Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YERLİ otomobil markası konusunda karamsarlığın hâkim olduğunu görüyorum.

        Hatta bazı meslektaşlarımız girişimi “dalga geçme” boyutunda ele alıyorlar.

        Oyuncak araba fotoğrafları falan basıyorlar sayfalarına.

        Yeni, modern, farklı bir ürün yaratmanın kolay olmadığını, hele hele otomotiv gibi bir sektörde bunun zor olduğunu, bunu yazıp söyleyenlerin çoğundan daha iyi bilecek durumdayım.

        Bunu “hayal” olarak görenlere “hayal” noktasında katılıyorum ama her büyük gelişmenin hayalle başladığını da unutmuyorum.

        Yerli bir otomobil markası yaratmak zor, fakat imkânsız değil.

        İşte Tesla örneği.

        Otomotiv endüstrisinin paradigma yıkıcı, inovatif firması ciddi sıkıntılar içinde.

        Model 3 dediği yeni, uzun menzilli aracını üretme konusunda çok ciddi sıkıntıları var.

        Yepyeni ve devasa bir fabrika kurdular ve yüz binlerce kişilik bir sipariş listeleri var.

        Ama şu günlerde aylık 20 bin otomobil üretmeleri gerekirken, toplam üretimleri bunu bulmuyor, sürekli ertelemeler yaşanıyor.

        Ama şunun şurasında 15-20 yıllık bir geçmişi olan marka dünyanın en bilinen otomobil markalarından biri olduğu gibi, sürekli zarar eden, geçen yılki zararı 600 milyon doların üzerinde olan şirketin piyasa değeri, 100 küsur yıllık Ford’un üzerinde.

        Çünkü o da ayakları yere basan bir hayali pazarlıyor ve “hayal kurma” yeteneği bugün en değerli ürün haline geldi.

        Türkiye’de bu işi yapmaya soyunanların da yapması gereken bu.

        Üstelik de arkalarında ülkenin yarım asırlık otomotiv üretim tecrübesi de olacak.

        **************

        Türkiye’nin bilgi ağı bu otomobili yapabilir

        “TÜRKİYE’nin otomobil markası, elektrikli olmayı hedeflemeli” diye yazınca ben de eleştirilerden nasibimi aldım.

        “Otonom olma yolunda da önemli mesafe kat etmeli” dediğim içinse alay mevzuu oldum.

        Bakın ben size bir şey söyleyeyim, mesela elektrikli otomobil konusunda Türkiye’de çok önemli bir bilgi birikimi var.

        Benim “Elektrikli Önder” adını uygun gördüğüm Önder Yol, yıllardan beri bu elektrikli otomobil işine kafayı takmış durumda.

        O bir otomobil üretmeyi değil, mevcut otomobilleri modifikasyonla elektrikli hale getirmeyi hedeflemiş biri.

        Elektrikliye dönüştürdüğü bir Toyota Corolla’yı kullanmışlığım var.

        Gerçekten çok önemli sorunları çözmüş, menzil konusunda çok başarılı işler yapmış.

        Bataryalar konusunda şu anda en büyük atılımı yapmaya çalışan Çinli firmalarla elektrikliye dönüşüm konusunda ciddi çalışmalar yürütüyor.

        Böyle bir projenin içinde veya yanında yer alması gereken, birikiminden yararlanılması şart olan bir isim gibi geliyor bana.

        Keza otonomi konusunda Argela gibi bir firmanın bu işin içinde, dışarıdan da olsa yer alması mümkün.

        Bu şekilde çok geniş bir bilgi birikimi ağını harekete geçirmeyi başarabilirse 5 babayiğit konsorsiyumu, birkaç yıl sonra bugün bu hayalle alay edenlerle alay ediyor olabiliriz.

        **************

        Sen tut, sen kaç

        BİR haysiyetsiz çıkıyor, bu ülkenin bağımsızlık savaşını örgütleyen, bu ülkenin iktidarını bu ülkenin halkına veren, bu ülkeyi kurtarıp yeniden kuran, demokrasi olması için gereken altyapıyı oluşturan adama sövüyor.

        Haklı bir infial oluşuyor.

        O haysiyetsiz hakkında hemen dava açılıyor, toplumun gazı alınıyor, mahkemeden de mahkûmiyet kararı çıkıyor.

        Sonra konu istinaf mahkemesine gidiyor ve istinaf mahkemesi de gerekçeli, anlaşılmaz bir kararla mahkûmiyeti bozuyor. Dava Yagıtay’a bile gidemiyor.

        Böylelikle “Tavşana kaç, tazıya tut” denilmiş oluyor.

        Hem Atatürk’ü sevenlerin gazı alınmış hem de Atatürk karşıtlarının tepkisi önlenmiş oluyor.

        Maksat bu mudur bilmiyorum ama ortaya çıkan tablo bu görüntüyü veriyor.

        **************

        Bir karar verin

        BİR gün deniliyor ki: “Çadırları yakarak, orantısız güç uygulayarak Gezi direnişinin başlamasına sebep olan FETÖ’cülerdir.”

        Bir süre sonra deniliyor ki:

        “Gezi olaylarını organize eden FETÖ’dür.”

        Bence bir karar verilse iyi olacak.

        Hangisi geçerli?

        Benim gözlemlerimi sorarsanız, sonrasını bilmem ama Gezi meselesi, halkın doğal bir tepkisiyle başladı ve sonrasında oradaki gerilimi gören bazı örgütlerin Gezi’ye çökmesi ve sahiplenmeye çalışması sonucu sıradan, tertemiz insanlar Gezi’yi terk etti.

        Eğer işin içinde FETÖ varsa “tahrik” eden olarak vardır ve sonrasında da bunu örgütlere teslim eden olarak vardır.

        Arası halkın malıdır.

        **************

        TARIM BAKANI’NA ÇAĞRI

        YILLARDIR fındığını Türkiye’den temin eden İtalyan Ferrero firması, artık Türkiye’den fındık almayacağını duyurmuş. Bunu kalite sorunları nedeniyle yapsalar diyecek lafım olmaz.

        Bunu kalite sorunları nedeniyle yapsalar diyecek lafım olmaz.

        Ama bunu Türkiye’ye karşı “düşmanca tavır” nedeniyle yaptıkları için bunu kabul etmem mümkün değil.

        Türkiye’nin, dünyanın çeşitli ülkeleriyle siyasi sorunları olabilir.

        Bunu siyasi yollardan çözebilirsiniz.

        Türkiye’nin yönetim anlayışıyla ilgili sorunlarınız olabilir.

        Bunu yönetimlerle konuşarak veya konuşmayarak çözebilirsiniz.

        Ama bunları bahane ederek Türkiye’nin üretim yapan insanını cezalandırarak bu işleri çözemezsiniz.

        Tam aksine, daha beter içinden çıkılmaz hale getirirsiniz.

        **************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ

        Dostumuzun düşmanına silah vermediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar