Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İktidar kulislerinde gezindim biraz.

        Epey bir şey öğrendim.

        Mesela iktidarın kafasındaki seçim tarihi net.

        Seçimi mutlaka ve mutlaka 14 Mayıs günü yapmak istiyorlar.

        Bunun simgesel önemini vurguluyorlar sürekli olarak.

        “O gün Demokrat Parti 27 yıllık tek parti iktidarını sona erdirdi. O gün önemli bir gün.”

        Bunu söyleyen AK Partiliye “Ya o gün uzun süreli iktidarlara yaramayan bir gün ise. Ya o gün muhalefet de 21 yıllık bir iktidara son vereceğiz derse” deyince “Ne alakası var” diyor ama biraz bozuluyorlar.

        Ama bana göre 21 yıldır Türkiye’de de hemen hemen bir tek parti iktidarı var gibi.

        Bu tarih AK Parti’nin kafasında netleşmiş.

        “Yu muhalefet kabul etmezse. Ya zamanında derse. Ya daha erken isterse” diye soruyorum.

        “Demezler” diyen kesin bir tavır görüyorum.

        Muhalefetin hala bir aday açıklamamış olmasından ise rahatsızlar.

        Bir an önce karşılarında kimin olacağını görmek istiyorlar.

        Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kesin gözüyle baktıklarını ama son günlerdeki tavırlarından geri adım atabileceğinden çekindiklerini anlıyorum.

        Onlar da bu konuda benim ağzımı arıyorlar.

        “Kimse bilmiyor ama ben Kemal Bey’in aday olmayacağını düşünüyorum” diyorum.

        Böyle bir olasılıktan tedirginler.

        Anlattıklarından en istemedikleri adayın Ekrem İmamoğlu olduğunu anlıyorum.

        “Kemal Kılıçdaroğlu karşısında ilk turda kazanırız” şeklinde bir özgüven geliştirmişler.

        “Mansur Yavaş’ı da Beyefendi sahada yer. Mansur Bey’in kürsü performansı güçlü değil. Gençlerle bağı zayıf, Kürt seçmen oy vermez. Onu da rahat yeneriz” diye düşünüyorlar.

        Ben bu görüşe hiç katılmadığımı söylüyorum.

        En istemedikleri aday ise Ekrem İmamoğlu.

        “Niye. Çok yıpranmadı mı sizce?” diyorum.

        “Mesele o. Çok yıprattık. Bundan sonra onunla ilgili söylenecek hiçbir şey onu daha fazla yıpratamaz. Söyleyeceğimiz hiçbir şeyin etkisi olmaz. Aleyhine söylenebilecek her şeyi hem biz hem de başkaları söyledi" diyorlar.

        İmamoğlu hakkında çekincelerinin önemli bir nedeni daha var.

        “İmamoğlu aslında CHP’li gibi değil. Bize daha çok benziyor. Halkın içinde, herkese dokunuyor. Her yere giriyor, çıkıyor. Camiye de gidiyor, meyhaneye de. Pragmatik bir siyaset anlayışı var. Bizim gibi. Manevra yapabiliyor. Herkesle anlayabiliyor. Sizin İmamoğlu'nun bu tarzını sevmediğinizi fark ediyoruz ama bu tarzı halk, özellikle de bizim seçmen tipi seviyor. Kendinden görüyor. Ve en önemlisi bize karşı moral bir üstünlüğü var. Bizim en önemli adamlarımızdan birini iki kere yendi.”

        “Ama İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile bile kavgalıymış” diyorum.

        “Onu bizimkiler yazıp duruyor. İnşallah doğrudur” diyorlar ve ekliyorlar, “Zaten İmamoğlu adını masaya getirse getirse İyi Parti getirir. CHP’nin değil İyi Parti’nin adayıdır İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu da kendi partisinden, kendisinin İstanbul Belediye Başkanı yaptığı birini reddedemez” inancındalar.

        Ve İyi Parti olmazsa İmamoğlu'nun aday olamayacağından eminler ve Cumhurbaşkanı’nın İyi Parti’ye uzattığı zeytin dalını da bu olasılığı ortadan kaldırmak istemesine bağlıyorlar.

        Darbe yapıncaya kadar her cemaat korunur

        Darbe yapıncaya kadar her cemaat korunur
        0:00 / 0:00

        Tarikat lideri babası tarafından 6 yaşında iken 29 yaşındaki adamla “evlendirilen” kız çocuğu rezaletinin ortaya çıkmasından günler sonra, rezaletin sahipleri savunmaya geçtiler.

        “Öyle bir olay yok" diyerek.

        Oysa olayı bir tarafından uyduran yok.

        Mahkeme kayıtları var.

        10 yıl öncesine uzanan ihbarlar var.

        Yıllar önce yapılan muayeneler, kemik testleri var.

        Var oğlu var.

        Tabii “Öyle bir olay yok” savunması hemen taraftar topladı bile.

        Bu sapıklığın savunucuları karşı saldırıya geçtiler bile.

        Çünkü onlar açısından gerçeğin bir önemi yok. Önemli olan tarikatlara, cemaatlere kattıkları garibanlara “Bakın öyle bir olay yokmuş” diyebilmek.

        Yıllarca FETÖ’nün yaptığı gibi.

        Biz yıllarca FETÖ’yü anlatırken “Başı secdeye değenlere iftira atıyorsunuz” diyerek Pensilvanya'da hatıra fotoğrafı çektirenler, şimdi de burada bu rezaleti ortaya çıkaranlara “müfteri” damgası vurmaya çalışıyorlar.

        Oysa her şey belgeli.

        Her şey devletin kayıtlarında.

        Gazetecilerin yaptığı tek şey bu belgeleri bulup yayınlamak.

        Dünün meselesi de değil mesele.

        Çocuk 13 yaşında doktora götürüldüğü zaman istismarı fark eden bir doktorun ihbarı ile başlamış her şey.

        Çocuk gelinin gelinlikli fotoğrafını gösterip “Her çocuğun böyle fotoğrafı var” diye yapılıyor savunma.

        Ama çocuğun istismarcısı ile çekilmiş onlarca fotoğrafını ise görmezden geliyorlar.

        Evlendirilen çocuğun kocası ile yaptığı konuşmaların kayıtları var istismarı kabul eden, onu da duymazdan geliyorlar.

        Çünkü işyerine gelmiyor.

        Fakat dediğim gibi dertleri gerçeği bulmak, başka çocuk gelinleri, başka ahlaksızlıkları engellemek değil ki!

        Maksat düzeni sürdürmek.

        Çocuk gelinler, 6 yaşında evlendirilen, 7 yaşında tecavüze uğrayan çocuk gelinler, tarikat yurtlarında cinsel tacize uğrayan erkek çocukları umurlarında değil.

        O yüzden de bu düzenden beslenenler, bu düzenin parçası olanlar önce savunacaklar.

        Sonra da karşı saldırıya geçecekler.

        Ne demişler, bu tip cemaatler darbe girişiminde bulununcaya ya da muhalefete destek vermeye başlayıncaya kadar ne yaparlarsa yapsınlar masumdurlar.

        Kindar ve dindar olmak yetmiyormuş

        Kindar ve dindar olmak yetmiyormuş
        0:00 / 0:00

        Tarikat liderini ve çocuk tacizini savunanların çevrelerine yaptıkları savunmalar ve iddiaları toplamda üç aşağı beş yukarı şöyle:

        “HKG ailesine iftira atıyor. Evli iken bir başkası ile ilişkiye girdi. Kocasından ayrılmak istiyor. Bu yüzden böyle bir komplo kuruyor. Söyledikleri yalan. Kendisini istemediği biri ile evlendiren ve boşanmasına izin vermeyen ailesinden intikam alıyor.”

        Mahkeme kayıtları ve deliller aksini gösterse de, bu da bir ihtimal mi!

        İhtimal.

        Zayıf bir olasılık ama olabilir mi!

        Olabilir.

        Bu savunmanın geçerli ve doğru olabileceğini zannetmemekle birlikte iftiradan, iftiranın parçası olmaktan korkarım.

        Ve velev ki, HKG’nin anlattıkları iftira olsun.

        O zaman bu İslamcı arkadaşlar, bu tarikatçılar şunu anlayacaklar mı!

        “Tüm bunlara baktığınız zaman, kindar ve dindar nesil yetiştirmek iddiası iyi sonuç vermiyor.

        Başka cemiyetlerin, başka semtlerin insanlarına iftira atıp onları ahlaksızlıkla suçlamak pek de doğru bir şey değil. Ahlaksızlığın dinle imanla pek alakası yok. Kindar ve dindar yetiştirilen birinin anlaksız olma olasılığı da başka ortamlarda yetişen kişilerden farklı değil.

        Çocukları kindar ve dindar değil iyi insan olarak büyütmeye çalışmak, onlara iyi örnek olmak gerek. Televizyonlardaki sabah programlarında da sıklıkla gördüğümüz gibi kızların başlarını zorla örttürmek onları edepli ve ahlaklı insanlar yapmaya yetmiyor. Başı açıklara hakaret ederken oturup bir değil iki değil yüz kere düşünün. Dindarlık kisvesi altına bürünmek size başkalarının ahlak bekçisi gibi davranma hakkı vermiyor. Herkes kendine baksın.”

        Kanlı dolar

        Kanlı dolar
        0:00 / 0:00

        Batı’dan ülkelerinden yatırım için gelecek paranın Türkiye’nin bağımsızlığını engelleyeceğini, Türkiye’yi Batı'ya bağımlı yapacağını savunanların, Suudi Arabistan’ın “katil” prensinin düzenli olarak Merkez Bankası’na 5 milyar dolar yollamasına karşı sessiz ve kayıtsız kalmalarını anlamak mümkün değil.

        Batı’dan yatırım için gelen para Türkiye’yi bu ülkeler karşısında güçsüz duruma düşürüyor da, Suudilerden gelen para Türkiye’yi Suudiler karşısında güçsüz duruma düşürmüyor mu!

        Üstelik birincisi yatırım için geliyor, ikincisinin ise ne için geldiğini dahi bilmiyoruz.

        İlk bölümü yargıdaki bir dosya için gelmişti onu biliyoruz.

        Ne diyorsunuz yani kanlı dolar daha mı temiz!

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Sosyal medya popülaritesi için maymuna dönüşmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar