması mükemmel ötesi.

        Diğer Yazılar