Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        S-400’ler gelmeye başladı.

        Sadece Türkiye değil, tüm dünya siyaseti, jeopolitiği açısından çok önemli bir gelişme.

        Daha önce “S-400’ler Türkiye’ye gelmeyebilir” diye bir yazı yazmıştım.

        Yazımın dayanağı hükümet içindeki çok önemli bir kaynak ve bu kaynağın verdiği bilgilerin ABD üzerinden teyidine dayanıyordu.

        Türkiye’nin Beyaz Saray’a üç seçenekli bir plan sunduğu söyleniyordu.

        ABD yönetiminin de bu üç seçenekten birine destek verip, Türkiye’nin Rusya ile yaptığı anlaşmadan dönmeden işin içinden çıkmasını sağlayacağı düşünülüyordu.

        Ancak ABD yönetimi bu üç seçenekli öneriye yanıt bile vermedi.

        Türkiye de bildiği yolda ilerledi ve S-400’ler gelmeye başladı.

        2020 gelmeden, Türkiye tüm bataryaları teslim almış ve kullanılabilir hale getirmiş olacak.

        Şimdilik görünen o...

        Başkan Trump’ın bir iki hafta önce bu alım konusunda Türkiye’yi “anladığını” söyleyen ve hakkımızı teslim ettiği düşünülen açıklamaları sonrası memlekette olumlu bir hava eser ve “Yaptırımlar olmayacak” denirken bu köşede “Bu işi yaptırımsız atlatamayız. Belki yaptırımlar hafifletilir ama S-400 meselesini ABD karşılıksız bırakmaz” dedim.

        Hâlâ o kanaatteyim.

        Çünkü bu satın alma düşünülenden çok çok daha önemli.

        Türkiye’nin S-400’leri satın almasının “Dünya dengelerini değiştirecek bir hamle” olarak görüldüğünü söyleyeyim.

        Eğer Türkiye S-400’leri aktive ederse ilk kez bir NATO ülkesi, Rus yapımı bir komplike silah ve savunma sistemini ülkesi içinde yerleştirmiş ve kullanıyor olacak.

        Bu sistem sayesinde Rusya tüm NATO hava kuvvetlerinin kodlarına erişecek. Çünkü Türkiye, tüm uçak silahlarının, ki buna uçaklar da dahil, kodlarını S-400’lere tanımlamak zorunda. Bu da NATO silahlarının, NATO dışı bir savunma sistemine tanımlanması demek.

        Bu birinci sıkıntı ama emin olunuz ki, en önemli mesele değil.

        ABD açısından çok daha önemli olan NATO penceresinde bir çatlak oluşmuş olması.

        Bir NATO ülkesi, Rusya’dan silah sistemi alır ve bu karşılıksız bırakılırsa diğer NATO ülkelerinin aynı şeyi yapmasının önünde bir engel kalmayacak.

        Bu da başta S-400 ama çok daha fazla Rus silahının NATO ülkeleri tarafından satın alınabilir hale gelmesi demek.

        Bu, ABD açısından hem askeri hem siyasi ve tabii ekonomik açıdan çok önemli.

        Rusya birdenbire çok büyük bir pazarın erişemediği bir bölümüne de erişebilir hale gelecek.

        Türkiye’ye uygulanacak tek yaptırımın F-35’lerin teslim edilmemesi olduğunu da pek düşünmüyorum.

        CAATSA yaptırımları yani ABD’ye düşman bir ülkeye destek veren ülkelere uygulanacak yaptırımların devreye alınmaması pek mümkün görünmüyor.

        Çünkü ilk etapta Çin, Hindistan, Suudi Arabistan ve Katar bu savunma sistemine talipler.

        Türkiye’ye uygulanacak her yaptırım, onlara da “Gelinim sen anla” durumu olacak.

        Yani lafın kısası burada ABD’nin karizması söz konusu.

        Çizdirmemek için her şeyi yapacaklardır.

        Trump’ın olumlu laflarına gelince.

        Onun için dün dündür, bugün bugün.

        Dış ilişkilerde bir ülke liderinin öyle davranması beklenir zaten.

        Sonuç olarak Türkiye dünya düzenini değiştirebilecek bir adım attı.

        Bedelini ödetmek isteyeceklerdir elbette.

        Ama o kadar da kolay olmayacaktır.

        Yerimiz önemli

        Niye kolay olmayacaktır?

        Onu da iki satırla özetleyelim.

        ABD’nin İran’la tırmanan gerilimi malumunuz.

        ABD’nin Irak’ta içinde bulunduğu durum malumunuz.

        Suriye’ye olan ilgisi malumunuz.

        Tüm bu şartlar altında bu üç ülke ile komşu olan ve bu bölgede hâlâ ve her şeye rağmen en güvenilir ülke, hâlâ ve her şeye rağmen devlet gibi görünen tek devlet olmamızdan ötürü Türkiye öyle kolay kolay gözden çıkarılamaz.

        Türkiye’yi gözden çıkarmanın da bir bedeli olur.

        Değen bedel, değmeyen bedel

        Bazıları diyecektir ki, “Bir savunma sistemi için niye bedel ödüyoruz ve niye mensup olduğumuz bloğu rahatsız ediyoruz?”

        Şunu söyleyeyim.

        - Bu bedel saçma sapan bir şekilde Suriye’nin iç işlerine karışarak ödediğimiz bedelden Türkiye açısından çok daha ödenmeye değer bir bedeldir.

        - Bu bedel Osmanlı hayalleri ile Arap dünyasında istenmeyen ülke haline gelerek ödemekte olduğumuz bedelden çok daha ödenmeye değer bir bedeldir.

        - Bu bedel savaş suçlusu rejimlere sahip çıktığımız için ödediğimiz bedelden çok daha ödenmeye değer bir bedeldir.

        Keşke ödediğimiz ve ödemekte olduğumuz tüm bedeller bu bedel kadar Türkiye’nin lehine bir bedel olsa idi!

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Makam ve rütbeleri beynimizle elde ettiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar