Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Not yüzünden tartıştığı öğretim görevlisini bıçaklayıp sonra da silahla vuran hukuk öğrencisi pisliğin ardından şöyle yazıldı: “Bu rezil hakim ya da savcı olacaktı.”

        Muazzam tespit. Alkışlıyorum.

        Bilmiyoruz ki, belki avukat olacaktı.

        Anlamadığım niye bu kadar şaşırdığınız, bu olayı niye bu kadar garipsediğiniz.

        Olacağı buydu, oldu.

        Biliniz ki, bunlar yarın işçi olacaklar, memur olacaklar, mühendis olacaklar, doktor olacaklar, hakim olacaklar, savcı olacaklar hatta bazıları bakan olacak, başbakan bile olacak.

        Bunlar dediğim kim biliyor musunuz?

        Bilmiyorsanız söyleyeyim.

        Bunlar “Kurtlar Vadisi nesli”.

        Gidin 2000’li yılların başına bakın Hürriyet arşivindeki yazılarımdan başlayın okumaya.

        Kurtlar Vadisi adlı dizinin Türkiye’de gençliği çürüttüğünü, silahla, kaba kuvvetle sorun çözmeyi öğrettiğini, yasa tanımazlığı, yasa dışı ve hatta üstü olmayı marifet gibi takdim ettiğini, ihkak-ı hak kavramını dikte ettiğini, bu diziyi izleyen gençlerin dizinin çok etkisinde kaldığını ve dizi nedeniyle bir nesli tehlikeye attığımızı yazmışım.

        Hem de defalarca.

        Şimdi son derece sahte bir biçimde “Aaaa, bu nasıl öğrenci böyle ayol” diyorsunuz ya.

        Ben size söyleyeyim.

        Bunlar iyi günleriniz.

        Beş beterlerini göreceksiniz.

        Çünkü bunları siz izlediniz.

        Çocuklarınıza da siz izlettiniz.

        REKLAM

        ***

        Belki de teşekkür etmeliyiz

        “Osmangazi Köprüsü’nden geçtim ve çok fena kazıklandım” diye yazdım.

        Köprüyü yapıp işleten Otoyol AŞ’den yanıt geldi:

        “Zammı biz yapmadık.”

        Doğru onlar yapmadılar.

        Zaten onları suçlamıyorum.

        Onlar devletle bir anlaşma yaptılar.

        Bu anlaşmaya göre köprüyü yaptılar, paralarını anlaşmada belirlenen fiyat üzerinden alıyorlar.

        Güntay Şimşek’in de önceki gün yazdığı üzere bu köprü ve ona bağlı İzmir’e kadar uzanan otoyollar “yap işlet” modeliyle ihaleye çıkarıldı.

        İhaleyi de en ucuz fiyatı veren OtoyolAŞ konsorsiyumu aldı.

        Köprüyü ve otoyolları yapacaklar, bunun karşılığında 22 yıl 4 ay boyunca boyunca işletecekler.

        İhale bedeli ise yapıldığı tarih itibarıyla 10 milyar TL. Yaklaşık 5 milyar dolar.

        Bu ihalede devletin verdiği fiyat ise şöyle.

        Köprü geçiş fiyatı 35 dolar artı KDV.

        Otoyol fiyatı ise kilometre başına 5 cent.

        Devlet otomobil sayısı garantisi de ayrıca vermişti.

        Buna göre Orhangazi-Bursa arasında günde 35 bin araç, Karacabey-Edremit arasında günde 17 bin araç. Edremit Ayrımı-İzmir arasında ise günde 23 bin araç.

        Henüz tamamlanmadığı için otoyolu bir kenara bırakalım ve sadece köprüyü hesaplayalım.

        Geçsin geçmesin günde 40 bin araç karşılığı devlet Otoyol AŞ’ye yılda 584 milyon dolar para ödeyecek. 22 yıl 4 ayda toplam 13 milyar dolar para ödenecek.

        Sadece köprü geçişi bu. Otoyollar hesabın içinde yok.

        Desek ki, bu köprü 3 milyar dolara mal oldu.

        5 yıl içinde kendini amorti edecek, hadi yatırımın faizini de koyalım, 6 yıl içinde amorti etti diyelim. Sonraki 16 yıl gelecek olan para kâr olacak.

        Yani yaklaşık 10 milyar dolar.

        Bunun 1’ini bakım onarıma ayırsalar. 9 milyar dolar. Hem de garantili.

        Bir bu kadar da otoyoldan gelse.

        Kazanca bak.

        Tabii biz yine de OtoyolAŞ konsorsiyumundaki firmalara teşekkür etmeliyiz.

        Çünkü bu ihalede onlar olmasa arkalarından gelen firmanın teklifi 34 yıl işletme üzerineydi.

        Yani halimize şükredelim.

        REKLAM

        ***

        NYT’nin amacı hali değil!

        New York Times, Türkiye’den kaçan sermaye ile ilgili geniş bir haber yaptı.

        Türk şirketlerinin yurt dışında yaptığı yatırımlarla ilgili bir haber.

        Açıkçası ben bu haberi iyi niyetli bir bilgilendirme haberi olarak göremedim.

        Tam aksine, Türkiye’ye yatırım yapılmasını engelleme amaçlı bir haber olarak okudum.

        Niye mi?

        Anlatayım.

        Türkiye’ye veya dünyanın baka ülkelerine yatırım yapan Amerikan şirketleri ya da Avrupa şirketleri veya Çin, Japon şirketleri yok mu?

        Bu şirketlerin kendi ülkeleri dışında yatırım yapması, başka pazarlara girmesi, dış pazarlardaki fırsatları değerlendirmesi bu şirketlerin Amerika’dan korkup kaçması anlamına mı geliyor, yoksa kendi ülkesinde büyüme imkanı kalmadığı, orijinal ülkesinde ulaşabileceği büyüklüğe ulaştıktan sonra, başka ülkelerde de pazar arayışına girmesi anlamına mı geliyor?

        Onlar Türkiye’ye gelince “yatırım” oluyor, bizim işadamları oralara gidince “sermaye kaçışı”...

        Nasıl bir mantıksa...

        Türkiye’de elbette hukuk sorunları var, yatırım sorunları var, bunları inkar edecek halimiz yok.

        Ama New York Times’ın amacı bu değil.

        NYT sadece “Türkler Türkiye’den kaçıyor, siz sakın gitmeyin” diyerek korku salmaya çalışıyor.

        Hepsi bu.

        Öyle olmasa, F. Holland döneminde Fransız sermayesi vergi yükünden kurtulmak için dünyanın dört bir tarafına dağıldı.

        NYT bunu yazdı mı!

        REKLAM

        ***

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Kendimizin bile inanmadığı şeyleri, soranlara fikrim diye yutturmaya kalkışmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar