Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Trump’ın Golan Tepeleri’ndeki İsrail işgalini yasallaştırma kararının ardından en sert tepkiyi veren ülke Türkiye oldu.

        Hemen hemen aynı anda Avrupa Birliği de “Bu karar geçerli bir karar değildir” diyerek tavrını açıkça ortaya koydu.

        Böylece Türkiye ile ABD arasındaki sorunlu meselelere S400, Kuzey Suriye, YPG, F35 ve Maduro dışında bir de Golan Tepeleri eklendi.

        Açıkçası bu eklemeyi Maduro’nun ABD ile aramızda sorun olmasından daha makul bulmakla birlikte, AB ile ortak hareket etmenin daha doğru ve daha stratejik olacağını da bir kez daha belirteyim.

        Garip ama benim için hiç de sürpriz olmayan ise bu mesele ile “sözde” doğrudan ilgili Arap ülkelerinin meseleye tamamen “Fransız” kalması.

        Hiçbir Arap ülkesinden doğru düzgün bir tepki, bir kınama, bir ses yok.

        Sadece Arap Ligi denilen örgütün arkasına saklanarak yapılmış, saçma sapan bir “Trump’ın kararı bölgedeki yasal durumu etkilemeyecektir” açıklaması yapılmış.

        Peki hal böyle iken, bizim bu kadar sert tepki göstermemizin ve bu yüzden Türk halkının bedel ödemesinin mantığı ne?

        Biri bana anlatırsa çok sevinirim.

        Ama anlatmayacağından eminim.

        Çünkü yok.

        Mantığı yok.

        REKLAM

        ***

        Gülme krizine sokan soru

        Dün bir internet sitesi mi, gazete mi tam anlamadım, bir yerden aradılar.

        Bir soruları varmış, yanıt verirmiymişim?

        “Buyrun, aklımın erdiği bir şeyse tabii veririm” dedim.

        Soru şu:

        “Sizce Davutoğlu’nun başlatacağı bir siyasi hareket başarılı olur mu?”

        Biraz düşündüm ve aldı beni bir gülme.

        Gülme değil kahkaha krizi.

        Zar zor özür dileyip kapattım telefonu.

        Arayan genç arkadaşa gülme krizinin nedenini anlatacağım ama mümkün değil, katılıyorum.

        Çünkü aklıma Davutoğlu ile ilgili bir olay geldi.

        Belki siz de hatırlarsanız.

        Davutoğlu bir ara herkese “Avrupa’ya vizesiz seyahat edeceğiz” diyordu!

        Kesin tarih falan da veriyordu.

        Ben de “İnanmayın, kanmayın, yok öyle bir şey. Ya Davutoğlu bizi yiyor ya da Avrupa Birliği Davutoğlu’nu” diyordum ve Davutoğluculardan hakaretler işitiyordum.

        Ahmet Davutoğlu da bir toplantıda kürsüye çıkıp, “Alacaksınız vizesiz pasaportunuzu elinize, Avrupa ülkesindeki pasaport görevlisinin önüne vakur bir eda ile atacaksınız, başınız dik, al bu benim pasaportum ve vize falan da yok içinde boşuna arama çünkü biz bu ülkeye başı dik vizesiz giren bir ülkenin vatandaşlarıyım diye dik dik bakacaksınız pasaport polisinin gözüne” gibisinden muhteşem bir tirat atmıştı.

        Aklıma o geldi genç gazeteci soruyu sorunca.

        Hâlâ gülüyorum; “Ahmet Davutoğlu başarılı olur mu” ha...

        Bak sen şu soruya.

        REKLAM

        ***

        Milli bir Milli Takım

        Milli Takım iki maçta iki galibiyet.

        Ama benim için galibiyetten daha önemli ve keyifli olan, uzunca bir aradan sonra bir “Milli Takım” havasının yakalanmış olması.

        Sahaya keyifle çıkan, neşe ile, hırs ile, keyif ile oynayan oyuncular.

        Kimsenin ego tatmini için hocaların oyuncularla ya da oyuncuların teknik heyetle uğraşmadığı bir ortam.

        Sadece başarıya, kazanmaya odaklanmış, hesap peşinde olmayan bir sporcu grubu.

        Asıl önemli olan bu ve bu yakalanmış.

        Bu yakalandıysa eğer, gerisi zaten yakalanır.

        REKLAM

        ***

        Apple Nokia’nın izinde

        Medyada bir Apple kıyameti koparılıyor iki gündür.

        Vay müthiş yenilikler gelecekmiş, vay efendim Apple bir kez daha dünyayı değiştirecekmiş.

        Yapmayın arkadaşlar.

        Ne siz salaksınız ne de biz.

        Apple çok açık biçimde bitme yoluna girmiş bir şirket.

        Steve Jobs gider, Apple biter.

        Daha önce de oldu, yine olacak.

        Açıkladıkları şeylerde de hiçbir yenilik yok.

        Başarısız oldukları Apple TV uygulamasını yeniden canlandırmaya çalışıyorlar ama geçmiş olsun.

        Öldü o, canlanmaz.

        Kral öldü, yaşasın yeni kral Netflix.

        Yıllar önce Apple TV’ye yüklediğim birkaç yüz dolar var, emin olun kullanacak yer bulamıyorum, para orada duruyor.

        Telefonlar desen Çinli, Koreli geldi geçiyor.

        Yeni gelen nesil Apple’ın kapalı evrenini sevmiyor, geleceği yok o evrenin. Gelişmiyor zaten.

        Cihazın da bir özelliği kalmadı.

        Öyle ki. Artık görgüsüzlük sembolü haline geliyor giderek Apple telefon kullanmak.

        Bilgisayarları hâlâ biraz farklı, biraz daha iyi.

        Ama o da aradaki fiyat farkına değecek kadar iyi değil ve giderek seviye kaybediyor.

        Şimdi haber işine falan girecek diye gazlıyorlar bize.

        Geçmiş olsun.

        Youtube ve diğerleri Üsküdar’ı değil, Bolu’yu geçti.

        Kim niye Apple’la işbirliği yapsın.

        Parasını saçar, savurur sonra da batar gider.

        Apple’dan bu kafa ile cacık olmaz artık.

        Kandırmayın bizi Apple Apple diye.

        Beni de sakın Apple düşmanı sanmayın.

        1980’lerden beri kullandığım tüm bilgisayarlar Apple.

        Çıktığından beri kullandığım tek telefon iPhone.

        Ama bitti.

        Kusura bakmasınlar.

        Nokia’ya baksınlar...

        REKLAM

        ***

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Okuru salak yerine koymadığımız zaman.

        Diğer Yazılar