Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Amerika Birleşik Devletleri, “Rusya’dan aldığınız S-400’leri bize satın. Bu konu böylece kapansın. Biz de size bol bol F-35 verelim. Dertlerimizi bitirelim” teklifi yapmış.

        Palavradan değil, öyle uyduruk, kıytırık laf olsun diye yapılmış bir teklif de değil.

        Ciddi ciddi önermiş ABD bunu.

        İki ülke ilişkilerini yakından ve hatta içten takip edenler böyle söylüyor.

        Böyle bir teklifin tek amacı olabilir.

        Türkiye-Rusya ilişkilerine kalıcı bir darbe indirmek.

        Zaten büyük ihtimalle Rusya ile yapılan anlaşmada S-400’lerin başka birine devrini engelleyecek maddeler de vardır mutlaka.

        Türkiye’nin de böyle bir teklifi kabul etmesi ve S-400’leri “giriş fiyatına” ABD’ye devretmesi pek mümkün görünen bir şey değil.

        Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump’ın çok samimi olduğunu, Erdoğan’ın Trump’ı golf oynarken bile aradığını yazıyorsa da bazı Amerikalılar, bu iş olmaz.

        Olmasına da gerek yok.

        Türkiye zaten S-400’leri aktive etmiş değil.

        Muhtemelen edeceği de yok.

        Corona bahanesi ile S-400’ler garaja çekildi ve muhtemelen orada çürüyecekler.

        Peki kulunuz 19 Mayıs 2019 günü yani 14 ay önce ne yazmış hatırlıyor musunuz?

        “S-400’ler muhtemelen Türkiye’ye getirilmez, getirilirse de bir depoya kaldırılır ve orada çürür” demişim.

        Bugün galiba o noktaya geldiğimiz aşikar hale geldi.

        Amerika ise “Bize satın” diyormuş.

        “Yok birader, biraz beklesin eskiciye vereceğiz.

        Yerine ya mandal alırız ya leğen.”

        1 haftada 42 euro mu harcasın?

        1 haftada 42 euro mu harcasın?
        0:00 / 0:00

        “Türkiye’nin en lüks tatil otelinde 370 TL’ye döner olabilir.

        Sonuçta Avrupa’da da et yemekleri biraz kalburüstü bir yerde bu fiyat” dedim dün.

        Anlamamakta ısrarcı okurlar “Ama biz Euro kazanmıyoruz” demişler.

        Arkadaşlar zaten o döneri size değil parasını Euro olarak kazananlara satıyorlar.

        Onun da çok kazananına, orta hallisine değil.

        Yahu kardeşim bizim en büyük derdimiz turist başına gelirimizin düşük olması değil mi?

        Türkiye’ye gelen bir turistin ülkeye bıraktığı para gerileye gerileye 600 dolara kadar düştü.

        Bunun arttırmanın yolu lüks tüketim yapabilen zengin turiste, kendi ülkesinde alışık olduğu fiyatlara ürün satmak.

        Diyelim ki, sizin paşa gönlünüz için döneri İstanbul Beşiktaş Çarşı’daki dönerci gibi 30 liraya sattık.

        Yani 4 euroya.

        Turist memlekette bir hafta kalsa günde 8 eurodan, 42 euroya karnını doyurur gider.

        Bu mu istediğiniz?

        Bırakın satabiliyorsa satsın 50 euroya.

        Size ne!

        Sonuçta bu fiyat “halk döner” fiyatı değil, belediyenin belirlediği en düşük döner tarifesi değil.

        Paranız çoksa siz de yiyebilirsiniz?

        Bana ne!

        Fransız böyle yazar mı!

        Fransız böyle yazar mı!
        0:00 / 0:00

        Bazıları da “Biz Fransa mıyız?” demiş.

        Nerde?

        En azından turizm alanında keşke olsak.

        Fransa dünyanın en fazla turist çeken ülkesi.

        2018 yılında tam 90 milyon turist gitmiş Fransa’ya.

        Bu turistlerin Fransız ekonomisine katkısı 198 milyar dolar olmuş.

        Yani kişi başına 2 bin dolar civarı.

        Yani Türkiye’nin bir turistten elde ettiği gelirin 3 katından fazlası.

        Turistlerin doğrudan harcaması ise 82,7 milyar dolar olmuş.

        Yani 1000 dolara yakın.

        Ve hiçbir Fransız gazetesi “İnsafsız L’Ambrosie restoranda kişi başı 600 euro hesap ödettiler. Üstelik de bu fiyata şarap dahil değil. 5 bin euroluk şarap da geçirmişler. Böyle bir kazık olur mu?” diye yazmaz.

        Böyle bir şey yazana da deli gözüyle bakarlar.

        Onu da yakın

        Onu da yakın
        0:00 / 0:00

        Ahmet Davutoğlu’nun kurucusu olduğu Şehir Üniversitesi kapatıldı.

        Niye?

        Görünen o ki, üniversite yönetimi Ahmet Davutoğlu'na yakın olduğu için.

        Yazık onca öğrenciye, yazık onca emeğe, harcanmış kaynağa.

        Geçenlerde karayolu ile Antalya’ya giderken yanlış hatırlamıyorsam bir de “Ahmet Davutoğlu Hatıra Ormanı” gördüm.

        Yazacaktım, “Unuttunuz mu?” diye

        Orman Bakanlığı personelinin başını yakmayayım diye yazmadım.

        Ama belli ki onunla yetinmezlermiş.

        Ormanı yakarlarmış.

        Külliyen!

        NOT: Başka illerdeki Ahmet Davutoğlu Ormanları zaten ortadan kaldırılmış.

        Bugün bu da gider muhtemelen. Bilemediniz yarın.

        Allah gerçekten belanızı versin

        Allah gerçekten belanızı versin
        0:00 / 0:00

        Hiç sevmem bela okumayı.

        Batıl inançtan falan değil.

        Yoktur öyle inançlarım.

        Ama yine de sevmem. Ama bazen de duramıyor insan.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük kızı Esra Albayrak ve eşi Berat Albayrak’ın bir çocukları daha olmuş.

        Bazı yaratıklar sosyal medya üzerinden etmedikleri hakaret, yapmadıkları terbiyesizlik bırakmamışlar.

        Yuh artık.

        Bu ne ya!

        Böyle terbiyesizlik, böyle edepsizlik, böyle ahlaksızlık olur mu!

        Böyle insanlık olur mu?

        Sevmeyebilirsiniz.

        “Allah analı babalı büyütsün, şansı güzel olsun” gibi bir iyi niyet cümlesi söylemek içinizden gelmeyebilir.

        Ama kalkıp böyle terbiyesizlik, böyle insanlık dışı bir davranış içine girmek.

        Akıl alır gibi değil.

        Allah hakikaten belanızı versin.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        İnsanlığımızı öldürmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar