Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Altılı Masa’nın artık daha fazla sallanma lüksü kalmadı.

        Seçim tarihini Cumhurbaşkanı açıkladı, ana muhalefet lideri de niyeyse bu tarihe bir itiraz şerhi düşmedi.

        Bu durumda masanın adayının da bir an önce açıklanması lazım.

        Masadaki liderler aylardır seçimden sonra yapılacaklara odaklanmış vaziyetteler, Anayasa taslağı, yol haritası, eylem planı dedikleri hep seçim sonrasına ilişkin.

        Unuttukları şey tüm bunların yapılabilmesi için öncelikle seçimin kazanılması gerektiği...

        Öncelik seçimin kazanılması olmalı ya da olmalıydı.

        Galiba artık ona başlıyorlar.

        Yani inşallah.

        Siz, ben, hepimiz biliyoruz ki, CHP’nin istediği aday Kemal Kılıçdaroğlu, Kemal Bey de bunu çok ama çok istiyor.

        Partisine göre Kemal Kılıçdaroğlu egosuna yenilmeyecek ve Başkan olduktan sonra iki bilemediniz üç yıl içinde parlamenter sisteme dönüş yapmanın yolunu açma konusunda en güvenilir lider.

        Yine partisine göre masadaki diğer 5 liderin 4’ü Kemal Kılıçdaroğlu adını destekliyor. Sadece İYİ Parti’nin bazı çekinceleri var. Ama onlar da pazarlık güçlerini yükseltmek için karşı imiş gibi yapıyorlar.

        REKLAM

        Ancak benim izlenimlerime göre durum tam da böyle değil.

        Masadaki liderlerden Kemal Kılıçdaroğlu’nu kesinlikle destekleyen tek kişi Temel Karamollaoğlu.

        Bunun dışındaki 4 liderin çekinceleri var.

        Ama özellikle de İYİ Parti’nin.

        Seçmen sadakati açısından en sıkıntılı parti olan İYİ Parti, çok hızlı biçimde yüzde 20 ile yüzde 9 arasında değişen bir oy oranına sahip olabiliyor.

        İYİ Parti’nin, zaten kaygan olan tabanına, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını anlatmakta sıkıntılar çektiğini parti yönetimi çok iyi biliyor.

        Kılıçdaroğlu aday olduğu takdirde, İYİ Parti yeterli oy desteğini sağlayamamaktan ciddi biçimde çekiniyor.

        Aynı çekince Babacan ve Davutoğlu için de geçerli. Ancak onlar partilerinin anketlerdeki boyu nedeniyle bunu yüksek sesle dile getirmiyorlar. Ne var ki, kaygıları ortak.

        Peki bu sorunun çözümü ne!

        Çözüm basit.

        Ve bir kaç gün önce burada yazdığım gibi CHP Genel Başkanı’na sunulan rapora da uygun.

        Öncelikle Masa’da genel başkanların aday olmayacağı ilkesel kararı alınmalı.

        Bu, partilerin tümünün partili Cumhurbaşkanı olmamalı diyen 5 yıllık söylemine de uygun.

        Evet, Masa’nın en büyük, en güçlü, en sağlam ve en köklü partisi olarak adayı belirleme yetkisi de CHP’de olmalı.

        CHP Genel Başkanı, partisinin belirleyeceği en az üç adayı masaya getirmeli.

        Masa, CHP’nin belirlediği bu üç adayı tartışarak bunlar arasından bir aday çıkarmalı.

        REKLAM

        Bana göre bunun dışında akılcı bir yol yok.

        Bunun dışında seçim kazanabilecek bir yöntem yok.

        Eğer bu seçimin Türkiye açısından söyledikleri kadar hayati önemi var ise, ki bence var, uygulanması gereken yöntem budur.

        Yok eğer “Zaten memleketi batırdılar. Seçimi kaybetsek de olur. 2028’e Allah kerim” diye düşünüyorlarsa bu yolda devam etsinler.

        İktisata niyet, gebeliğe kısmet

        İktisata niyet, gebeliğe kısmet
        0:00 / 0:00

        İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’le buluştuk dün.

        Ağustos ayından bu yana Atatürk’ün Cumhuriyet'in ilanından önce Cumhuriyet’in ekonomik yol haritasını belirlemek için İzmir’de 1923 Şubat’ında topladığı İzmir İktisat Kongresi’nin 100. Yılına hazırlanıyor.

        Basit bir kutlama ve anma ile değil, iki yüzüncü yıla yol haritası olacak bir toplantı ile.

        Tamamen siyaset üstü bir şekilde, toplumun tüm kesimleri, ekonomi ile ilgili sivil toplum örgütlerinin tamamını kapsayacak şekilde Ağustos ayında başlattığı çalışmalar, farklı komitelerin toplanmaları ve ekonominin farklı aktör ve sektörlerinin kendi sektörlerinin geleceklerini planlamaları ve ekonominin paydaşlarının kendi içlerinde çalışmaları ile sürdü.

        Ardından çalışma grupları, raporları değiş tokuş ederek, paydaşlar arasındaki etkileşimler üzerine çalışıyorlar.

        Bir yandan tüm bunların çevre ve ekolojik sistem ile uyumu ve sürdürülebilirliği hesaplanıyor.

        Şubat ayı ortasında ise bir büyük toplantı ile çalışmalara nihai şekli verilecek ve Türkiye’yi yöneteceklere bir el kitabı niteliğinde olacak.

        Ben de bu çalışmaları iktisatkongresi.org'dan izliyorum.

        İktisat Kongresi’ni konuşmak için Tunç Soyer ile buluşmayı planladığımız gün, Ekrem İmamoğlu’nun mahkumiyet kararı açıklanınca o buluşmamızı gerçekleştirememiştik.

        Yerel siyaset dışında bir şey konuşmamak üzere sözleşerek, 1 ay gecikme ile bir araya geldik.

        Tunç Soyer’den çok ilginç ve bir o kadar da üzücü bir bilgi aldım.

        Tüm belediyeler gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi de dezavantajlı bölgelerde yoğun yardım kampanyaları düzenliyor ve bir şeyin farkına varıyor.

        Kentin düşük gelir düzeyli yoksul bölgelerinde doğan her 20 bebekten 12’si yaşama “kuvöz”de merhaba diyor.

        Belediye bu durumun nedenleri üzerine bir çalışma başlattığı zaman temel nedenin, anne beslenmesindeki yetersizlik olduğu ortaya çıkıyor.

        Bunun üzerine İzmir95 adı altında bir çalışma başlatıyorlar.

        Çalışma hamilelikten, doğan çocuğun 95 cm boya ulaşması arasında geçen dönemi kapsayan yani yaklaşık 3,5 yıllık bir destek programı.

        Gebeliğin 4. ayından itibaren, hizmetten yararlanmak isteyen anne adayına 5 ay boyunca içinde 6 kilo bulgur, 6 kilo mercimek, 3 kilo kuru siyah üzüm, 15 litre süt, 6 kilo zeytin, 2 litre zeytinyağı, 3 kilo kuru kayısı, 3 kilo ceviz bulunan sağlıklı gıda paketi ulaştırılıyor.

        Yardımlar, çocuğun doğumundan sonra ebeveynlik eğitimini ve yine hekimlerce belirlenen gıda paketlerini kapsayacak şekilde çocuk 95 cm boya yani ortalama 3 yaşına gelinceye kadar sürüyor.

        Tunç Soyer bu projenin hayata sağlıklı başlayan bireylerin, ömür boyu sürecek dezavantajlı bir durumunu ortadan kaldırmak, yoksulluğun bir kader haline gelmesini önlemek üzere başlatıldığın söylüyor.

        Bence son derece insani bir belediyecilik örneği.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Ülke aşkımız lider aşkımızdan fazla olduğu zaman.

        Diğer Yazılar