Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Haftalar, belki de aylar önce yazmıştım Gülşen’le ilgili ilk yazımı.

        Zannederim Temmuz ayıydı, Gülşen sahne kıyafetleri nedeniyle sosyal medya denen ve içlerindeki kini ve ezikliği burada kusmaya alışmış bir rezil güruhun hedefiydi yine.

        Ve ben şöyle yazdım:

        “Şarkıcı Gülşen birkaç gün önce bir tatil beldesinde sahneye çıkmış.

        Sahne kıyafeti olarak altında bir mayo, üzerinde bir dantel pantolon.

        Üst tarafında ise kısa bir bluz.

        Sokakta giyilmeyecek ama sahnede giyilebilecek bir kıyafet.

        Şarkılarını bu kıyafetle söylemiş.

        Sosyal medya denilen bataklıkta bir saldırı.

        Hadi orası bataklık ve pislik dolu.

        Bir de bu rezil saldırıyı haberleştiren gazeteler ve internet siteleri.

        'Gülşen eleştirilerin hedefi oldu' diye atılan başlıklar.

        Hak verir tonda.

        Yahu ayıptır günahtır.

        Aynı kıyafeti hatta daha açığını Jennifer Lopez giyince 'Jennifer Lopez mest etti' diye başlık atıyorsunuz.

        Daha açığını giyince '50’lik JLO gençlere taş çıkarttı' diyorsunuz.

        Ama benzer bir kıyafeti Gülşen giyince 'Eleştirilerin hedefi' oluyor öyle mi!

        Oysa ben bugün bir gazete yönetsem bu habere '45 yaşındaki Gülşen, Jennifer Lopez’e taş çıkarttı' diye başlık attırırdım.”

        Gülşen saldırılar karşısında bir dişi aslan gibi durmuş.

        Tek bir adım bile atmamış geriye doğru.

        Geçtiğimiz Aralık ayında ise şöyle yazmışım:

        Son zamanların en çok konuşulan kadın sanatçısı hiç kuşkusuz Gülşen.

        Bu kadar gündem olmasının nedeni ise sahne kıyafetleri.

        Sağlıklı ve sporcu görüntüsünü çok da yakıştırdığı oldukça dekolte kıyafetlerini eleştirenler oldukça fazla.

        Ben ise tüm 'dik başlı' kadınlar gibi Gülşen’i de kutluyorum.

        Açık söylemek gerekirse ne giyip ne giymediği ve hatta giydiklerinin kendisine yakışıp yakışmadığı beni hiç ilgilendirmiyor.

        Ama Gülşen’in kendisine yönelik saldırılara hiç ama hiç boyun eğmeden bildiğini okuması üstelik de bunu yalan ve sahte bir muhafazakarlık dayatması ortamında yapıyor olması beni çok etkiliyor.

        Gülşen’in bu tavrını her kadın Gülşen gibi giyinsin diye değil, Gülşen gibi giyinmek isteyen kadınlar Gülşen gibi giyinebilsinler diye çok ama çok destekliyorum.

        İyi ki Gülşen gibi kadınlar var.

        Keşke Gülşen gibi erkeklerimiz de olsa.

        Özellikle de medyada.”

        Ve Gülşen hala geri adım atmıyor.

        Saldırılara bir manifesto ile yanıt veriyor.

        Ben de Gülşen’e gelecek nesiller adına minnet duyuyorum.

        Kendi yaşam tarzlarına saygı isteyip, başka her türlü yaşam tarzını ortadan kaldırmaya çalışanlara “Sözde muhafazakar jakobenlere” karşı duruşu bugün için değil, yarınlar için önemli.

        Nereeeden nereyeeeee

        Nereeeden nereyeeeee
        0:00 / 0:00

        Yıllar geçmiş üzerinden ama bazı anlar dün gibi hatırlanır.

        Ve bu nasıl bir savrulmadır diye düşünür insan.

        Değişim normaldir ama bu kadarı olur mu diye insan aklından geçirir.

        Hatırladığım meseleyi anlatayım.

        Yıl muhtemelen 2014.

        İstanbul’un popüler lokantalarından birindeyiz.

        6 kişi yemek yiyoruz.

        Ben, eşim, Türkiye’nin en ünlü ve en başarılı kadın yönetmenlerinden biri, onun herkesin tanıyıp sevdiği prodüktör eşi.

        Masamızda bir de sanatçı var.

        Hepinizin tanıdığı bir isim, Sezen Aksu.

        Tek kelime siyaset konuşmuyor, eski günleri, anıları, geçmişin güzel anlarını hatırlayıp neşeleniyoruz.

        Zaten masadaki dostlarımızdan biri Türkiye’nin en iyi “anı imalatçısı”.

        Biraz ilerde ise kalabalık bir masa var.

        Onlar da tanıdık.

        AK Parti’nin bildik isimleri.

        Kimi daha sonra bakanlık yapmış, kimi milletvekili, kim danışmanlık yapmış ve yapan isimler. İktidar partisinin ve dönemin Başbakanı’nın en yakın çevresi.

        Aralarında da birkaç gazeteci.

        Şimdi onlardan bazıları hala partide önemli konumlarda, bazıları iktidar odağına uzak duruyor ya da durduruluyor, bazıları ise hala en yakın halkada.

        Ama o gün hepsi partinin zirvesinde.

        Ve o gün hepsi birer birer Sezen Aksu’nun yanına geldiler.

        Hepsi Sezen Aksu’ya sevgilerini, saygılarını, muhabbetlerini ve hayranlıklarını dile getirdiler.

        Hepsi dakikalar süren iltifatlar ettiler.

        Bunda da son derece içtendiler.

        Şimdi aradan yıllar geçmiş.

        Aslında çok da uzun olmayan bir 7 yıl.

        Ve nereden nereye gelinmiş ki, o Sezen Aksu’nun dili koparılma tehdidi altında.

        O gün masaya gelip, hayranlık ve muhabbet belirtenlerden ise tık yok.

        Peki sizce Sezen Aksu bunu umursar mı!

        Hiç zannetmem, yürekli kadındır Sezen.

        Korkmaz yani.

        İktidar lideri gibi davrananlar ne

        İktidar lideri gibi davrananlar ne
        0:00 / 0:00

        Eski çalışma arkadaşımız Selçuk Tepeli, Fatih Portakal'ın ardından Fox Haber'i sunmaya bu kanala geçmişti.

        Epeydir de başarılı bir şekilde bu işi götürüyor.

        Çünkü Fox Haber'de iyi bir ekip var ve kimin sunduğuna bağlı olmaksızın başarılı bir televizyon haberciliği yapıyorlar.

        Yorumlu haberleri çok da izleniyor.

        Aslında o yorumları da sunan kişinin değil, haberi hazırlayan takımın ortak yorumu.

        Selçuk da bu yorumları kendi üslubu ile ekrana taşıyor.

        Önce Fatih Portakal'ın şimdi de Selçuk'un seslendirdiği bu yorumlar bir süredir iktidar kanadının tepkisine neden oluyordu.

        Son olarak da RTÜK Başkanı "Muhalefet partisi lideri gibi davranması kabul edilemez" diyerek Tepeli ve Fox Haber hakkında soruşturma başlattığını duyurdu.

        Böyle haber sunulur mu sunulmaz mı tartışması her zaman yapılabilir.

        İlkesel bir şeydir ve tartışmalıdır.

        O konuya girme niyetim yok.

        Ama RTÜK Başkanı'na şunu sormak isterim.

        Selçuk Tepeli ve Fox Haber muhalefet partisi lideri değil de, iktidar partisi lideri gibi davransaydı yine bu soruşturmayı açacak mıydınız!

        Sorun taraf olmakta mı yoksa karşı tarafta olmakta mı!

        İktidar lideri ya da sözcüsü gibi davrananlara da soruşturma açacak mısınız!

        Bilgi notunun önemi

        Bilgi notunun önemi
        0:00 / 0:00

        Arnavutluk Başbakanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kendi yaptığı heykelleri gösteriyor.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan da Arnavutluk Başbakanı'na "Senin böyle marifetlerin var mıydı?" diye takılıyor.

        Gülüyorlar.

        Eğlenceli gibi ama aslında değil.

        Niye değil?

        Çünkü burada ciddi bir eksik var.

        Önemli bir eksik.

        Bilgilendirme eksikliği.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan'a verilen bilgi eksikliği.

        Bir ülke lideri, bir başka ülke lideri ile görüşeceği zaman, tarafların ekipleri bir hazırlıkyaparlar.

        Görüşülecek kişi ile ilgili detaylı bir bilgi notu hazırlanır.

        Kimdir, nedir, necidir, eğitimi, alışkanlıkları, kişiselzevkleri nelerdir, sosyal durumu, ailesi, geçmişi ile ilgili detaylı bir bilgi liderin önüne koyulur.

        Ya da koyulması gerekir.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın marifetli bulduğu Arnavutluk Başbakanı Edi Rama bir siyasetçi ama aynı zamanda bir sanatçı ve bir sporcu.

        Eski basketbol oyuncusu ama asıl olarak gerçek, profesyonel bir sanatçı.

        Sanat üzerine eğitim yapmış.

        Tiran'da Misja Artistic Lyceum'u bitirmiş.

        Ciddi bir heykeltıraşve ressam.

        1993'te New York'ta ve Berlin'de, 1994'te Sao Paulo'da, 1995'te Paris'te ve Tel Aviv'de sergiler açmış.

        Ayrıca yazar.

        Siyasi anılarını değil bayağı kitap yazmış.

        Ve tüm bunlar Wikipedia'da yazıyor.

        Ama Vikipedi'de yazmıyor.

        Ve Cumhurbaşkanı'na verilen bilgi notunda belli ki yazmıyor ve bu marifetler şaşırtıyor.

        Bu bence önemli bir eksiktir.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Tepkisel değil ilkesel davranmayı öğrendiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar