Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yeni Milli Eğitim Bakanı çok net.

        “Yüz yüze eğitim önceliğimiz” diye bir açıklama yaptı önce.

        Sonra “Yüz yüze eğitim olmazsa olmaz” dedi.

        Ardından yüz yüze eğitimin kesinlikle başlayacağını söyledi.

        Nasıl olacağını net bir biçimde anlattı.

        Kurallarını açıkladı.

        Bakanlığa bağlı birimlerin yüz yüze eğitim için ihtiyaçlarını belirledi.

        Bu ihtiyaçların giderildiğini açıkladı.

        Son derece kararlı bir biçimde yüz yüze eğitimi başlattı.

        Medeni ülkelerin salgının başından yapmaya çalıştığını Türkiye’de de gerçekleştirdi.

        Bu yıl yüz yüze eğitim olacak.

        Ve bu çok ama çok önemli.

        Keşke Bakan Mahmut Özer bu dirayeti Bakan Yardımcılığı sırasında, eski Bakan’ı etkilemek için de gösterseymiş diyesi geliyor insanın.

        Milli Eğitim Bakanı’nın bu kadar net ve okulların açılmasından yana tavrına karşılık hala “Okullar açılmalı” diye yaygara yapanlar niye bağırıyor anlamış değilim.

        Okullar açıldı işte.

        Buna karşın eğitimin bir diğer önemli ve yetkili kurumu YÖK’te ise Bakanlığın kararlı tutumunun esamisi yok.

        Milli Eğitim Bakanı ne kadar net ise YÖK Başkanı bir o kadar flu.

        YÖK Başkanı’nın geçen hafta Milli Eğitim Bakanı ile eşzamanlı yaptığı açıklamayı gördünüz herhalde.

        REKLAM

        Ne dediğini, ne yapmak istediğini, planının, programının ne olduğunu anlayan varsa lütfen beri gelsin ve bana da anlatsın.

        Her işe karışan, üniversitelerdeki her meseleye maydanoz olan YÖK, böylesine önemli bir konuda sorumluluk almaktan, fikir beyan etmekten, kural koymaktan ve eğitimi sürdürme konusunda kararlı bir tavır sergilemekten son derece uzak.

        YÖK Başkanı sadece mugalata yapıyor.

        Elbette her üniversitenin, her ilin kendine göre sorunları, kendine özgü alması gereken önlemleri olabilir.

        Ama bir genel çerçeve belirlemek de bu kadar zor olmasa gerek.

        Bakanlık ne yapacağını gayet iyi biliyor, YÖK ise ne yapacağını bilmiyor.

        Pandeminin ikinci yılında bile hala şaşkın, hala kararsız.

        Ama Milli Eğitime demediğini bırakmayanlar YÖK’le ilgili tek kelime etmiyor, yazmıyor.

        Herhalde üniversite öğrencileri dadı, bakıcı gerektirmediği ve evde olmaları ana babaları ilgilendiren bir durum olmadığı için kimsenin umurunda olmadığı için olsa gerek.

        Oysa YÖK’ün üniversitelerde yüz yüze eğitim konusunda daha kararlı ve daha zorlayıcı bir tavır benimsemesi gerek.

        Yoksa bu dönem eğitim görenleri ilerde hiçbir sektör üniversite mezunu saymayacak.

        Ana babaların haberi olsun.

        Ey hükümet bu hakaretler bana değil size

        Ey hükümet bu hakaretler bana değil size
        0:00 / 0:00

        Hükümetten aşı olmayanlara yönelik kısıtlamalar gelmeye başlayınca hükümet yanlısı medyanın “yalaka” ama aşı karşıtı taifesi saldıracak kişi buldu.

        O kişi bendeniz oluyorum.

        Hükümetin aşı olmayanlara yönelik başlattığı kısıtlamaların suçlusu benim.

        Yahu bunlar kadar yavşak yaratık bulamazsınız emin olun.

        Kararı alan ve uygulatacak olan hükümete gık demeye, eleştirmeye, yanlış yapıyorsunuz demeye bir tarafları yemediği için bana saldırıyorlar.

        Aşı karşıtlarına “Aslında benim de yalakası olduğum ve beş para etmez biri olduğum halde bu sayede nemalandığım hükümetin aşı olmayanlara yönelik hiçbir tavrı olmayacaktı. Ama bu Fatih Altaylı var ya bu Fatih Altaylı tüm bu yasaklamalar ve önlemler onun yüzünden oldu. Hükümete kızmayın buna kızın.”

        Aslında içlerinden geçen hükümete dönüp, “Kardeşim böyle yasak mı olur. Millete nasıl eziyet edersiniz. Bu faşist bir uygulamadır. Böyle faşist bir uygulamayı millete dayatamazsınız” demek ama yemiyor. O yüzden benim üzerimden hükümete sallıyorlar. Nasılsa hükümet yandaşı değilim, çok sıkışırlarsa "Bize bu pis muhalife söyledik" diyecekler.

        Çünkü adam değiller.

        Çünkü beş paralık adamlıkları, 3 paralık cesaretleri yok.

        Hak etmedikleri köşelere iktidar tarafından oturtuldukları ve kucakta yazdıkları için bunu söyleyemiyorlar.

        O yüzden o kuralı koyana gık diyemeyip, aşısızlara karşı önlem alınmalı diyeni suçlu ilan ediyorlar.

        Aslında “faşist” dedikleri hükümetin ta kendisi.

        Sadece mektubu benim üzerimden yolluyorlar.

        Ulan utanmaz arlanmaz korkaklar.

        Ben bundan şikayetçi olur muyum zannediyorsunuz.

        Tam aksine hoşuma gider.

        Sizi hiç ama hiç takmayanlar benim bilime dayanarak yaptığım önerileri ciddiye alıyorlar demek.

        Ulan salaklar.

        Mahallenizde bile kıymeti harbiyeniz yok.

        Tü sizin kalıbınıza…

        Her şey yüzeysel

        Her şey yüzeysel
        0:00 / 0:00

        Memlekette her şeyin yüzeysel olduğunun en güzel kanıtı müsilaj meselesi.

        Marmara’yı öldüren müsilaj yüzeyde yaygınlaşınca hemen herkes panik oldu.

        “Eyvah Marmara elden gidiyor” diye.

        Günlerce yazıldı, günlerce çizildi.

        Ardından Bakanlık hemen önlem aldı ve yüzeydeki müsilaj vidanjörlerle çekildi.

        Görünen kısım mevsimin ve rüzgarın da etkisi ile kaybolunca sorun da ortadan kalktı ve mesele unutuldu.

        Geriye müsilaj ile kahramanca mücadele anıları kaldı.

        Ergene pis akmaya, çevrenin boku Marmara’ya boşaltılmaya devam edildi.

        Ancak bu müsilaj meselesine ilk dikkat çeken bilim insanı Prof. Mustafa Sarı, şimdi hala uyarıyor.

        “BİT-ME-Dİ” diye.

        Hatta bitmek bir yana dipte çok daha kötü bir hal aldığını söylüyor.

        Düzenli yaptığı ve yaptırdığı dalışlarla Marmara’nın dibine bir kanser gibi çöken ve bir ur gibi yayılan müsilajı ve etkilerini görüntülüyor, bunları yayınlıyor.

        Ama dinleyen yok.

        Niye?

        Çünkü artık yüzeyde değil ve derinde.

        Çünkü artık görmüyoruz ve görmediğimiz şeyden rahatsız olmuyoruz.

        Ama biliniz ki, sorun hala var.

        Ve siz onu derinde zannetseniz bile aslında çok da derinde değil.

        17 metrede.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Semeri değil eşeği dövebildiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar