Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bazen ortam o kadar kötü, o kadar iğrenç, o kadar düzeysiz hale gelir ki, yazı yazmaktan keyif alan insanların bile yazı yazmayası gelir.

        Öyle bir pistir ki durum, yazan kaleminin kirlenmesinden, klavyesine rezillik bulaşmasından korkar.

        Ya da duruma göstereceği tepkinin durum kadar ağır olmasından.

        Yine öyle günler yaşıyoruz sanki.

        Ya da bana mı öyle geliyor bilmem.

        Ama dünyanın dört bir köşesinden “çirkef damlıyor.”

        Hele bazıları var ki, çirkefin çirkefi.

        Damıtılmış, imbiklenmiş, konsantre hale getirilmişi.

        Mesela...

        Bir tarikat.

        Uşşaki mi neymiş adı.

        Başında biri Nurullah mı ne, kendine uygun gördüğü nam.

        Şeriat devleti özlemi içinde olduğunu anlatan, batıl dediği bugünkü düzeni yıkıp, gerçek İslami yaşama geçmenin hesapları yapan bir çukur.

        Adı, İslam’ın kutsal kitabında geçen bir isim.

        Allah’ın yardımı demek.

        Ve adından bile utanmayan bir alçak.

        Tarikata mensup bir ana babanın, tarikata emanet ettiği 12 yaşındaki kızını taciz etmiş.

        Hem de defalarca.

        Anlatmaya dilim varmaz yaptıklarını.

        Kalem kirlenir, klavye pislenir.

        Öylesine alçakça.

        Ve sonunda baba şüphelenir, şikayet eder, soruşturma, psikolog gözetiminde ifade gerçek ortaya dökülür.

        Ağır tacizdir yapılan 12 yaşındaki bebeye.

        Yakalanır.

        Düne kadar gıkı çıkmayan tarikat açıklama yapar, “Bizim liderimiz falan değildi.”

        REKLAM

        Yersen.

        Bu, yakalananı.

        Baba nispeten düzgün olduğu için, konuyu emniyet güçlerine intikal ettirdiği için.

        Emin olun bundan fazlası gizli kalıyordur oralarda.

        Ana baba duysa bile gizliyordur, duysa bile kendi evladını suçluyordur, “Şeyh yoldan çıkmaz mürit yoldan çıkartır” diye öz evladına kızıyordur ve kıyıyordur.

        Olur mu canım demeyin.

        Karısıyla kendisini aynı anda “badeleten” aileler duydu bu toplumun kulakları.

        Grup badeleri yapıldığını öğrendi halkımız.

        En makbul tarikatların yurtlarında çoluk çocuğa kız erkek demeden tecavüzleri yaşadı bu toplum.

        Şimdi anladınız mı bu ülkeyi kuran aklın, Mustafa Kemal Atatürk’ün niye bu tarikatları yasaklayıp Diyanet diye bir kurum kurduğunu.

        Dinini öğrenmek isteyen yurttaş, ne olduğunu bilmediği tarikatların eline düşmesin, karısının, kızının, kendisinin ırzına geçilmesin diye.

        Bilmiyor muydu tarikatları tutup, kendi lehine kullanmayı, sapıklıklarını yaşatmanın bedeli olarak kendisine kul yapmayı.

        Öyle yapmadı.

        Doğrusunu öğrensin, öyle yaşasın dinini dedi.

        Şimdi kalkıp da demeyin bana “Hepsi öyle mi?” diye.

        Tabii ki, hepsi öyle değil.

        Ama cübbenin, sakalın arkasına sakladığın zaman hangisi öyle ayırt etmen de mümkün değil.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Arsızlık maharet sayılmadığı zaman.

        Diğer Yazılar