Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Muharrem İnce.

        Geniş bir muhalif çoğunluğun Cumhurbaşkanı adayı olmamasını talep ettiği siyasetçi.

        Bu kez Muharrem İnce’ye tepki gösterip aday olmamasını isteyenler, bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçiminde İnce’nin mitinglerini dolduranlar aslında.

        Seçim gecesi ortadan kaybolup, “Adam kazandı” demesine kızgın olanlar. Bir kez daha “Adam kazandı” demesini istemiyorlar.

        Buna takılmayan bir bölümü de İnce’nin daha önce Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkmama sözü verdiğini hatırlatıp ilkeli davranmasını istiyorlar.

        Sanki siyasetteki tek ilkesiz kişi Muharrem İnce imiş gibi.

        Açıkçası dünü kadar bunların hiçbiri beni ilgilendirmiyordu.

        Ben herkesin, Anayasa’nın yaptığı tanıma uyan herkesin Cumhurbaşkanı adayı olma isteğine saygı duyarım.

        Canı çeken, memlekete borcunu bu yolla ödeyebileceğine inanan, kendini o makama layık gören, "Ben bu işi herkesten iyi yaparım" diyen ya da bambaşka amaçları olan herkesin aday olma hakkına sahip olduğunu düşünürüm.

        Ama dünden beri bir kişinin, tek bir kişinin Cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini düşünüyorum.

        O kişi, dün “Sırça köşklerde yaşayanlar, sırça köşklerinden çıkmayanlar, salon siyasetçileri, oturdukları yerden benim aleyhimde tweet atan, sözde sanatçılar… Siz bunları gördünüz mü? Bu zorlukları gördünüz mü? Boğaz’da viskisini yudumlarken memlekete yol gösterenler…” cümlesini kuran kişi.

        Bu sözleri söyleyen yeni bir zatı muhtereme Türkiye’nin hiç ama hiç ihtiyacı yok.

        Türkiye zaten bu cümleleri bize ezberleten bir anlayış tarafından yıllardır yönetiliyor.

        “Yalıda viski yudumlayanlar” metaforundan bana artık bıkkınlık geldi.

        “Sözde sanatçı” ayıbı ise can sıkacak kadar çok tekrarlandı.

        Bu Cumhuriyeti kuran anlayışın toplumun en tepesine koyduğu sanatçıyı “sözde” diye aşağılayan birinin, yalan muhalifliğine ve anlamsız adaylığına hiç ama hiç ihtiyacı yok bu ülkenin.

        Bu ülke için iki kelam edeni sırça köşkte oturmakla suçlama ayıbının yeni suç ortaklarını aramıyoruz. Tam aksine köşkte hem de sırça köşkte oturduğu yani keyfi yerinde olduğu halde ülkesi için dertlenene saygı duyacak birine ihtiyacı var bu ülkenin.

        Bu kafa ile hiç ama hiç yeni değilsiniz Muharrem Bey.

        Bu sözlerin orijinal sahibi varken, siz ancak çakması olursunuz.

        Aklı başında herkes eski bir orijinali, yeni görünümlü bir çakmaya tercin eder.

        Bilesiniz.

        Tabii amacınız yıpranmış orijinale yeniden değer kazandırmak değilse…

        Boşalan adreslere Suriyelilerin kaydedildiği iddia ediliyor

        Boşalan adreslere Suriyelilerin kaydedildiği iddia ediliyor
        0:00 / 0:00

        Bunların bazıları kendilerine tanınan haktan faydalanarak ikametgahlarını yeni taşındıkları kentlere almışlar.

        İstanbul’a, Mersin’e, İzmir’e, Balıkesir’e, Ankara’ya, pek çok farklı ile.

        Ancak dikkatlerini çeken bir durum var.

        Hatay’da, boşalttıkları adreslere hemen başka birilerinin taşınmış göründüğü iddia ediliyor.

        Olmayan, yıkılmış, enkaz olmuş, ağır hasarlı olduğu için yaşanmaz hale gelmiş evlerinde “yeni sakinler” olduğunu söylüyorlar.

        Bu adreslerde Suriyeli göçmenlerin ikamet eder gibi göründüğünü iddia ediyor, bunu gösteren ekran görüntüleri paylaşıyorlar.

        Muhalefet partileri bu durumun farkında mı, bu iddiaları ciddiye alıyorlar mı bilemiyorum.

        Almaları için ne olması gerek onu da bilemiyorum.

        Hayale değil cana mal oluyor

        Hayale değil cana mal oluyor
        0:00 / 0:00

        Sağlık sistemindeki çöküntüyü yazınca ve bu yazıyı sosyal medyada paylaşınca her şey beklediğim gibi gelişti.

        Trollerin yoğun saldırısı başladı.

        Tek merkezden yönetilen üç otuzluk düzeysizler ağızlarına geleni söylemeye başladılar.

        Tabii onların ağızlarının payını da benim haklı olduğumu yaşayarak bilen vatandaşlar verdi.

        Ama yurdun dört bir yanından sağlık sistemi ile ilgili şikayetler ve haklı olduğumu söyleyen mailler yağdı.

        Durum sadece nüfusun yoğun olduğu büyük kentlerde değil, hemen her yerde aynı.

        Bakın mesela Muğla’dan bir okur ne anlatıyor:

        “Fatih Bey, o kadar doğru yazmışsınız ki! Bir süre önce ben de Muğla’da özel bir hastanenin ortopedi bölümüne gittim. SGK’lı hasta da kabul ettikleri için bir devlet hastanesi kadar kalabalıktı. Özel sağlık poliçem olduğunu söyleyince öncelik tanıdılar. Saat 11.30’da 25. hasta olarak sıraya girdim. Öğleden sonra sıra geldi. Girdim. Tüm muayene 15 dakika sürdü. Röntgen için 1 gün sonraya gün verebildiler. Datça’ya döndüm mecburen. Ertesi gün tekrar geldim. Birkaç saat de röntgen için bekledim. Doktor 2 ilaç ve bir merhem için bulunmama ihtimaline karşı 3’er alternatif yazdı. Arada doktorla üç beş kelam ettik. Bütün doktorların kaçmak istediğini söyledi. Yazın durumun daha da beter olacağını ve yakında doktor falan da kalmayacağını iddia etti. Çıktım. Hastane yakınındaki eczanelerde alternatifler de dahil reçetedeki ilaçların hiçbiri yoktu.”

        Böyle hikayeler giderek artıyor.

        İşini en iyi yapan bakanlardan biri olmasına rağmen, Sağlık Bakanı’nın bu işi çözmesi de mümkün görünmüyor.

        Çünkü sistem hatalı. Kurgu başındanyanlış.

        Ve bu sistemin başka ülkelerde denenip nasıl çöktüğü bilindiği halde Amerika’yı yeniden keşfedeceğini zanneden iktidar bunu denedi.

        Şimdi trollerle çökmüş sistemin iyi olduğu algısını yaratmaya çalışıyorlar.

        Ama sağlık bu.

        Ne uçağa, ne otomobile, ne aya sert inişe benziyor.

        İnsanın hayallerine değil, canına mal oluyor.

        Diploma

        Diploma
        0:00 / 0:00

        Okurlar soruyor.

        "Neden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diploma meselesine hiç girmiyorsun" diye.

        Girmiyorum.

        Çünkü diploma aramıyorum.

        Cumhurbaşkanı'nın askerlik kaydına bakıyorum.

        Genç Recep Tayyip Erdoğan, askerliğini yedek subay olarak yapmış.

        Bunun kaydı epey bir zaman önce ortaya çıktı.

        Hatta üniversite arkadaşlarıyla fotoğrafı yok ama yedek subay okulunda arkadaşlarıyla çekilmiş fotoğrafları var.

        Şimdiyi bilemem ama eskiden TSK son derece ciddi bir kurumdu ve üniversite ya da yüksekokul mezunu olmayanı yedek subay yapmazlardı.

        Bu nedenle ben diploma tartışmasını beyhude buluyorum.

        Bana göre artık 3 kez aday olup olamayacağı meselesi ciddi ve Anayasal bir tartışmadır. Hukuki ve önemli bir meseledir.

        Üniversite meselesi değil.

        Hele 5 yıllık Cumhurbaşkanlığından sonra.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Sanatçıya ve fikre saygısızlık bulaşıcı olmadığı zaman.

        Okurlara

        Okurlara
        0:00 / 0:00

        Değerli okurlar, bu hafta Fransa'da olacağım. Oraların durumu malum.

        Grevler, olaylar...

        Demokrasilerde olağan ve hatta olması gereken, saygı duyulması gereken şeyler.

        Bu yüzden yazılarda aksamalar olursa kusura bakmayın.

        Mümkün olduğunca yazmaya çalışacağım.

        Ama yazamazsam.

        Hakkınızı helal edin.

        Diğer Yazılar