Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Okurlar diyor ki, “Çok sinirlisiniz”.

        Haklı olabilirler.

        Bugünlerde bir miktar sinirli olduğumu ben de hissediyorum.

        Çünkü giderek garipleşen bu ülkede olan bitenlerin anlamsızlığı beni sinirlendiriyor.

        Mesela dün olanlara bakın:

        FETÖ denilen örgüt Fenerbahçe’yi ele geçirmek için şike soruşturmasını başlattığı sırada Fenerbahçe 2. Başkanı olan ve devlet katında hâlâ makbul olduğu Futbol Federasyonu'nun başına geçirilmesinden belli, son yılların en fazla ihale alanlarından biri olan müteahhit işadamının oğlu ve gelini, FETÖ’cü olduğu için yargılanıp önce müebbet hapse mahkum edilip ardından beraat ettirilen ve ardından yakalanması için karar çıkarılan generale yardım ve yataklık edip sakladıkları ve kaçmasına yardım edebilecekleri şüphesiyle gözaltına alınıyorlar.

        Bu arada yargıda FETÖ’cülerin çoktan temizlendiği iddia edilirken, müebbete mahkum bu generali beraat ettiren yargı mensupları hakkında da soruşturma başlatılıyor.

        Bu durumu anlatabilecek cümleyi dahi kurmakta zorlanan bir vatandaşın sinirli olmasından daha normal ne olabilir ki!

        *

        Bu da mı gol değil!

        Yukarıdaki örnek sinirimin nedenini anlatmaya yetmedi mi?

        Devam edelim.

        Bu millete dinini, imanını öğretmek, anlatmak ve Hz. Muhammed’in yolundan gitmenin doğru şeklini göstermek için kurulmuş bir Diyanet İşleri Başkanlığı var.

        Bu Diyanet İşleri Başkanlığı bir fetva veriyor.

        Ve diyor ki, “Eğer kamu bankaları tarafından veriliyorsa faiz helaldir”.

        14 asırlık kuralı bir anda değiştiriveriyorlar.

        Yarın öbür gün “Kamudan alınan içki haram değildir” derlerse hiç şaşırmayacağım.

        Bu şaşırmama hali bile sinirli olmak için yeterli değil mi!

        *

        Akılla alay sinirlendirir!

        Devam edeyim mi?

        Hadi edeyim.

        Dün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı havayolu şirketlerine bir yazı göndererek, İstanbul’un Anadolu yakasındaki Sabiha Gökçen havalimanına ek sefer için izin verilmeyeceğini bildirdi.

        Buna gerekçe olarak da kapasite yetersizliği ve trafik yoğunluğunu gösterdi.

        Bir gün önce de THY, bu havalimanını artık kullanmayacağını duyurmuştu.

        Sadece THY’nin o meydandan çekilmesi nedeniyle bile bir miktar kapasite ortaya çıkmış olmalıydı ama Bakanlık tersini söylüyordu.

        Bunun üzerine Sabiha Gökçen Havalimanı’nı işleten şirketten kapasite kullanımları ile ilgili bilgi istedim.

        Bilgiler ilginçti.

        Pist kapasitesinin yüzde 78’i kullanılıyordu. Yani 4’te 1'e yakın bir kapasite hâlâ boştaydı.

        Yüzde 84 zamanında kalkış oranı ile dünyadaki en “on time” havaalanıydı.

        Terminal kapasitesinin ise yüzde 85’i kullanılıyordu.

        Yani kapasite de vardı, terminalde boş yer de...

        Üstelik de kapasiteyi arttıracak 2. pistin yapımı uzun süredir sürüncemede bırakılıyordu.

        İnsan aklıyla bu kadar kolayca alay edilebilen bir memlekette nasıl sinirli olmayayım, söyler misiniz!

        *

        İneklik

        Size bir hikaye anlatayım.

        Herkes zanneder ki, boğalar kırmızı rengi görünce sinirlenirler. Boğa güreşlerinde matadorların kırmızı bir muleta kullanması bu yüzdendir.

        Hayır efendim. Bu bilgi tamamen yanlıştır.

        Kırmızı renge öfkelenip saldıranlar boğalar değil ineklerdir.

        Boğaların kırmızı renge kızmasının nedeni ise matadorların boğalara kırmızı muleta sallayarak boğalara inek muamelesi yapmasıdır!

        *

        Demet ile Ekrem

        İsmail Saymaz kardeşim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na randevu vermemesini eleştirirken “Demet Akalın’a bile randevu veriliyor Ekrem İmamoğlu’na verilmiyor” dedi.

        Bence meseleyi Demet Akalın üzerinden ele almak yanlış.

        Demet Akalın bu ülkenin sanatçısıdır.

        Beğenebiliriz, beğenmeyebiliriz.

        Önemli değil.

        Bir Cumhurbaşkanı sanatçılara da randevu verir, vermelidir.

        Ama bir ülkenin Cumhurbaşkanı, o ülkenin en büyük kentinin belediye başkanına da randevu vermelidir.

        Karşılaştırma yanlıştır.

        Demet Akalın’a da haksızlıktır, Ekrem İmamoğlu’na da!

        Demet Akalın’a randevu vermeseydi, Ekrem İmamoğlu’na da vermeyebilir miydi yani!

        *

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        İnek yerine konmaya razı olmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar