Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Jeep’le tanışıklığım çok eskidir.

        Çocukluğumda ava gidirken iki arazi aracı kullanırdık. Uzun yola gideceksek Jeep Wagoneer’ı, Trakya taraflarına gideceksek pointer köpeklerle beraber tıkıştığımız kısa şasili Land Rover’ı. Wagoneer’ın hastasıydım. Zamanının muhtemelen en konforlu, en ileri donanımlı arazi aracıydı ya da o yaşlarda bana öyle gelirdi. Ahşap kaplamalı kapılarıyla son derece göze hoş gelen bir araçtı. Sonra Jeep’leri üreten AMV çuvalladı, Jeep efsanesi yıkıldı, biz de haliyle başka arazi araçlarına geçtik.

        Sonra iyi bir şey oldu. Chrysler, Jeep’i satın aldı ve efsane yeniden doğdu. 1990’ların başında Cherokee ve Grand Cherokee modelleriyle endüstrinin arazi araçlarında yeni bir paradigma yarattı. Bizim çocukluğumuzun arazi araçlarını, şehir içinde herkesin kullanımına sunarak adını da SUV’a çeviren bana göre Jeep’in yeniden doğuşudur.

        Size sadece Jeep efsanesini anlatmaya kalksam bu sayfa yetmez, hatta gazetenin tamamı yetmez ama bunu yapmaktansa, Jeep’in yeni Compass modelini anlatayım bugün. Çünkü bu haftaki test aracımız Jeep’in yenilediği ve bayağı bir geliştirerek pazara sunduğu Compass... Yani “Pusula”. Jeep’in yeni Compass’ı, dizayn olarak, bir önceki modelden çok köklü değişiklikler içermiyor. Ancak ailenin yeni dizayn anlayışına biraz daha uyumlu ve biraz daha modern görünümlü.

        Cherokee’den daha konservatif, Grand Cherokee’yi daha fazla andırır bir tasarım anlayışına sahip. Ön ızgaralar hafif kısalmış. Çerçevelenmiş ve çok şık olmuş. Farların çevresine atılan koyu renk kontür, kadınların göz çevresine sürdükleri farlar gibi, otomobile feminen bir hava katmış, farları belirginleştirmiş. Çok başarılı bir ön tasarım. Küçük dokunuşlarla, genel olarak çok daha modern bir otomobil havası gelmiş...

        Jeep Compass’ın Limited yani en üst donanım seviyeli olanını denediğim halde anahtarsız giriş ve anahtarsız çalıştırma özelliklerinin olmaması da biraz garibime gitti, itiraf edeyim. Motor kent içi yollarda son derece itkili ve hızlı devirleniyor. 7 ileri otomatik şanzımanı manuel olarak da kumanda edebiliyorsunuz ama çok şayanı tavsiye değil. Bırakın otomatik gitsin. Çok daha konforlu ve sessiz bir sürüş sağlıyor. Şanzımanın başarılı olduğunu söylemeliyim, çünkü özellikle arazide her daim yeterli torku sağlayacak bir vites aralığına sahip.

        Compass’ın 4x4’te farklı sürüş seçenekleri var. Normal, kar, çamur, ıslak gibi. Bunu da bir buton ile çok rahatça yapabiliyorsunuz. Son sürat konusunda çok büyük bir iddiası yok Compass’ın. 190 kms süratin üzerine çıkmıyor ama zaten kaç kişi bu süratleri bir arazi aracıyla deniyor ki! Yol tutuş konusunda iyi. Viraj kabiliyeti bir arazi aracı için son derece yeterli. Gece sürüşünde bixenon farlar çok çok başarılı. Otomobilin dış aydınlatma performansı süper. Bagaj ise umduğum kadar büyük değil. Büyük de, umduğum kadar değil.

        ASYALI RAKİPLERİNE PABUÇ BIRAKMAYACAK

        Sonuç olarak Compass, tipik Jeep yetenekleriyle, başarılı bir otomobilken, buna şimdi bir de iç mekân şıklığı ve tasarım modernliği eklemiş. Çok çok da iyi olmuş. Koreli ve Japon rakiplerine kolay kolay pabuç bırakacak gibi durmuyor. Türkiye’ye 2 motor seçeneğiyle getiriliyor. Biri benzinli diğeri dizel. Sipariş üzerine 2 litre benzinli modelini de getirmek mümkün ama bence gereksiz. Satın alacaksanız siyah tavan seçenekli olanı tercih etmeniz tavsiye olunur. Çok daha iyi görünüyor. Cam tavan seçeneği de fena değil.

        Fiyat konusu ise 190 bin TL’den başlıyor. Ucuz değil tabii ki, ama gerçek bir 4x4 için makul bir başlangıç demek mümkün.

        1.4 LİTRELİK MOTOR KÜÇÜK AMA CABBAR

        Jeep Compass’ın ilginç bir motoru var. 1.4 litre benzinli motor, 170 beygir güç üretiyor. 1.4 litre motorlu, 4 çekişli Jeep olur mu diyeceksiniz. Ben de aynı şeyi söyledim ama oluyormuş. Motor küçük ama cabbar. 250 nm’lik tork, otomobilin asfalt sürüşünde son derece yeterli. Hafif arazi koşullarında da sıkıntı çıkarmadı. Çamur lastikleri olmadığı için, çok zorlu yerlere girmedim. Girsem ne yapardı bilemiyorum.

        İÇ MEKÂN BİR AMERİKALI İÇİN ZEVKLİ

        İçerde hayli köklü değişimler var. Dashboard baştan sona şıklaşmış. Bir Amerikan otomobili için gayet zevkli ve gayet kaliteli görünüyor. Zaten Amerikalı üreticilerin en Avrupalısı yeni Jeep Compass bu algının altını biraz daha çizecek bir iç görünüme ve donanıma sahip. Analog göstergelerin ortasında büyükçe bir dijital ekran ve bu ekranda insanın öğrenmeye veya bakmaya sıkılacağı kadar farklı fonksiyon yüklü. Bu fonksiyonlarda yakıt tüketimi, lastik basınçları, seyahat bilgisayarı gibi birçok bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Ortadaki büyük bilgi ekranı, FIAT-Chrysler grubunun diğer otomobilleriyle benzer özellikler taşıyor. Kullanım kolaylığı üst düzeyde IOS ve android uyumlu. Beğenmediğim tek şey, navigasyonda ekranının sadece küçük bir bölümünün kullanılması.

        ARKA TASARIM KORELİ SUV’LARI HATIRLATIYOR

        Asıl fark arka tasarımda olmuş. Koreli SUV’ları andıran arka tasarım tamamen değişmiş. Çok şık geniş led stop lambaları, arka kaputun üzerine doğru uzamış ve büyük ağabey Grand Cherokee ile benzerliği artırmış. Yan görünümde çok büyük değişimler göze çarpmıyor ama tavan eğimi galiba biraz fazlalaşmış ve bu da otomobile daha atılgan bir hava vermiş sanki.

        DİREKSİYONU FİAT’A BENZİYOR

        Direksiyon geçen hafta anlattığım Fiat 500 L ile hemen hemen aynı. Sadece bu biraz daha etli. Hatta fazla kalın. Benim tarzım değil ama gençlerin bunu çok sevdiğini tahmin ediyorum. Deri kumaş karışık kaplamalı koltuklar çok şık. Ancak elektrik değil manuel kumandalı.

        HAVALANDIRMASI ÇOK BAŞARILI

        Hayli başarılı bir ses sistemi var. Hoparlörler gençlerin kulaklıklarına bayıldığı Beats marka. Havalandırma ise normalin ötesinde iyi. O da bir Amerikan özelliği olarak otomobilde yerini almış. Soğutma ve ısıtma çok çok başarılı. Arkadaki oturma pozisyonu rahat ve geniş.

        Diğer Yazılar