Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Epeydir ortalarda görünmeyen Hüseyin Besli geri dönmüş, öyle anlaşılıyor.

        Hüseyin Bey, uzun yıllar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarının metin yazarı idi.

        İBB’den Başbakanlığa uzanan dönemde, Başbakanlığının ilk yıllarında Erdoğan’ın metinlerinde hep onun imzası, onun nihai onayı olurdu.

        Sonra siyasetten bıktı galiba.

        Milletvekili olduğu halde Meclis’e pek gitmemeye, Beykoz’da emekli kahvehanelerinde takılmaya başladı.

        Epeydir de ortalıkta görünmüyor, pek konuşmuyordu.

        Önceki gün aniden ortaya çıkıverdi.

        Durduk yere, Alevilere yönelik hakaret sayılabilecek cümleler sarf ederek hem de.

        Alevilerin küçük yaştan itibaren yalancı olarak yetiştirildiğini, bu yüzden de Alevi politikacıların da yalan söylemesinin normal olduğunu savunarak.

        Dahası da Alevileri yalancı olmaya mecbur bırakanın başta CHP olmak üzere AK Parti öncesi devlet anlayışı olduğunu savunarak.

        Şaşırdım.

        Bir siyasetçinin yalancılığını vurgulamak için, bir inancın tüm sahiplerini aynı anda karalamak, aynı anda onlara hakaret etmek...

        Oysa bu toprakların siyasetçileri arasında yalancılık konusunda tam bir al birini vur öbürüne durumu vardır.

        İster Sünni, ister Alevi ister başka inançtan veya dinden olsunlar, birbirlerinden eksik kalmazlar.

        Ama bir Sünni politikacı yalan söylüyor diye tüm Sünnileri “yalancı” olarak yaftalayamazsak, başka bir inanç için de aynı şeyi yapamayız.

        Üstelik de yıllar önce yine benzer bir tartışmada sorduğum ve yanıtını asla alamadığım bir soruyu da bu vesile ile Hüseyin Besli ve mensubu olduğu iktidar anlayışına sormak isterim.

        İktidara geldiğinizden bu yana sürekli bir Alevi açılımı falan yapıp durdunuz.

        Bırakın sözde açılımları falan.

        Daha basit bir soruya yanıt verin.

        Bu ülkenin nüfusunun en az yüzde 10'u, tahminen de yüzde 20’si Alevi inancına sahip vatandaşlardan oluşuyor.

        Acaba devri iktidarınızda kaç Alevi yurttaşımızı kamuda veya kamuya bağlı kuruluşlarda bakan, müsteşar, genel müdür, genel müdür yardımcısı olarak atadınız?

        Bugün kaç bakan, bakan yardımcısı, danışman, kurul üyesi, genel müdür, genel müdür yardımcısı Alevi inancına sahiptir?

        Sizinle beraber özgürlük kazandığını iddia ettiğiniz Aleviler, sizin iktidarınız döneminizde neredeler!

        Yoksa “yalancı oldukları” iddianızla onlara üst düzey görev vermekten de imtina mı ediyorsunuz?

        Söyleseniz de bilsek.

        Z kuşağı ahkamları

        Z kuşağı ahkamları
        0:00 / 0:00

        Z kuşağı gençler politika ile ilgilenmiyormuş.

        Tam cümle şöyle: “Bütün partiler onların oylarının peşinde ama Z kuşağı gençler politize değil.”

        Bugün en yaşlısı 23 yaşında olan gençlerin politize olmadığını, apolitik olduğunu iddia eden kişi ise 85 yaşındaki Rauf Tamer.

        Rauf Abi'yi çok severim ama muhtemelen Z kuşağı ile en yakın ilişkisi sokakta ender olarak karşılaşmak olmuş olabilir.

        Bu yüzden de bu hükmünün hiçbir anlamı yoktur.

        O kuşaktan birinin babası, pek çoğu ile de karşılaşan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, Z kuşağının önemli bir bölümü kendinden önceki kuşakların tamamından daha politize.

        Sadece onların politik davranışı, kendinden öncekilere çok benzemiyor.

        Önemli bir kısmı “militan politiklikten” uzak bu doğru.

        Ama daha çok veriye ve total bir eleştiriye dayalı bir politika anlayışları var.

        Körü körüne ideolojik bağlılıkları yok.

        Onlar açısından HDP de, MHP de aynı oranda oy verilebilecek partiler.

        Önemli olan o günkü söylemleri, samimiyetleri ve her şeyden önemlisi özgürlükçü olmaları.

        Kendilerinden önceki kuşaklar için radikal görünen hiçbir şey onlar için aynı anlama sahip değil.

        Din ya da inanç meselesi onlar için politik bir mesele değil.

        İnancın siyasete dahil edilmesinden hoşlanmadıkları aşikar.

        Yine kendilerinden önceki kuşakların aksine, ailelerinin politik tutumuna körü körüne bir bağlılıkları yok.

        Hatta kendi siyasi görüşlerine bile körü körüne bağlı değiller.

        Bugünün siyasetçilerinin kullandığı terminoloji onlar için bir şey ifade etmediği için de, apolitik gibi duruyorlar.

        Politikaya hevesli olmayabilirler ama emin olun çok ama çok politikler.

        AK Parti'yi ve liderini öven annesinin elinden tutarken “Milletin kafasına çay atıyor o adam” diyen çocuk epey politizedir Rauf Abi.

        Hem de epey politize.

        Sokak trolleri

        Sokak trolleri
        0:00 / 0:00

        Meral Akşener şehir şehir, ilçe ilçe, kasaba kasaba geziyor.

        Neredeyse her gittiği yerde küçük büyük bir saldırıya uğruyor, daha fazlasına maruz kalacağı tehditleri savruluyor.

        İnatla geziyor.

        Partilileri de öyle.

        Keza son zamanlarda CHP lideri de Akşener’e ayak uydurmaya çalışıyor.

        O da gezmeye başladı.

        Her yere koşturuyor.

        O da gittiği her yerde irili ufaklı tehditlere, hakaretlere maruz kalıyor.

        Hatta neredeyse bir inek hırsızının provokasyonu ile bir linçe daha uğrayacaktı ama o da vazgeçmiyor.

        Ne var ki, taziye evinden çıkarken bile birkaç kişinin tacizine maruz kalıyor.

        Bunca yıldır siyaseti ve siyasetçileri izleyen biri olarak şunu söyleyebilirim.

        Bu saldırılar ve tacizler bana hiç ama hiç “doğal” gelmiyor.

        Burada çok açık bir organizasyon izi var.

        Sokağa çıkan siyasetçilerin sokağa çıkmasını engellemek isteyen birileri var gibi görünüyor.

        Sanki sosyal medyadaki trollerin bir benzeri sokak trolleri de var gibi duruyor.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Kitabı yazılan her şeyin doğru olmadığını bildiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar