Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Covid-19 önlemleri konusunda ne kadar hassas olduğumu hepiniz biliyorsunuz herhalde.

        Ancak son günlerde ortaya koyulan tavra karşı da aynı oranda hassasım.

        Yılbaşı kutlamaları ile ilgili tavra.

        Yılbaşı kutlarsanız evleri basarız, eve gireriz, herkese ceza keseriz yaklaşımı söz konusu.

        Evet, yılbaşında da kalabalıklaşmamak, gruplar halinde toplanıp hastalığın yayılmasına katkıda bulunmamak gerek.

        Orası kesin ama “Ev basmak” da neyin nesi.

        Hiç kimse hiç kimsenin evini mahkeme kararı olmadan basamaz.

        Hiçbir kolluk kuvveti yasadan kaynaklanmayan bir hak kullanamaz.

        Mahkeme kararı olmadan hiç kimse hiç kimsenin evine giremez.

        Yasadan kaynaklanmayan bir hak, genelge ile sağlanamaz.

        Anayasa’nın 13. Maddesi çok açık engeldir buna.

        Yılbaşı gecesi veya bir başka gece polis kimsenin evini basamaz.

        En fazla kapıya gelir.

        Kapıdan içeri girmesi ancak savcılığın talebi ve mahkeme izni ile olabilir.

        Genel bir izinle de olmaz.

        Kişiye, adrese özel izin alınması gerekir.

        Bakanlar’ın “Zikir yapanları basmayacağız merak etmeyin” diye teminat vermesi ise komikten de öte bir durumdur.

        Ne Zikir’i ne de başka bir şeyi mahkeme kararı olmadan basamazsınız.

        Türkiye’de de Avrupa’da da yılbaşı gecesi için toplanmama konusunda hükümet uyarıları yapılıyor.

        Doğru da. Yapılmalı.

        Ama ev basmak.

        O bambaşka bir mesele.

        Genelge ile ev basmayı normalleştirirseniz bugün corona ile olur yarın başka bir gerekçe ile.

        Bu uyarım sadece bize değil, aynı uygulamayı yapma tehdidinde bulunan tüm Avrupa'ya.

        Aşı olmamamın bedeli

        Aşı olmamamın bedeli
        0:00 / 0:00

        “Nezle burun tıkanıklığı

        Cilt reaksiyonları, kaşıntı, kurdeşen, ödem

        Anafilaktik şok (Ani aşırı duyarlılık tepkisi)

        Mide yanması, mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, mide bağırsak sistemi bozuklukları

        Gastrointestinal kanalda kan kaybı

        Ülser (Seyrek vakalarda delinmeye yok açabilir)

        Gastrointestinal kanama (Uzun sureli vakalarda anemiye yol açabilir)

        Dışkınızın koyu renkli olması ya da kan kusmanız durumunda mide kanaması belirtisidir derhal doktorunuza görünmelisiniz

        Özellikle hipertansiyonu kontrol edilemeyen veya münferit vakalarda yaşamı tehdit edebilecek antikoagülanlarla tedavi gören hastalarda beyin kanaması gibi ciddi kanamalar bildirilmiştir

        Kardiyovasküler sistemde aşırı duyarlılık reaksiyonları, anafilaktik şok (Hayati risk taşıyan aşırı duyarlılığın yol açtığı klinik tablo)

        Gut, eklemlerde ani gelişen ağrı

        Böbrek fonksiyonu bozukluğu, akut böbrek yetmezliği”

        Yukarıda yazdığım liste bir prospektüste yer alan yan etki listesi.

        Hemen heyecanlanmayın. Hemen korkmayın. Paniklemeyin.

        Bu yan etkiler Covid-19’a karşı geliştirilen aşılardan herhangi birinin yan etkileri değil.

        Bu oldukça tehlikeli görünen yan etkileri meydana getirme ihtimali olan ilaç hangisi biliyor musunuz?

        Söyleyeyim.

        ASPİRİN

        Muhtemelen kendinizi bildiniz bileli kullandığınız, iç rahatlığı ile tükettiğiniz Aspirin.

        Durduk yere bunu niye mi yazdım?

        REKLAM

        Ortalıkta bir sürü şuursuz, bilgisiz, cahil tip aşıların yan etkilerinden söz ederek dolaştığı için.

        Vücudunuza giren her şeyin bir yan etkisi olması kaçınılmaz.

        En basit ilaçlardan biri olarak görülen Aspirin'in de, doğal diye içtiğiniz paça çorbasının da!

        Tüm mesele kâr zarar orantısı.

        Üstelik aşıların yan etkileri elbette vardır ama ilaçlara oranla çok daha düşüktür.

        Basit bir hesapla.

        Aşı olmayı reddedenlerin yaklaşık yüzde 50’si zaman içinde Covid-19’a yakalanıp hasta olabilir.

        Bu hastalığa yakalananların yaklaşık yüzde 3’ünün hayatını kaybettiği bilinen bir gerçek.

        Yani basit bir hesapla, nüfusun yüzde 20’sinin aşıyı reddetmesi durumunda, yaklaşık 17 milyon kişi Covid-19 riski ile yaşamaya devam edecek.

        Bunların yüzde 50’sinin ağır veya hafif Covid-19’a yakalanacağı, yakalananların yüzde 3’ünün de hayatını kaybedeceği düşünülürse aşı olmayı reddeden 255 bin kişi hayatını kaybedecek.

        Ne dersiniz aşı mı riskli yoksa aşı olmamak mı?

        Serdar Savaş haklı mı?

        Serdar Savaş haklı mı?
        0:00 / 0:00

        Dünden beri Dr. Serdar Savaş’ın bir videosu dolaşıyor elden ele.

        Serdar Savaş diyor ki, “59 yaş üstü Sinovac aşısı yaptırmasın. Eşe dosta akrabaya yaptırmak üzere getirdikleri Biontech aşısını yaptırsınlar.”

        Savaş’ın bu sözlerini ben de epey bir süredir tartışıyorum, araştırıyorum.

        Sinovac’ın aşısının klinik deneylerinin 18-59 yaş arası gruplarda yapıldığı 65 yaş üstü denek sayısının 200’ün altında olduğunu hem yazdım hem konuştum.

        Hatta yine bu köşede 65 yaş üstü için en iyi aşının Astra Zeneca’nın Oxford ile birlikte ürettiği aşı olduğuna da değindim.

        İngiliz Sağlık Otoritesi’nce belirlenen eksiklerini gidermesi halinde Astra Zeneca aşısı hem fiyat hem etkinlik olarak en iyi seçenek gibi duruyor. (Türkiye’nin aldığı diğer aşıların 3’te 1 fiyatına.)

        Çok açık.

        Sinovac aşısının Türk halkının güvenini kazanmadığı da ayrı bir gerçek.

        Bu aşıya güveniyorum, yaptırırım diyenlerin oranı, Habertürk’ün yaptığı ankette yüzde 16.

        Brezilya’daki faz-3 açıklamasının ertelenmesi, Türkiye’ye gelişinin sürekli ertelenmesi de üzerine tuz biber ekti.

        Ama şu kadarını söyleyeyim.

        En iyi aşı olunan, bulunan aşı.

        Evet 60 yaş üzerine en iyi aşı Astra Zeneca.

        Ama hiç olmamaktansa Sinovac da olunabilir.

        Tek farkları şu.

        Sinovac ileri yaş gruplarında daha düşük antikor üretilmesini sağlıyor.

        Yani en iyi değil ama hiç yoktan iyi.

        Serdar Savaş aynı röportajda Sinovac’ın yolsuzluğa bulaşmış bir şirket olduğunu da söylüyor.

        O da doğru.

        Sinovac’ın Çin’de rüşvet verdiği iddia adildi.

        Ancak bu rüşvetin aşılarının içeriği ve kalitesi ile ilgili olmadığı, süreçleri hızlandırmak için verdiği ortaya çıktı.

        “Pharma” dünyasında rüşvet işine girerseniz içinden çıkamazsınız.

        Hakkında rüşvet iddiası, soruşturması hatta kesinleşmiş yargı kararı olmayan ilaç şirketi yok gibi bir şeydir.

        Bırakın geçmiştekileri Pfizer bugün hala ABD’de rüşvet soruşturması altında.

        Keza Roche’un dünyadakileri bırakın Türkiye’de yediği haltlar hala akıllarda.

        Astra Zeneca’nın Çin’deki partneri Shengen Kangtai B.P. rüşvet soruşturması altında.

        İlaç firmalarının rüşvet yolsuzluk işleri ayrı konulardır.

        Ürettikleri ilaçların etkinliği ayrı. Yolsuzlukları hükümetlerle ilişkileri sonuna kadar soruşturulmalıdır elbette.

        Ama rüşvet ve yolsuzluk sabıkalı şirketten ilaç almamaya kalkarsanız...

        Gideceğiniz tek yer kalır.

        Aktar.

        Ondan bile emin olamazsınız.

        Neden doğru olmayan bilgiyi verdi

        Neden doğru olmayan bilgiyi verdi
        0:00 / 0:00

        Geçtiğimiz haflarda burnumuza pis kokular gelmeye başlayınca “Kim bu Sinovac’ın Türkiye’deki temsilcisi, bu ilacı Türkiye’ye kim getiriyor, bu firmanın ilaç konusundaki yetkinliği ve tecrübesi ne? Bu firmanın ve bu aşının Türkiye distribütörlüğünü ne zaman almış?” diye sorular soran bir yazı kaleme aldım.

        Ancak ben yazıyı tamamlamadan Sağlık Bakanı Koca’dan bir açıklama geldi:

        “Aracı falan yok. Devlet Malzeme Ofisi doğrudan alıyor” deyince yazıyı yayınlamadım.

        Öyle ya koskoca bir Bakan, kokusu çok hızla ortaya çıkacak böylesi bir konuda gözümüzün içine baka baka neden doğru olmayan bir bilgiyi verir ki...

        Ne var ki, mevzu ortaya kısa süre içinde çıktı.

        Hükümete yakın medyada yer alan bir fotoğraf çok açık biçimde Sinovac aşısının Türkiye’ye Keymen İlaç adlı bir aracı firma tarafından getirildiğini gözler önüne serdi.

        Baştan söylenseydi, her ilacın bir temsilcisi var der geçerdik.

        Doğru olmayan bu açıklama midemizi bulandırdı...

        Futbolu kesin, pornoyu başlatın

        Futbolu kesin, pornoyu başlatın
        0:00 / 0:00

        Boşu boşuna futbol tartışıyoruz.

        Türkiye’de pek çok şey gibi futbol da bitmiştir.

        Türkiye’de pek çok yerde olduğu gibi futbolda da adalet ortadan kalkmıştır.

        Her ne kadar haksızca oyundan atılmış olsa bile PFDK Başakşehirli Rafael’in kartını iptal ettiği anda Türk futbolunun idam fermanı imzalanmış oldu.

        UEFA uyarısıyla bahis şikesi şüphesiyle soruşturma altında olan bir hakemi Fenerbahçe-Başakşehir maçına atayacaksınız.

        O hakem maçı katledecek.

        O katliamın izlerini PFDK vasıtasıyla silmeye kalkacaksınız.

        Sonra da Başakşehir’den bahis şikesi şüphelisi bir hakem marifetiyle çaldığınız puanı bir sonraki maçta Kasımpaşaspor’dan çaldığınız puanlarla telafi etmeye çalışacaksınız.

        Sonra da bu rezilliğin adına futbol, bu ilkel tiyatroyu ortaya koyan güruha da federasyon diyeceksiniz.

        Hadi canım siz de!

        Bein Sports ile ilgili tüm eleştirilerimi geri alıyorum.

        Bu ahlaksız kumpanyaya verdikleri her kuruş fazla imiş meğer.

        Milletin ahlakı bozulmasın gerekçesiyle kestikleri gece kuşağı yayınlarını açıp futbol yayınlarını kesseler ahlaki açıdan çok daha doğru bir iş yaparlar.

        Ahlakı bozuyorsa bu futbol bozuyordur.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Partizanlıkta bile hiç değilse liyakat arandığı zaman.

        Diğer Yazılar