Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KEMAL Kılıçdaroğlu’nun, “Hadi gelin, yerel seçimi erkene çekelim” meydan okuması, CHP Lideri’nin “ender” doğru çıkışlarından biriydi.

        Bir yandan AK Parti’nin genelde erken seçimi pek sevmediğini biliyor, diğer yandan da AK Parti’nin son dönemde özellikle yerelde gücü kaybettiğini gördüğü için bu zafiyeti ortaya koyacak bir meydan okumaya kalkışıyordu CHP Genel Başkanı.

        İktidar partisinin erken seçime gitmeyeceğini gayet iyi bilmesine rağmen yaptı bunu.

        Yerel seçimlere hemen hemen 16 ay gibi bir süre var.

        Az değil ama su gibi akıp gidecek bir süre aslında.

        Kulislerde AK Parti’nin yerel seçimler ile genel seçimleri birleştirmek isteyeceği dedikodusu dolaşıyor.

        Anayasal olarak mümkün görünmese de Türkiye’de her şeyin “mümkünü” bulunur.

        Normal olarak yerel seçimler 2019’un Mart ayının sonlarında yapılacak.

        4 ay sonrasında da Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri.

        Böyle bakıldığı zaman, 2019 yerel seçimlerinin cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi “en büyük kamuoyu yoklaması” niteliği taşıyacağı aşikâr.

        Bu yüzden de 2019’daki yerel seçimler sadece belediye başkanlarının değil belki de “kimin cumhurbaşkanı olacağının” işaretini verecek bir seçim olarak görülüyor.

        Siyaseti yakından takip edenlerin ve tahminleri genelde doğru ya da doğruya en yakın çıkanların üzerinde ittifak ettiği bir konu var ki; o da şu:

        “İstanbul’u alan cumhurbaşkanlığını da alır.”

        Biraz daha temkinli olanlar ise “Ankara ve İstanbul’u alan cumhurbaşkanlığını alır” diyor.

        Bir önceki yerel seçimlerde Ankara kalesi sallanmış, surlarda açılan gedikler öyle veya böyle kapatılarak düşmekten kurtulmuştu.

        İstanbul ise sağlam duruyor gibi görünse de Üsküdar gibi önemli bir yer Ankara benzeri zorla elde kalmış, Eyüp AK Partili adayın bireysel çabasıyla kurtarılabilmişti. Ancak referandumda İstanbul da bir sonraki kuşatmaya dair olumsuz sinyaller vermişti.

        AK Parti’nin şimdilerde bu kalelerle ilgili yapmaya çalıştığı tahkimat, bana göre yerel seçimlerin ve referandumun surlarda açtığı delikleri ve yıkılan burçları tamir etme çabasından ibaret.

        Türkiye’de siyaseti herkesten ve hepimizden daha iyi bilen bir kişi var: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

        O yüzden bu kalelerin 2019’da da dayanmasını istiyor.

        Tüm bu kalelere birer “Gazi Osman Paşa” arıyor.

        Çünkü biliyor ki, Plevne düşerse anlaşma Ayastefanos’ta yapılır.

        **************

        İYİ Mİ?

        MERAL Akşener partisini kurdu ve açıkladı.

        Kurucular kurulunda bildik tanıdık isimlerin çok olmaması eleştiri konusu.

        Katılmıyorum; dünyadaki yeni siyaset trendi bilinenlerin lehine gitmiyor.

        Yeni yüzler, yeni söylemler, yeni isimler daha fazla ilgi çekiyor.

        O açıdan sorun yok bence.

        İYİ Parti isim olarak “iyi” mi bilemedim.

        Sanki “Yeni Parti” daha mı iyi olurdu.

        Logo çok tanıdık.

        Bence onun da bir zararı yok.

        Ampul de tanıdık bir simgeydi.

        İkisi de ışık kaynağı sonuçta.

        Biri gece olunca yakılır, diğeri gündüzün ışığı.

        Lambaya karşı avantajı aynı zamanda ısıtması, doğal olması. Tabii bir de en ucuz enerji kaynağı.

        Slogan ise Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin tescilli malı imiş.

        Menderes Türel’in slogan ve hatta logo için dava açma ihtimalinden söz ediliyor.

        Böyle yol kazaları hep olur.

        Akşener’in çalıştığı ajansın hatası.

        Ama dava açılması, siyasi rekabet açısından daha büyük hata olur.

        Akşener’e ve partisine açılacak her dava İYİ Parti’ye iyi gelir.

        **************

        MERAK ETME BARDAKÇI, BU MİLLET BİLİR

        MURAT Bardakçı dostum dün tüm memleketi dedesinden kendisine miras zanneden Nilhan isimli hanımefendiye seslendi.

        Özetle dedi ki: “Kızım, senin yüzünden Osmanoğlu ailesine karşı bir nefret başlıyor.”

        Yanılıyorsun Murat’çığım, böyle bir nefret başlamıyor.

        Başlamaz da!

        Çünkü bu millet sapla samanı ayırt etmeyi öyle veya böyle bilir.

        Bu ülkede Osmanlıcılık yapanların, Cumhuriyet’e saldıranların söylediği bir palavrayı da bu vesileyle gündeme getirelim bari.

        Bazıları öyle bir hava estiriyor ki, zannedersin Cumhuriyet’ten ve Atatürk’ün kurduğu bu devletten yana olanlar Osmanlı’dan nefret ederler!

        Bu lakırdı külliyen palavra, pompalanmaya çalışılan bu görüş, baştan sona siyasi menfaat amaçlı bir tevatürden ibarettir.

        Ben, sapına kadar Cumhuriyet âşığı, köküne kadar Atatürkçü bir ailede, bir ortamda büyüdüm.

        Mustafa Kemal öl dese ölecek kadar Atatürkçü olan dedem, hatta dedelerim, bir gün bile vatandaşı olarak doğdukları Osmanlı’ya laf etmediler.

        Onlar etmediği gibi onların çocukları da, torunları da etmediler.

        Bizim için Atatürk büyük adamdı, ama Ertuğrul Gazi de, Osman Gazi de, Orhan Gazi de, Fatih Sultan Mehmed de, Yavuz da, Kanuni de, Murat da büyük adamlardı.

        Çocuk yaşlarda hepsinin hayatının bilinen yönlerini ezbere bilir, hepsini ecdat kabul ederdik.

        Onlar bu ülkeyi bize yurt edenlerdi.

        Onların devri ister istemez kapanınca ortaya çıkan Mustafa Kemal, o yurdun bizim yurdumuz olarak kalmasını sağlayan bir büyük adamdı.

        Onlar kurucuydu, Atatürk kurtarıcı ve çağa ayak uydurucu.

        O yüzden hiç merak etme Murat’çığım.

        Biz neyin ne olduğunu biliriz.

        Kimin Osmanlı olacak kadar soylu, kimin Osmancık pirinci kadar “küçük” olduğunu anlar bu millet.

        **************

        OLUMLU BİR FARKINDALIK

        MUHARREM Sarıkaya dün AK Parti’deki bir tedirginliği yazmış.

        Okuyunca, benim bir süreden beri gözlemlediğim bir durumun AK Parti’nin de farkında olduğu bir gerçek olduğunu anladım.

        Bir süreden beri gözlemlediğim, Devlet Bahçeli tarafından MHP’den dışlanan bazı kesimlerin ve özellikle bu tarzı benimseme eğilimindeki gençlerin önemli bir bölümünün AK Parti’ye yakınlaşma çabası içinde oldukları.

        Bunların bazıları BBP çizgisinin ötesine geçenler, bazıları ise eski MHP’nin “sokak kadroları” tarzı gençler.

        Benim tanımımla, “Kurtlar Vadisi nesli”.

        Yaşları 18 ila 30’ların başı arasında değişen bu grup, kendilerini AK Partili olarak tanımlama ve partinin güç şemsiyesi altında yer edinme çabasındalar.

        AK Parti yönetimi zaman zaman bunlarla arasına mesafe koyma girişiminde bulunsa da, bunların kendilerine kurdukları bazı “Ocakların” AK Parti gençlik teşkilatı imiş gibi lanse edilmesine tepki gösterip dışlasa da, sonuçta bunlar kendilerini AK Partili olarak görüyor, tanımlıyor ve orada olmak istiyorlar.

        Muharrem’in yazısından partinin bunu fark ettiğini ve bundan rahatsız olduğunu anlıyorum.

        Parti ve Türkiye açısından sevindirici.

        Çünkü lümpen eğilimlere kucak açmanın ne iktidara, ne de Türkiye’ye faydası olur.

        **************

        KIZMA TEŞEKKÜR ET

        EBRU Şallı, ki kendisini eski bir manken ve önce şarkıcı Ozan Orhon’un, sonra işadamı Harun Tan’ın eski eşi olarak biliriz, evli bir adamla fotoğrafları çekilince epey bir gürültü oldu.

        Şallı’nın evli sevgilisinin eşi kıyameti kopardı.

        Sonra da Şallı ile sevgili olan kocası için, “Beni döver, bana şiddet uygulardı” dedi.

        Önceki gün de bu adamın, eşini gerçekten sokak ortasında dövdüğü görüntüler ortaya çıktı.

        Şimdi benim anlamadığım şu.

        Bu hanımefendi Ebru Şallı’ya niye kızgın?

        Kendisini sokak ortasında döven, kolunu kıran bir kocadan kurtardığı için Ebru Şallı’ya teşekkür etmesi gerekirken, kızılır mı!

        **************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Cilanın altındaki ortaya çıkınca şaşırmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar