Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Liberallerimizin 20 yılı aşkın bir süredir istediği “2. Cumhuriyet” sonunda ilan edildi.

        Lamı cimi yok, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemini ve gece açıklanan kabine ile artık “Yeni bir Cumhuriyetimiz” var.

        Çok da dertlenmeyin sakın, Almanya’da da, Fransa’da pek çok Cumhuriyet yaşadı.

        Bu iş biraz Hollywood filmleri gibidir.

        Ya bir tane olur, klasikleşir, mesela Rüzgar Gibi geçti, ya da Baba veya Rocky filmleri gibi peş peşe numaralandırılır. 1,2,3 diye.

        2. Cumhuriyet’in ilk kabinesi de açıklandı

        Akşam Habertürk TV’de sordular “Kabine için ne diyorsunuz?” diye.

        Başkanlık sistemlerinde Kabineler için bir şey demenin gereği yoktur aslında.

        Aslolan Başkan’dır.

        ABD’de gördük örneğini, bu sistemde kabine dediğin tweet’le görevden alınabilme durumudur.

        Uç örnektir belki ama Ya Başkan’a uyarsın ya da tuvalette telefonundaki twitter aplikasyonundan öğrenirsin kovulduğunu.

        Önemli olan Başkan’dır.

        Eh, 16 yılda öğrendik zaten Sayın Başkan’ın neyi nasıl yaptığını.

        Çok büyük sürpriz olmaz.

        Ama eli daha rahat olacaktır.

        Güvenoyu diye bir sorun yok, Meclis’teki dengeleri düşünmek yok.

        Önemli olan icraat. Yine de kabineden söz etmek gerekirse.

        Kimi isimler beklentiye uygun, kimi isimler sürpriz.

        Başkan yardımcısı çoğunluk için sürpriz.

        Bürokrasinin en tepesinden geldi. Halk çok tanımaz ama biz biliriz biraz.

        Hakkında olumsuz bir laf duymadık Fuat Oktay Bey’in.

        Çalışkan, güvenilir, bürokrasiye hakim biri. Yeni devlet düzeni oluşturulurken gerekli özelliklere sahip.

        Muhtemelen başka Başkan yardımcıları da atanacaktır önümüzdeki günlerde.

        Bir başka sürpriz Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk.

        Hakkında olumsuz tek kelime edemeyeceğimiz, aydın, olabildiğince demokrat tavırlı, özgürlükçü ve Atatürkçü bir isim. 10 numara atama desem yeridir.

        Sürprizlerden biri Enerji Bakanlığından Maliye ve Ekonomi Bakanlğı’na kaydırılan Berat Albayrak.

        Bana göre şaşırtıcı değil. Zaten özel sektörden finans tecrübesi var. Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye’yi bir şirket gibi yöneteceğiz” dememiş miydi!

        Hulusi Akar Paşa Milli Savunma Bakanı oldu. Emekli olmadan, doğrudan atlayarak. İlk kez bir Genelkurmay Başkanı Milli Savunma Bakanlığı koltuğuna oturdu. Mesele savunma ise kim bir genelkurmay başkanından daha iyi bilir savunma işlerini. Ya Savunma Sanayi Müsteşarı, ya Genelkurmay Başkanı. Elbette ikincisi.

        Sonuç olarak başa dönmek lazım.

        Bu sistemde önemli olan başkan.

        Gerisi bugün var yarın olmayabilir.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti hükümetinden zorluklarla boğuşan bir Türkiye devraldı.

        Başka Türkiyemiz yok.

        Allah hepsinin yardımcısı olsun.

        ************

        Anlamsız bir piyasa tepkisi

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni kabineyi açıklamasının ardından dolar sert bir tepki verdi.

        20 dakika içinde yüzde 2, 1 saat içinde yüzde 3,8’lik artış yaşadı dolar kuru.

        Emin olun bu yükselişe bir anlam veremedim.

        Hani seçimin ertesi günü yükselse bir manası olurdu belki ama kabine açıklanınca yükselmesinden daha anlamsız bir durum olamaz.

        Çünkü piyasalar açısından önemli olan Cumhurbaşkanı’nın kim olacağıydı.

        Kabinede o olmuş, bu olmuş, şu olmuş bir farkı yok ki!

        Politikayı Erdoğan belirleyecek, kabine uygulayacak.

        Bu tepki neyin nesi!

        ************

        13

        YSK tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilmek üzere hazırlanan berattaki 13. Cumhurbaşkanı ibaresi daha sonra silinip, numarasız yeni bir berat verilince bazıları bunun nedeninin 13 sayısının uğursuzluğu olduğunu söylediler.

        Tanrım, ne şuursuzluk.

        13 sayısının uğursuzluğu İslami gelenekten gelen biri için hiçbir anlam taşımaz.

        Tamamen bir Hristiyan geleneğidir.

        Hz. İsa’nın 13 kişilik grubundan birinin, Yahuda “Iskaryot’un İsa’ya ihanet eden ve onu ele veren kişi olmasından kaynaklanan bir batıl inançtır bu.

        İslam aleminde ise hiç bir manası yoktur.

        ************

        Makinisti değil sistemi gözaltına alın

        Yine tren kazası,

        Bu kez 24 ölü.

        İki makinist gözaltına alınmış.

        Alınmış da makinist ne yapsın. Yoldaki hasarı gördüğü anda frene bassa tren dediğim 10 metrede durmuyor ki!

        Mesela makinistte değil.

        Sorun anlayışta.

        “Aşırı yağmur yağmış”

        Yağmur dediğin yağar. Sel olup da treni sürüklememiş ya. Yolun altına oymuş!

        Niye? Belli ki kötü mühendislik, hatalı imalat.

        İmalatta hata her zaman olabilir. Hele hele işi ehline vermiyorsan kesin olur.

        Yine de çaresiz değildir.

        Kontrol diye bir şey var.

        Benim çocukluğumda demiryolu kenarında oynardık zaman zaman.

        Çitlembik ağaçlarına tırmanırdık. Saka yakalamaya çalışırdık.

        O zamanlarda Demiryolu kontrolörleri vardı bizleri kovalayan.

        Hergün düzenli olarak yolu kontrol eder, ellerindeki beyaz boya ile sorunlu yerleri işaretlerlerdi. Çünkü zaman zaman doğa zaman zaman Vandallar, zaman zaman çocuklar yola ufak veya büyük zarar verebilirdi.

        Yolun güvenliği kontrolle sağlanırdı.

        Belli ki, artık böyle bir uygulama kalmamış.

        Bu iş bile taşeronlaşmış, taşeronun keyfine kalmış.

        Siz bırakın gariban makinistleri göz altına almayı.

        Zaten üç gün sonra mecburen bırakacaksınız adamcağızları.

        Siz bu yanlış sistemi kim kurdu ona bakın.

        En azından yarın öbürgün başka yerlerde “Yağmur” nedeniyle, rüzgar nedeniyle başka canlar gitmesin.

        Çünkü tüm makinistleri tutuklayıp, şimdilerde pek istenen idama mahkum etseniz de, bu kafayla kazaları engelleyemezsiniz!

        ************

        Yenisi daha büyük

        Bir kaç hafta önce Ferit Şahenk’in Wally teknesini satışa çıkardığını yazmıştım.

        Şahenk’in yarışlara da katıldığı Nahita isimli Wally 80 model tekne 2,6 milyon dolara satıştaydı.

        Bazıları bunun Doğuş Grubu’nun borçlarını yeniden yapılandırma süreciyle ilgili olduğunu düşündü. “Patron kemer sıkıyor” diye anlamlandırıldı bu satış.

        O zaman size bir haber vereyim.

        Ferit Bey, Wally 80 teknesini satıyor çünkü Wally’ya bir büyük boyunu ısmarladı ve yeni Wally suya indi.

        Adı yine Nahita olarak koyulan tekne 10 feet daha büyük.

        Yani eski Nahita 23,5 metreydi yeni Nahita ise 27,5 metre.

        Çok da güzel bir tekne.

        Güle güle biner inşallah, Rüzgarı bol olur.

        ************

        Aranan erkek

        Kadın sanatçı, manken, oyuncu gibi ünlülerimiz eğer bekarsa yaşamlarının bir döneminde mutlaka “Nasıl bir erkek istediklerini” medya ile paylaşıyorlar.

        Bir nevi “İlan” gibi.

        “Uygun niteliklere haiz olanlar başvurabilir” diyorlar sanki.

        Aradıkları adamlarda öyle özellikler sıralıyorlar ki, öylesini bulan erkek bile ameliyatla kadın olur.

        Fakat her nedense bu ünlü hanımefendilerin beraber oldukları erkeklere bakınca, saydıkları özelliklerden bir tekine bile sahip olmadıklarını da görüyoruz.

        O zaman da ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor: “O özelliklere sahip erkek senle niye olsun”

        ************

        Mikrocerrahi

        Ertuğrul Abimiz, (Özkök), Amerika Birleşik Devletleri’nde kocasının penisini kopararak tarihe geçen Loreena Bobbit’i yazdı geçtiğimiz günlerde.

        Koparılan penis bir marketin önüne atılmış, daha sonra bulunarak yerine dikilmişti.

        Özkök bunu detaylarıyla yazdı.

        Ancak bir şeyi unuttu.

        Onu da ben hatırlatayım.

        Penisi eşi taraından koparılan John Wayne Bobbit (İsim de pek bir afilli), penisinin yerine dikilmesinden sonra ne iş yaptı hatırlıyor musunuz?

        Gençler ve hatırlamayanlar için hatırlatayım.

        “Dikili penis”le porno sektörüne geçti.

        Peş peşe pek çok porno filmde oynadı.

        Bir anlamda mikrocerrahi uygulamalarının da reklamını yapmış oldu.

        Tabii bir de Türkiye’den olay var ki o da unutulmaz.

        Eşini yatağa bağladıktan sonra ekmek bıçağı ile penisini kesen Emel Hanım.

        Olay “Emel içgüdü” olarak tarihe geçerken kadının adı da “Sharon Emel”e çıkmıştı.

        Kadınların egemen olduğu günlerdi o günler.

        ************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Hastaneler dekorasyona değil, sağlık hizmetlerine özen gösterdiği zaman.

        Diğer Yazılar