Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bazen ben anlatamıyorum galiba ama bazen de anlamamakta ısrar edenler oluyor.

        Mardin’de bir bira içemedim otelde. “Bu benim için büyük dert değil ama turizmden büyük gelir elde etmek isteyen bir kent için dert olabilir” dedim ya, bazıları şöyle tercüme etmiş işi:

        “Altaylı Mardin’de bira bulamayınca çok kızdı.”

        Zeka parayla değil ki, bazılarında olmuyor.

        Anlayacakları kadar açıkça bir kez daha söyleyeyim.

        Yoo, niye kızayım. Hiç umurumda olmaz.

        Daha önce de yazdım ister satarsınız, ister satmazsınız.

        Ama satmıyorsanız “Bize turist niye gelmiyor” diyemezsiniz.

        “Turistler sorun yaratmıyor sana ne?” diyenler de var.

        Dediğim de bu, bunu sorun yapmayan gelir yine ama çoğunluk gelmez.

        Adam tatile çıkmış, keyif yapmak ister, o keyiflerin arasında iki kadeh içmek de varsa, keyfini kaçırma pahasına oraya gelmez.

        Bu kadar basit.

        O zaman da 5 milyon turist yerine 1 milyona razı olursun.

        Üstelik o gelen 1 milyondan adam başı 1000 dolar alacağına 500 dolar alırsın.

        Hesap basit.

        Arap Emirliklerinde bile serbest, Suudi Arabistan’ın yeni planladığı turizm bölgesinde serbest olacağı söyleniyor alkolün, niye?

        İşte bu söylediğim nedenden.

        TURİZMİN GSMH’YE KATKISI

        Hadi gelin turizm ülkeleriyle aramızdaki gelir farklarına bir bakalım.

        Avrupa’da turizm gelirlerinde yerimiz kötü değil.

        6. sıradayız.

        Ama hak ettiğimiz bu değil üstelik üzerimizdeki ülkelerle aramızdaki fark çok büyük.

        Mesela doğrudan turizm gelirlerinden GSMH’ye direkt katkı olarak Fransa 90 milyar dolar gelir elde ediyor.

        İtayla 86, İspanya 64.

        Bizimkisi ise 29 milyar dolar.

        GSMH’ya dolaylı katkıya gelince Fransa’nın turizmden elde ettiği 221 milyar dolar, İtalya’nın 207 milyar dolar. İspanya’nın 177 milyar dolar, Türkiye’nin ise 88 milyar dolar.

        Fransa’da turizmin GSMH’ya oransal katkısı yüzde 10, İtalya’da yüzde 13.

        Türkiye’de ise yüzde 4. Üstelik de bu ülkelerin GSMH’sı bizimkinden kat kat fazla iken.

        TURİZMİN İSTİHDAMA KATKISI

        İstihdama katkıya bakınca durum yine farklı değil.

        İtalya’da turizmin doğrudan sağladığı istihdam 1 milyon 200 bin kişi. Dolaylı istihdam ise 2,7 milyon kişi.

        Çalışanların yüzde 7’si turizmden ekmek yiyor.

        Fransa’da da sayılar hemen hemen aynı.

        Toplam istihdama turizmin katkısı Fransa’da yüzde 10, İtalya’da yüzde 13.

        Türkiye’de ise turizmden doğrudan istihdam sayısı 450 bin civarı. İstihdama katkı oranı ise yüzde 8,1.

        Bu oran Yunanistan’da yüzde 23.

        Anlayacağınız turizm eksiksiz olması gereken bir sektör.

        Size para ödeyen misafirlere umduklarını vermeniz gereken bir iş.

        Verirseniz para gelir, vermezseniz para gelmez.

        Hani derler ye, gelirse hepimize…

        Gelmezse de siz bilirsiniz!

        ***

        Bu kavgalar çok normal

        AK Parti’yi veya iktidarı desteklediği aşikar olan ve kimilerince “Yandaş” olarak tanımlanan yazarlar ya da bu yazarlarla, bürokraside AK Parti iktidarı tarafından yükseltilmiş bürokratlar arasında sütunlara yansıyan tartışmalar bazı kesimlerde coşkuyla, bazı kesimlerde ilgiyle, bazı kesimlerde ise hayretle izleniyor.

        Hatta bu kavga ve tartışmalardan anlamlar çıkarılıyor, teoriler üretiliyor.

        Oysa ortada hiç de acayip bir durum yok.

        Türkiye’de 16 yıldır süren bir iktidar ve devletin neredeyse kılcal damarlarına kadar sisteme hakim olmuş bir yeni anlayış var.

        Adına “Yeni Türkiye” dedikleri.

        Bizim gibi eski Türkiye artıkları hala mevcut sağda solda ama etkileri ya da etkileme güçleri diğerlerine oranla zayıf.

        Bu yüzden de artık bu tartışmaları kendi aralarında yapmaları çok doğal.

        Nasıl ki, geçmişte tamamı merkez partileri destekleyen geçmişin yazarları ve gazeteleri kendi aralarında kavga ediyorduysa, bugün de artık egemen olan yapının taraftarları kendi aralarında tartışıyorlar. Hatta zaman zaman bel altına inen kavgalar ediyorlar.

        Çünkü artık kalabalık orada.

        ***

        Ayılık yaptım özür dilerim

        Bakan Mehmet Ersoy’la yaptığımız Güneydoğu turundan ben birkaç saat daha erken ayrılmak zorunda kaldım.

        Akşam yapay zekayı konuşacağımız Teke Tek Özel vardı. Bu yüzden de Gaziantep’e gelir gelmez hemen uçağa koştum.

        Hal böyle olunca da gastronomi başkentimiz Gaziantep’in şahane yemeklerini tatmaya fırsat bulamadım.

        Her ne kadar Gaziantep’i kebap kenti olarak görenlerden değilsem de, bu kentin asıl güzel tarafının muazzam ev yemekleri olduğunu bilsem de, İmam Çağdaş’ta yenilecek bir kebabı da, sevgili Burhan Çağdaş’la kucaklaşmayı da yaşlı gözlerle kaçırdım.

        Ama kaçırmamışım.

        Sağ olsunlar, ben uçağa binerken elime bir paket tutuşturdular.

        Uçağa bindiğimde bir de ne göreyim.

        İçinde kebaplar.

        Beklesek soğuyacak yenmeyecek.

        Hazır uçağın kapısı da kapatılmadan yiyeyim bari dedim.

        Bir ayılık yaparak kebabı koltukta mideye indirdim.

        Çevreme verdiğim rahatsızlık için bir kez daha özür dilerim.

        ***

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Çıkaramayacağımız çekirdeği yutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar