Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        20 yıllık iktidarımız, 20 yılı aşan iktidar süresi içinde sayısını dahi unuttuğum sayıda eğitim reformu gerçekleştirdi.

        Her yeni gelen bakan eğitimde muazzam projelerini ve planlarını devreye soktu ve sonunda gelinen yer ortada.

        Son icatları olan 4 artı 4 artı 4 denilen eğitim sistemi, Türkiye’nin öğrenciye bir kültür aşılayan köklü eğitim kurumlarının etkisini de ortadan kaldırıp, onları da sıradanlaştırmanın yanında son günlerde ortaya çıkan bir başka eğitim sorununun da kaynağı oldu.

        “Zamlı eğitim”.

        Bağlantıyı anlatalım.

        Türkiye’de giderek artan enflasyonun etkisi elbette ki, “paralı eğitim”de yani özel okullarda görülüyor.

        Maliyetleri artıyor.

        Bu maliyetler sonuçta öğrencinin ödediği ücrete yansıtılıyor.

        Eğitim almaktan vazgeçebileceğiniz bir lüks tüketim maddesi olmadığı için, bu zamlar ailelerde sıkıntıya neden oluyor.

        Çünkü şanslı bir azınlık dışında kimsenin geliri enflasyon oranında artmıyor.

        Özel okulların aşırı zam yapmasını engellemek ve TÜİK’in açıkladığı enflasyonu dahi ücretlerine yansıtmasını engellemek için Bakanlık bir kural koydu ve artışlara bir yasal sınır getirdi.

        Bu sınır yüzde 65.

        Bu bile aslında yeterinden fazla zorlayıcı iken buna bir de bölünmüş eğitimin yarattığı sorun ekleniyor.

        Sorun şu.

        Yüzde 65’lik sınır 4 yıllık dilimler için.

        4 yıllık ilkokulu bitirdiniz ve 4 yıllık ortaokula aynı eğitim kurumu içinde devam etmek istiyorsunuz.

        Burada yüzde 65’lik bir sınır yok.

        Yeniden bir okula başlandığı için, özel okul, kafasına göre bir zammı dayatabiliyor.

        İnsaflı ise yüzde 100, insafsız ise yüzde 200.

        Sınır yok.

        Dahası bu durumda hak arayan ve konuyu CİMER’i şikayet eden velilerin çocuklarının kayıtları da yenilenmeyerek bir de çocuklar ve aileler cezalandırılıyor.

        Bakanlığın, aynı eğitim kurumu içinde ortaokula veya liseye geçecek olanlar için de, bir düzenleme yapması ve bir limit koyması şart gibi görünüyor.

        Öğrencileri, eğitim kurumunun insafına bırakmak kabul edilebilir bir şey değil.

        Benzer bir sıkıntının yaşandığı yer “Özel sağlık sigortası”

        Özel sağlık sigortalarında da sistem içinde eski olmanın getirdiği bazı avantajlar var.

        Yenileme zorunluluğu gibi, hasarsızlık indirimi gibi.

        Bu yüzden de sağlık sigortalarında sigortalayanı değiştirmek sigortalıların hak kaybına neden oluyor.

        Ancak sigorta şirketleri de bu durumu istismar ediyor.

        “Medikal enflasyonun yüksek” olmasını bahane ederek sağlık sigortalarında yıllık yüzde 150’yi bulan artışlar talep ediyorlar.

        Vatandaşlar yıllardır kullandıkları ve bazı haklara sahip oldukları hakları kaybetmemek için bu fahiş artışlara boyun eğmek zorunda kalıyorlar.

        Ya da ödeyemeyip, tüm sahip oldukları hakları kaybediyorlar.

        Ne Sağlık Bakanlığı ne de Ticaret Bakanlığı bu duruma müdahale ediyor.

        Bir sınırlama getirmiyor.

        Ben bu iki zam türüne de şantaj zammı diyorum.

        Togg'unuz için yazdım aptallar

        Togg'unuz için yazdım aptallar
        0:00 / 0:00

        Pazar gün BMW’nin iX modeli ile yaptığım bir uzun yol elektrikli araç deneme sürüşü izlenimlerimi yazdım ve elektrikli araç şarj altyapısı nedeniyle ciddi sıkıntı çektiğimi, elektrikli araçların kent içi ulaşım için muhteşem ve şehirlerarası yolculuklar için bir çile olduğunu anlattım.

