Egemen tipi futbolcu
Trabzonsporlu Egemen.
İkinci yarının başlarıydı galiba.
Arda topla oynuyor, başında Trabzonsporlu.
Topu almaya çalışıyorlar.
Sonunda Egemen dayanamıyor, Arda'nın dizine okkalı tekmeyi yapıştırıyor.
Arda yerde.
Hakem faulü çalıyor.
Egemen'de büyük bir isyan.
Zannedersin ki, ortada tartışmalı bir durum var.
Aslında var. Egemen'e sarı kart gösterilmiş, tartışmalı olan bu kartın kırmızı olup olmaması gerektiği, Egemen isyanda. Faul bile yapmadığı iddiasında.
Dizine tekmeyi yapıştırdığı Arda'dan özür dileyeceğine hakeme itiraz ediyor.
Allahaşkına söyleyin, böyle adamdan sporcu olur mu?
Olsa ne olur, olmasa ne!
Zaten Arda o kadar çok tekme yedi ki, maçı sağlam bitirmesi mümkün değildi. Bitiremedi de.
Maça gelirsek.
Fena değildi demek yeter.
Trabzonspor daha iyi bir futbol oynadı.
Galatasaray ise oynaması gerekenin tam aksini.
Savunmada müthiş eksikler var. Yapılması gereken, topu orta saha ve hücum bölgesinde tutup savunmanın yükünü hafifletmek.
Ama Galatasaray bunu yapmıyor.
Bütün oyunu savunmada kabul ediyor.
Diyeceksiniz ki, "Yapma, iki forvetle oynadı."
İyi de iki forvete top nasıl gidecek? Mehmet Güven'le mi?
Bu komedi 73. dakikaya kadar sürdü. Sonra da özlediğimiz Hasan Şaş'ı sahada bulduk.
Yeri ve zamanı mıydı bilmiyorum.
Lincoln ise maçı kulübede tamamladı.
Herhalde terbiyesizlikten cezalı. Ama madem öyle maç kadrosuna da alma.
Galatasaray'da iyiler her zamanki gibi Arda, uzun bir aradan sonra Baros ve sık sık olduğu gibi Ayhan'dı.
Savunmada Emre dışında kimse işini layığıyla yapamadı.
Hakemlere bir şey demek istemiyorum ama anladığım kadarıyla Yunus Yıldırım takıntılı bir vatandaş.
Bazı futbolcularla ilgili kararlarını maçtan önce vermiş.
Taktığı futbolcular var (Nedense hepsi Galatasaraylı). Sahada ölseler Yıldırım mutlu olacak gibiydi.
Gerçi bu bizim hakemlerin genel bir hastalığı.
Zaten önceki gün ziyaretime gelen Federasyon Başkanı dostum Mahmut Özgener'e de bunu söyledim.
Maçın en önemli adamı ise hiç kuşkusuz Alanzinho'ydu.
Yalanzinho diyenleri utandırdı.