        Kim olduklarını tahmin edebileceğiniz, cahil güruh hemen saldırdı.

        “Togg’u çekemiyorsun. Togg’u karalamak için bunları yazıyorsun. Senin derdin Togg’la. Yerli ve milli olan her şeye karşısın.”

        Ne diyeyim, ahmaklık ve aşağılıklık aynı bedende birleşince sonuç bu eleştiriler oluyor.

        Bu dangalakların bilmediği şey şu.

        Türkiye’nin üreteceği otomobilin elektrikli olması gerektiğini daha ortada Togg falan yokken yazan benim.

        Togg’u üretenlerin başları sıkışınca dertlerini anlatmak için koştukları gazeteci benim.

        Söylemek istemezdim ama siz Togg’a uzaktan bakarken, beğenirsem Togg’u satın alabilecek durumda olan da benim.

        Benim elektrikli araç şarj altyapısı konusunda eleştirilerde bulunmam ve aylar yıllardır bu konuda yazılar yazmamın nedeni de Togg’un başarısız olması için değil, başarılı olması için.

        Şu an Türkiye’de toplam 10 bin kadar elektrikli araç var ve şarj noktasına erişmekte zorluk çekiyorsunuz.

        Yarın Togg ilk yıl ürettiği 20 bin, ertesi yıllarda üreteceği 100 bin, 180 bin aracı satarsa ortaya çıkacak kaosa işaret ediyorum.

        Sizin yerli ve milli Togg’unuzu alanlar aldıklarına bin pişman olmasınlar diye yazıyorum.

        Alan pişman olup, komşusuna “Aman abi sakın” demesin diye yazıyorum.

        Ama siz bunu bile anlamayacak kadar küçük beyinli, dar zihinlisiniz.

        Çünkü Togg sizin için bir ulaşım aracı değil, bir propaganda aracı.

        Togg’u üretenlere saygım, sevgim olmasa “Hay sizin Togg’unuza...” diye başlayacağım…

        Uyutma ve unutma ilacı

        Uyutma ve unutma ilacı
        0:00 / 0:00

        468 TL’lik bir ilacı, devlete 21 bin lirayı aşan bir fiyatla satıyorlar.

        SGK’ya.

        Yani zaten batık durumda olan, zaten açığı sürekli Hazine’den kapatılan ve son EYT kararı ile iyiden iyiye batacak olan kuruma.

        Üstelik “kanser ilacı” diye sattıkları ilacın kanser tedavisi ile uzaktan yakından da alakası yok.

        Rezalet ortaya çıkıyor, belgesi ile, bilgisi ile, sorumluları ile.

        Tık yok.

        Ne bir araştırma, ne bir inceleme, ne bir soruşturma.

        Siyaset adım atmıyor.

        Ne Sağlık Bakanlığı adım atıyor.

        Ne Sosyal Güvenlik Bakanlığı adım atıyor.

        Sağlık Bakanlığı sadece “Bu alımı yapan biz değiliz” diyor o kadar.

        Günlerdir konu ile ilgili bir açıklama, bir harekete geçme bekliyorum.

        Hiçbir şey olmuyor.

        Kanser ilacı olmayan ilaç ederinin 40 katından fazla fiyata satılıyor.

        Satan iktidar partisinden biri olunca o ilaç yutuluyor.

        Zannedersin ilaç uyku ilacı.

        Hepimizi uyutmaya çalışıyorlar.

        Bu ceza ceza mı!

        Bu ceza ceza mı!
        0:00 / 0:00

        Ambulansa yol vermeyen, yol vermemek ne kelime, ambulansın yolunu kesen aşağılık yaratığa 623 TL para cezası kesilmiş.

        Marifet yapılmış gibi açıklanıyor.

        İş mi bu!

        10 gün önce, Kayseri’de duble yolda hız limitini 10 km/s aştığım için 450 TL ceza ödedim.

        Hiç itirazım yok.

        Aştıysam öderim…

        Ancak bir yanda sabahın köründe 10 km’lik sürat aşımı için ödenen 450 TL.

        Diğer yanda bir ambulansa yol vermeyerek, bir cana kast eden bir yaratığa verilen ceza 623 TL.

        Sizce burada bir saçmalık, bir adaletsizlik, bir caydırıcılıktan uzak olma hali yok mu!

        Ambulansın önünün bilerek, isteyerek kesen bu sapığa daha ağır bir ceza verilmesi gerekmez miydi!

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Hak etmeyene insaf etmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar